Türkçe Olimpiyatları'nın Tohumları Yeşermeye Başladı
Önümüzdeki yıl yani 2012'de Türkçe Olimpiyatları'nın neferi olmaya söz veriyorum.
Şayet görev verirlerse koşa koşa gitmeye, vermezlerse de kendime görev çıkarmaya hazırım. Çünkü, Türkçe Olimpiyatları'nın önemini çok çok iyi kavradım. Tarihsel bir görev üstlenmiş Türkçe Olimpiyatları. "Başka ülkelerin çocukları şiir okuyup, şarkı söylüyor da ne oluyor" diyenler, 130 ülkenin katıldığı muhteşem Türkiye propagandasını küçümseyenler, lütfen şu tarafsız gözle yazdıklarımı dikkatli okusun. Türkçe Olimpiyatları sadece 130 ülkeden çocuğun ülkemize gelip şarkı söylemesi değil. 130 ülkede müthiş bir Türkiye ve Türkçe sempatisinin tohumlarını atmaktır. Yarın dünyayı yönetecek dünya çocuklarına Türkiye'yi tanıtmak ve sevdirmektir. Bundan üç, beş yıl önce kaç Avrupalı öğrenci ülkemizde değişim programından faydalanmak isterdi? Şimdi ise kaç Avrupalı öğrenci bir yıllığına fakülte değiştiriyor. Önümüzdeki yıl pek çok ülkeden öğrenci İstanbul Üniversitesi'ne gelecek. Tabii o kadar öğrenci de Avrupa ülkelerine dağılacak. Bunun tek nedeni var, Türkçe'nin Avrupa'da yükselen değer olması. Öğrenciler yardımcı ders olarak Türkçe'yi seçmeye başladı. Geçmiş yıllarda Japonca, Çince derlerdi şimdi Türkçe modası var. Türk tarihini Türkçe okumayı çok istiyorlar. Bunlar benim bir gazeteci gözlemlerim değil, bir baba olarak yaşadıklarım.
Çok küçük bir örnek. Önceki gün 86 yaşındaki kayınpederime bir gazete geldi. Glos Wielkopolski gazetesinde okuduğu bir habere çok duygulanmış. Benim de okumamı, belki de duygulanmamı isteyip gazeteyi göndermiş. Damadı Türk olduğu için gurur duyan bir Polonyalı kayınpeder olarak... Haberde 12 yaşındaki ilkokul öğrencisi Jagoda Lulka'nın Türkçe Olimpiyatları sırasında yaşadığı duygular yazıyordu. Poznan'ın yakınlarındaki küçük kasaba Mosina'da oturan Lulka, önce Poznan'da sonra da Varşova'daki elemeleri kazanmış. Yarışmada söylediği türküyü ve giydiği kıyafetleri, yarışmayı organize eden cast ajans bulmuş. Hatta Varşova'da bir öğretmen bulup daha iyi konuşmasını sağlamış. Sonuçta 130 ülke temsilcisinden biri olup, Polonya'yı temsil etmiş. Yarışma sırasında yaşadıklarını hiç uyanmak istemediği bir rüya olarak anlatıyor. İstanbul ve Türkiye'yi yere göğe sığdıramıyor. Buraya kadar tamam. Bence daha sonrası ilginç. Şimdi bütün arkadaşları okulda Türkçe dersi istiyor. Öğretmen var mı, kitapları var mı, bilmiyorum. Böyle devam ederse Milli Eğitim Bakanlığı veya YÖK, Polonya'ya Türkçe öğretmeni göndermek zorunda kalabilir.
Nereden nereye... 21 yıl önce ben evlenirken Polonya halkı Türkler'den nefret ederdi. Çünkü inanılmaz ölçüde sevdikleri papalarını kurşunlamıştık. Her Türk sanki, Mehmet Ali Ağca idi. Şimdi küçük kızları Türkçe öğrenmek için uğraşıyor. Türkçe Olimpiyatları işte bu. Düşünen ve oluşması için maddi manevi emek veren herkese bir kez daha saygı ile 'Allah razı olsun' diyorum. Gönüllü nefer olmak istemem normal değil mi?
- tarihinde hazırlandı.