PKK’nın Sırrı Açıklanmadan

Başlık, "PKK'nın sırrı çözülmeden" de olabilirdi. Fakat, devlet yetkilileri ve konunun bir numaralı muhatapları, hatta pek çok aydın nezdinde bunun bir sır olduğuna inanmak güç görünüyor.

Metin Sever'in 'Kürt Sorunu' adlı kitabında görüşlerine yer verilen M. Kaplan şunları söylüyor PKK hakkında: "PKK nedir? 1980 öncesine bakıyorsunuz, pek çok Kürt örgütü var. 12 Eylül ihtilalinden sonra bunların hiçbirinin adı anılmaz oldu. Nereye gitti bunlar? Bana göre Türkiye Cumhuriyeti, ciddi manada ayrılıkçı olan o hareketleri söndürmüştür. PKK niye söndürülemedi? Türkiye Cumhuriyeti, bunu söndürmekten aciz mi? PKK, yoksa dış mihrakların, hedeflerine ulaşabilmek için ortaya çıkardıkları bir kukla mı? Bir piyon, bir hayali düşman mı? PKK hareketine bakıyorsunuz, içinde MOSSAD ajanları var, sünnetsiz Ermeniler var, MİT'in adamları var."

Türkiye'de işlenen hemen hemen bütün faili meçhul(?) cinayetlerle PKK olayının doğrudan veya dolaylı münasebeti vardır. Eşref Bitlis, Hulusi Sayın ve Cem Ersever ile arkadaşlarının ölme veya öldürülmelerinden Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, A. T. Kışlalı cinayetlerine kadar; oradan, HADEP Diyarbakır İl Başkanı Vedat Aydın'ın öldürülmesine; oradan ANAP içinde gerçekleştirilen operasyonla, Özel Tim'in Güneydoğu'dan çekilip, içinde yapılan değişikliklere; oradan PKK'ya milyarlar akıtan tütün mafyasının üzerine gidilememesine; oradan Güneydoğu'da gerçekleştirilen bazı toplu cinayetlere, hatta Susurluk hadisesine kadar onlarca hadise PKK vakıasıyla doğrudan alakalıdır.

20 yıla yakın Türkiye'nin başını ağrıtan bu problem, Apo'nun Türkiye'ye teslimiyle birlikte yeni bir merhaleye gelmiştir. Bu büyük problemin arkasındaki gerçek güçler, artık hedeflerine büyük ölçüde vardıkları inancı içindedirler. Güneydoğu harabeye dönmüş, bölgede yüz binlerce hektar tarım arazisi ve meyvelikler ortadan kalkmış, 30 binden fazla insan ölmüş, milyarlarca dolarlık milli servet yok olmuş, neredeyse Türkiye çapında hayvancılık bitme noktasına gelmiş, temel gıda maddeleri açısından kendisine yeten sayılı ülkelerden olan Türkiye et, hatta buğday, şeker ithal eder hale düşmüş; ekonomi yeniden IMF reçetelerine kalmış; GAP durmuş, hatta bir dereceye kadar el değiştirmiş, bölge, bilhassa ekonomik açıdan PKK'nın arkasındaki gerçek güçlerin, denebilir ki, denetimine girmiş ve Türk dış politikası belli kırılmalara, yön değiştirmelere uğramıştır. Son yıllarda yaşadığımız büyük içtimai gerginliklerle PKK hadisesinin bağlantılı olmadığı da asla iddia edilemez.

Tarihin en büyük devlet ve en muhteşem medeniyetlerini kurmuş; ama artık büyüklüğü sadece bayramlarda hamasi destanlarla anılan bir millet olarak, PKK problemini de maalesef hazmetmek durumuyla karşı karşıyayız. Baksanız ya, PKK ve arkasındaki güçler ne kadar güçlü? Türkiye'ye içeride ve dışarıda çok büyük itibar getiren eğitim hizmetleri ile emniyet ve iç barışın devamına katkılarından başka bu ülkeye zararı (!) olmayan Fethullah Gülen Hocaefendi'nin idamını isteyebilir, hatta idamına hükmedebilirsiniz. Hem de devletin bastırdığı bir kitapta geçen bir şiirden bir kıta okudu diye, halkın büyük teveccühüne mazhar bir belediye başkanının siyasi hayatını söndürebilirsiniz. İnançları gereği başlarını örten genç kızlarımıza hayatı ve eğitimi zehir edebilirsiniz. Bütün bunlar, Türkiye'nin saygınlığına, demokrasisine, cumhuriyetine zarar getirmez. Ama, günlerce 30 bin kişinin katili, terörist başı diyerek lanetlediğiniz Öcalan'ın idam edilmemesinin Türkiye'nin ne kadar yararına olduğunu da açıkça ilan etmekten çekinmez, onun sözde demeçlerini manşete çekerek, kendisini adeta siyasi kişilik haline getirebilir ve bir adayı kendisine tahsisle, her türlü konforunu temin edebilirsiniz.

Her türlü yönlendirmeye açık dış politikası ve iç karartan iç manzarasıyla, Öcalan'ı idam etmek kolay olmayacaktır. Baksanıza, adamın avukatı, tam 10 gün Türkiye medyasının yüzde 80'ine, bugün bu ülke insanının, kemiyet ve keyfiyet olarak en fazla teveccühüne sahip bir insan aleyhinde aynı istikamette yayın yaptırabilecek kadar güçlü olduklarını ortaya koyabiliyor. Ve, bu mel'anetin tezgahtarları için "bizimkiler" diyebiliyor. Bu itiraf ve Fethullah Gülen Hocaefendi'ye karşı yapılan medyatik infaza katılanlar karşısında insan, "Acaba bu ülkede en hakim güç, Öcalan'ınkiler mi?" diye sormaktan kendini alamıyor. Bu oyunun, esasen meçhul olmayan aktörleri maskelerini sıyırmadıkça, bu soruya "evet" demekten kendimizi alamayacağız.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.