Kriterler Üstü Yaşayan İnsan ve Kahriye Halkaları

Öteden beri niceleri 'kriterler üstü' bir yaşamla hayatlarını idâme ettirmiş; ve bu dünyanın, seviyesiz nâdânlarına uymayıp, hep âlicenâpâne yaşamışlardır. Başta Efendiler Efendisi (Sallâllahü Aleyhi ve Sellem) olmak üzere, O'nun yolunda olan bütün kudsîler hep aynı yüce tavrı sergilemişlerdir. Kendisi hep kriterler üstü olan ve bütün kriterlerin ona göre yeniden şekillenmesi gereken Biricik Rehberimiz, zâtına yapılan binbir türlü görgüsüzlüklere rağmen "Allahım! Kavmime hidâyet eyle, zira onlar bilmiyorlar" diyerek her zaman büyüklüğünü/eşsizliğini göstermiştir; göstermiş ve biz yoldakilere de kriterler üstü yaşamanın âdâbını öğretmiştir. Onun etrafındaki ay yüzlüler, sahâbe efendilerimiz de (r.anhüm) aynı mukaddes yolu tutmuşlar ve onlar da arkadan gelen çıraklarına, bu, bir ucu cennetlere çıkan yolun erkânını öğretmişlerdir. Onlardan sonra daha niceleri... niceleri hep aynı kaderi paylaştılar ve sûretâ insanlara, gerçek insanlığı gösterdiler.

…ve asrımıza doğru gelirken, yüzyılın başında, hayatını milletine ve insanlığa adayan Büyük Çilekeş'e de hayat âdeta zehir edilmiş, bu meyanda 19 defa zehirlenerek hayatına kastedilmiş… sonunda o da büyük mazlûmlar kervanının kederli kaderini paylaşmıştır. Ama o da hep, Efendisinden öğrendiği üslupla cevap vermiştir: " Bana lüzumsuz evham yüzünden eziyet edenlerin, yakında ölümle îdam-ı ebediyeye giriftâr olacaklarını düşünüp, hakikaten acıyorum. Ya Rabbî, onların imanını Nur'la kurtar! Îdam-ı ebedîden, sırr-ı Kur'anla terhis tezkeresine çevir! Ben de onlara hakkımı helâl ediyorum! "

…ve en son bir kutlu daha... hüzün ve sevgiyle örgülediği mukaddes hayatını, kriterler üstü yaşamaya göre planlayan bir güzel insan. Yaşantısıyla hemen herkesi şaşırtan, her dem kendini aşıp kendi rekorunu kıran bir başyüce. Onun hayatı da hep bu minvalde seyretmektedir. Aşkın bir sevgiyle, inanılmaz bir hoşgörüyle, muazzam güzelliklerle bezeli -her ne kadar kendisi 'küçük' dese de- engin bir dünyası vardır onun da. Kendisine/sevenlerine karşı akıl almaz bir ölçüsüzlükle yapılan çeşit çeşit görgüsüzlüklere karşı, " Sevgi çağlayanlarımızdan herkesin istifade etmesi için değer değmez kriterlerini müzâkere konusu dışında bırakarak kriterler üstü yaşamaya çalıştık." ( Sızıntı, Ekim 1999 ) diyerek dâima peygamberâne bir duruş sergilemiştir. ' Gel gönüllerimizle konuşalım ' çağrısını yapan şefkat kahramanı... O, zaten hep gönlüyle konuşmuştu. Gönlüyle konuşmuş, melekleri dahi kıskandıracak o engin şefkatiyle doğmuştu ufkumuza bir sabah erkenden. Şefkatli bir anne gibi tutmuştu sahipsiz ellerimizden. Sesiyle soluğuyla ısıtmıştı sinelerimizi, karın kışın ayazında. 'Mukâbele-i bilmisil'e zâlimce bir kâide nazarıyla bakmayı o öğretmişti bir şey bilmez bizlere. " Ölsen bile mutlaka Müslüman karakterinin gereklerini yerine getirmeli ve başına atılan taşları, atmosfere çarpıp eriyen meteorlar gibi ışığa çevirerek etrafına maytap ziyâfetleri çekmelisin! " (Sızıntı, Ocak 2000) demiş ve her zaman öncelikle kendimizi sorgulamayı önermişti.

