Burası Anadolu, Burdan Kaçış Yok
Bu satırları Denizli'den yazıyorum; hani şu "Anadolu Kaplanları"nın sembol şehirlerinden biri olan Denizli'den. Reklam grup başkanımız Hakan Dikmen, geçenlerde, "Denizli'ye gidiyoruz; sektör buluşmaları yapacağız." deyince, "Ben de gelirim." deyiverdim. Çünkü Denizli, son yıllarda iyice kendini hissettiren Türkiye'deki sosyal değişimin önemli bir modeli. Ve Zaman gazetesinin en çok okunduğu şehirlerin başında geliyor.
Türkiye'deki sosyal dinamizmi ve değişim seyrini yakalamak için Anadolu'yu karış karış keşfetmek gerekiyor. Yerinde yapılacak keşiften bahsediyorum; uzak, çok uzak diyarlardan Anadolu üzerine söz söylemekten değil. İstanbul'un göbeğinde durup da İstanbul'un, bu muhteşem şehrin ruhunu okuyamayanlar için ne ifade eder bilemiyorum; ya da Ankara'da bekleşip kaskatı bürokrasi kurallarının buyurgan çerçevesinden çıkıp da dünyanın yeni varoluş sırrını çözemeyenler için ne anlama geleceğini kestiremiyorum. Ancak çok net bir gerçekle karşı karşıyayız: Türkiye, her alanda kendini aşma yolunda; ticarette, eğitimde, medyada...
Denizli'ye gelişimizin sabahında Ticaret Odası'nda bir kahvaltıya katıldık. Vali Dr. Hasan Canpolat, Belediye Başkanı Nihat Zeybekçi, Ticaret Odası Başkanı Necdet Özer başta olmak üzere şehrin önde gelenleri ile bir araya geldik. Herkes şehrin kalkınması yolunda inanılmaz bir gayret gösteriyor. Ticaret Odası yetkililerinden biri şaşkınlığımı anlamış olmalı ki; "Bizim burası böyle; valimiz, belediye başkanımız, ticaret odamız, ihracatçılar birliğimiz, hepimiz bu şehrin kalkınması için seferberiz." deme lüzumu hissetti.
Zaten başka türlü başarı elde edilemez ki! Denizli'nin ihracatı 2 milyar doları geçmiş. Müthiş bir rakam. Öğle yemeğinde otuz civarında işadamıyla beraberdik; Ekonomi Editörümüz Turhan Bozkurt, kısa bir ufuk turu yaptı. Ardından söz, iş dünyamızın temsilcilerindeydi. Her konuşmadan önemli notlar aldık. Belli ki herkes Türkiye'nin büyümesi konusunda çoktandır kafa yoruyor. Kimi dinlediysek, şikâyetten ziyade, çözüm önerileri duyduk. Devlet desteğinden çok, daha modern düzenlemeler bekliyorlar. Dış piyasayla rekabet edebilecek, işsizliği azaltabilecek, Türkiye'nin gelişimine fayda sağlayabilecek formüller üzerine öneri paketleri var ellerinde...
Denizli bu kadar kıpır kıpır da Kayseri bundan farklı mı; ya da Bursa'daki heyecan, Gaziantep'teki gayret; sözün özü Anadolu'daki azim Denizli'nin gerisinde mi? Hayır. İnsanlar kabına sığmıyor, Anadolu kendi ayakları üzerine doğruldukça yürümek, koşmak istiyor. Hâlâ engeller var onun önünde; hâlâ lüzumsuz gündem maddeleriyle yorgunluk hissediyor yüreğinin en derin yerinde. Sosyal konulara duyarlı Anadolu; siyasî konulara siyaset üstü bir bilgelikle bakıyor. Meseleleri, geçmişte olduğu gibi, A partisi ile B partisinin fanatikliği ya da düşmanlığıyla değerlendirmiyor. İradesini hiç kimseye teslim etmemiş; hizmet istiyor, huzur istiyor, istikrar istiyor...
Görünen o ki; sırça saraylarında atıp tutanlar, Anadolu'nun ruhunu ve o ruhun esintilerini vicdanlarında hiç ama hiç duyamıyor. Mesela medyamızın tartışmaya bayıldığı "başörtüsü sorunu"nu ibretle takip ediyor vatandaş. Mesela medyaya çöreklenmiş üç-beş şom ağızlının Fethullah Gülen düşmanlığını hayretle, esefle seyrediyor Anadolu. Eğitim dünyasına bu kadar hizmet eden bir insanı, sırf kendi elit aşiretlerinden görmediği için her gün yerden yere vurmayı, iftira etmeyi, kin kusmayı bir iş zanneden zavallıları ibretle takip ediyor ve soruyor: "Yahu sizin bu millete ne hizmetiniz oldu ki şimdi kalkıp eğitim seferberliğine kendini vakfetmiş bir insan hakkında tezvirat yapıyorsunuz?"
Onca pozitif gelişmeye rağmen Anadolu hâlâ mahzun, hâlâ suskun, hâlâ kırgın; ama şimdi gözlerinde bambaşka bir ışık var. Her alanda ufkunu dünya kalitesine dikmiş; küçük hesapların janjanlı Pinokyolarına aldırış etmiyor. Kendi işine bakıyor halk; kavgadan yana olanı da affetmiyor. Ve Anadolu büyüyor, büyüyor; kabına sığmıyor. Gözünü kapatıp kendini gece ortasında sananlara sesleniyor var gücüyle: Burası Anadolu, burdan kaçış yok!..
- tarihinde hazırlandı.