Sun'i Ezberleri Bozan Bir Gülen Sempozyumu Hakkında
Muazzez Fethullah Gülen Hocaefendi'nin mayasını attığı ve tüm dünyada hayırlı meyveler veren bir çalışmanın akademik gözlerle masaya yatırılması niyetiyle hazırlanmış bir Konferansa tanık olduk. Her şeyden önce çalışmada emeği geçenleri tebrik eder ve Allah katında karşılığın en hayırlısıyla ödüllendirilmelerini temenni ederiz. Biraz daha ileri giderek bu kıymetli çalışmada iyi niyeti geçenlerin de aynı şekilde mükafatlandırılmalarına dua ederiz.
Konferans'ın gerek medyada gerekse zihinlerde yankıları sürüyor ve uzunca bir süre de süreceğe benziyor. Şahitler izlenimlerini ya kaleme alıyor ya da kendi kulislerinde yeri geldikçe mırıldanıyorlar. Elbette böyle uluslararası bir çalışmanın yalnızca Almanya'da yankıları olması beklenmez ve böylesine bir konferans tek bir sütuna sığmaz ve sığdırılamaz. Naçizane ben de konferansa tanıklık etmiş bir fert olarak kendi izlenimlerimi siz kıymetli okuyucularla paylaşmak isterim.
Gelenek ve Modernlik arasındaki Müslümanlar üst başlığını taşıyan bu akademik çalışma kendine alt başlık olarak ‘Kültürlerarasında bir köprü olarak Gülen Hareketi' ifadesini seçmiş. Akademik camiada klasik gibi görünmekle beraber geleneksellik ve modernlik olgusu önümüzdeki 50 yıl içersinde de tazeliğini koruyacak bir konudur. Ayrıntılı tahlil ve tenkide geçmeden önce önemli bir kaç nokta üzerinde durmak gerektir şöyle ki:
Gülen Hareketine ilişkin Konferans (benim tabirimle sempozyum) etki alanı itibariyle beş noktadan tahlil edilmesi gerekir: 1) Organizatörler 2) Konuşmacılar 3) Katılımcılar 4) Medya ve Alman halkı 5) Alman ve Avrupa siyasi camiası ve 6) Gülen hareketinin gönülleri.
Organizasyoncular Açısından Bu Konferans Almanya'da Pek Çok Ezberi Bozmuştur
Potsdam Üniversitesi Berlin duvarının yıkılması öncesinde Sovyet blokun en yüksek seviyeli, seküler devlet adamlarını yetiştirdiği, KGB ve sair devlet ricalinin kalesi olarak bilinen bir üniversitedir. Motivasyonunu dininden ve imanından alan bir harekete ev sahipliği yapıyor.
Almanya'da Doğu Almanya toprakları yabancı kökenli Alman vatandaşlarına olan mesafesiyle biliniyor. Oysa bu Sempozyumdaki internasyonellik ve yabancılıların misafir edilmesi Doğu Almanlarıyla Türk toplumunun bir sorunu olmadığını çok güzel ifade eder. Bu da bozulan ikinci ezber!
Bozulan üçüncü ezbere gelince; Alman Orient Enstitüsü ve Berlin Protestan Akademisi Sempozyumun Hrıstiyan ortaklarıdır ve buna benzer organizasyonda sıklıkla yer almaktadırlar. Ancak Avrupa'da Haham yetiştirmek üzere kurulan ve adını 19. Yüzyılın büyük Yahudi entellektüellerinden biri olan Abraham Geiger'dan alan Kolej de sempozyumun ortaklarından. Dahası asıl mihmandar olan İlahiyat Fakültesinin dekanı sayın Kosman da bir Musevi Alman. Kısaca ifade etmek gerekirse: Gülen Hareketinin Musevi dindarlarıyla hiç bir sorunu yok. Diğer bir ifadeyle iki de bir de temcit pilavı gibi Almanya'da dile getirilen anti-semit hiç bir eğilim barındırmayan bir hareket Gülen hareketi. Tam tersine kapsayıcı ve çözüm odaklı bir çalışma.
- tarihinde hazırlandı.