Bir gün, ziyaretine gelenlerden birisi zât-ı âlilerinin huzurunda konuşuyor, bir şeyler anlatıyor, Şefkat Âbidesi de onu dinliyordu. Bir şeyler anlatan zat, sözlerinin arasında bir ara şunları sıkıştırmıştı ki: "Hocam! Hani mahşer günü insanlar şöyle olacak, böyle olacak… Bazıları cehenneme gidecek ya...!" der demez Müşfik Adam, âni bir tavırla konuşmayı kesti ve: "Sus.. sus.. insanları sözlerinizle bari olsun cehenneme sokmayın. Biz onların hidâyeti için uğraşıyor, cennete girmelerine vesile olmaya çalışıyoruz. Sözün gelişi bile olsa, böyle söylemeyin…" mâhiyetinde anlamlı sözler söyledi. 'Sözün gelişi' bile olsa başkalarının cehenneme gitmesine üzülen Hüzün İnsanı.

Peygamber zevcesi Hz. Âişe'ye (ra), Efendimiz'in (Aleyhisselâm) ahlâkını sorduklarında, "Kur'an okumuyor musunuz! O'nun ahlâkı tamâmen Kur'an'dı" demişti. Evet, o da bu yolda, hem de zirveleri temsil ediyor. Onun da ahlâkı Kur'an. Kur'an'la bütünleşmiş, Kur'anlaşmış bir kudsî. Kur'an'ı yaşıyor ve günbegün daha da Kur'anlaşıyor.

'Kriterler üstü yaşamak' sıradan insanların harcı değildir. O, insanları Allah'ın bir sanat eseri olarak bakmanın, onlardaki kusurları ârızî ve muvakkat, kerâmeti ise dâimî görmenin adıdır. Kriterler üstü yaşamak, "Allahümmehdî kavmî fe-innehüm lâ ya'lemûn!" değerler üstü sözlerinin terennüm edildiği bir ufkun adıdır. Kriterler üstü yaşamak, kini-öfkeyi-gayzı ayaklarının altına alıp, "ve lein sabertüm lehüve hayrun li's-sâbirîn"i (Nahl, 126) düşmanlıktan hoşlananlara karşı, gönül gözlerinin önüne serlevhâ yap abilmek demektir . Kriterler üstü yaşamak, " Sen insanları Allah yoluna hikmetle, güzel ve mâkul öğütlerle dâvet et, gerektiği zaman da onlarla en güzel tarzda mücâdele et. Rabbin, elbette, yolundan sapanları en iyi bildiği gibi, kimlerin doğru yola geleceğini de pek iyi bilir. Cezâ verecek olursanız, size yapılan azap ve cezanın misliyle cezalandırın. Ama eğer bu hususta sabrederseniz, bilin ki bu, sabredenler için daha hayırlıdır. Sabret! Senin sabrın da ancak Allah'ın yardımı iledir. Kâfirlerin yüz çevirmelerinden mahzun olma, yaptıkları hilelerden dolayı da telaş edip darlanma. Çünkü Allah fenalıktan korunanlar ve hep güzel davrananlarla beraberdir." (Nahl, 125-126-127-128) kudsî sözlerini hergün vicdanında bin kez duyup inleme, yol ve yöntemini buraya göre yeniden tâyin etme demektir. Kriterler üstü yaşamak, " İçinizden fazilet ve imkân sahibi olanlar... Affedip müsâmaha göstersinler. Siz de Allah'ın sizi affedip müsâmaha göstermesini arzu etmez misiniz?.. . " mübeccel sözleriyle âdeta Ebû Bekirleşen insanların hayat tarzıdır. Onların dudukları hep, "Velâ ye'teli ülü'l-fazli minküm ve's-seati…" okur; vicdanları, "ve'l-ya'fû ve'l-yasfahû" diye gürler; ve âlî ruhları da iki büklüm olur, "Elâ tühıbbûne en yağfirallâhu leküm" (Nur, 22) der, inler. Kriterler üstü yaşamak, Hak Dostu olmanın bir başka unvânıdır. Kriterler üstü yaşamak, melek-nümûn yumuşacık, incelerden ince ve pırıl pırıl elleri âdeta başımızın üzerinde hissedilen hak erlerinin nurdan bir kanadıdır. Kriterler üstü yaşamak, aşkın bir insan olmanın, özel donanımlara sahip bir Hak Eri olmanın göstergesidir. Sıradan olmak, sıradan insanların şiârı. Ancak kriterler üstü yaşamaktır ki, seçkinliğin, aşkınlığın biricik yâdı. Bütün hak dostları kriterler üstü bir yaşamla, yol yöntem bilmez mücrim ruhları sevgiyle bir araya getirmiş ve insan olma ufkuna yönlendirmişlerdir. Vefâ, sevgi, aff u merhamet, hoşgörü… kriterler üstü yaşamı seçenlerin ikliminde yetişen en nâdide güllerdendir.

...Ey Sevgili! Sen işte hep böyle, kriterler üstü yaşadın. Hüzünle yoğurduğun hayatına bir de bunu kattın. Sıradan kriterlere vurulduğunda yüzüne bakılmayacaklara bile insan nazarıyla baktın. Affını, şefkatini, hoşgörünü esirgemedin onlardan. Çünkü sen, bu misyonla gelmiştin ve bu misyonu, insanlık/insân-ı kâmillik misyonunu dillendirecektin; dillendirecek ve altın silsilenin bir som altın halkası olduğunu bütün âleme gösterecektin. İşte bunu yaptın.

Efendim; insanı sevmek Senin en büyük şiârın; iç derinlikleriyle insanın hayatı Sende billurlaşmış; her dem Kur'an'ın sihirli ufkunda yaşayan Sensin; yaşatma ideâli Senin varlığının gâyesi; tecessüm etmiş bir mefkûre insanı, Sensin; her dönem karamsarlığımıza bir neşter vuran, yine Sensin; âlem biliyor ki Sen, ruh mimarı bir rabbânîsin; kitap, sünnet, icmâ, kıyas, istihsan, maslahat, tasavvuf, kelâm, örf-âdet-teâmül.. işte bütün bunlar Senin kültür mirasının temel kaynakları; hüzünlü iklimin huzur dolu; yolun asrın gariplerinin yolu; Senin yaşamında duasızlık ölümden de beter; 'kendimiz olmak' ve 'İslâm'ın gölgesinde hayat sürmek' her zamanki çağrın; Her zaman hazret-i Rahim'in huzurunda bekleyensin; örnekleri kendinden bir hareket, hayatını adadığın ve şimdilerde tomurcuklarını gördüğün biricik gâyen; Sen, ağlamaları dindirmek için yola çıkmış kurtarıcı/muazzez bir elsin; insanı yükseltmek ve ona saygı yegâne hedefin; huzur topluluğu, masmavi bir dünyan; gözyaşları seninle destanlaştı; müsamaha-hoşgörü-merhamet ve ümit tabiatın; geleceğin mimarları Senin ikliminde yetişen güller; çile, hüzün ve mukaddes azap hayatta hiç ayrı kalmadığın biricik arkadaşların; diriltici bir ruh ve Hakk'a adanmış bir gönül eri olmak dâimî öğretin...

Hâsılı Efendim;

Büyüklere karşı kin ve düşmanlık beslemeyi, onlar aleyhinde ulu orta konuşup, yalan ve iftirâlar uydurmayı her ne kadar, evliyâullah dediğimiz büyüklerimiz, bir kişinin nasipsizliğine/mahrumiyetine ve ehl-i şekâvet oluşuna bir alâmet/sebep saymışlarsa da, şimdilerde Sana ve sevenlerine karşı yapılan bütün densizliklere karşı Sen, kahır halkaları değil, tel'în ve beddua hiç değil, yine hidâyet halkaları oluşturup ıslah ve hidâyet duasında bulunmamıza salık veriyorsun... ve böylelikle bir kez daha kriterler üstü bir seçkin olduğunu bütün âleme gösteriyorsun.

Bilvesile, Sana sonsuz teşekkür ediyor, sağlık ve sıhhatiniz için her zaman duada bulunduğumuzu bildirmek istiyorum Efendim. Çokları, Kur'an ve Sünnet yolundayız, onları okuyoruz, onları yaşıyoruz demelerine rağmen Kur'an ve Sünnet'in asla tasvip etmeyeceği bir çizgiye kayıyor ve Müslüman ahlâkından fersah fersah uzaklaşıyorlar. İşte bu noktada Zât-ı âlînizin uyarıları yollardaki bizleri kendimize getiriyor, önümüze ışık saçıyor, Ehl-i Sünnet yoluna sımsıkı sarılmayı gösteriyor. Anlıyoruz ki sadece okumak, bilgi sahibi olmak yetmiyor; okuduklarımızın özünü anlamak ve Efendiler Efendisinin (Aleyhisselâm) yolunda insanlardan bir insan olmak gerekiyor. Siz bize bütün bunları öğrettiniz Efendim.

Sağlıcakla kalınız...

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.