Armut Nereye Düşer?
Olayın zeka düzeyi, ahlaki boyutuyla ilgili hiçbir şey söylemek istemiyorum.. Sadece Serdar Turgut'un iki gün önceki yazısından bir alıntı yapmak istiyorum. Şöyle diyor Turgut: 'Türkiye'de tarih tekerrürden ibaret; ama her tekerrür bir öncekinden çok daha fazla absürd de olmak zorunda. Bu, Türkiye'nin "tarih tekerrürden ibarettir" teorisine özgün katkısını oluşturuyor.' Şimdi size kalkıp, yaklaşık bir yıl önce yaşanan cinnet furyasının, absürd ve daha zekasızca deneneceğini yazmak malayani olur.. Bazı şeyleri bekliyoruz. Karanlığa kümelenenleri, ellerini okşayıp konjonktür bekleyenleri, küfelerinde kin ve iftira depolayanları biliyoruz. Bundan sonra bu işi daha da edepsiz ve ahlaksızca yapacaklarından da haberdarız. Bunun da işaretlerini almaya başladık. Benim şaşırdığım, yaşanan bütün bu olaylardan sonra sağduyulu konuşup, ona göre kalem oynatanların yine bile bile lades dercesine yeni zevzekliklere çanak tutabilmeleri. İşte bunu anlayabilmemiz mümkün değil. Ne tür bir hastalıktır bu? Nasıl bir kurt adamlaşma paranoyası? Paradan, makamdan, şöhretten oluşan bir dolunayı mı var bazılarının? Ki, bunları görür görmek mantık ve iz'anı dürebiliyorlar!
Hanımefendinin ismi Oya Armutçu... Ertuğrul Özkök'ün yayın yönetmenliğini yaptığı gazetede çalışıyor. Efendiler memleketin iktidar sorununu çözmekle meşgulken, bu hanıma da Fethullah Gülen'in (inanın yazarken sıkılıyorum) iktidar meselesi hakkında, birtakım kumpasların, entrikaların uzantısı olarak, kalem oynatıyorlar. Başlıkları şu: 'Fethullah Gülen neden evlenmedi?' Meselenin kişisel olması bu zatlar için önemli değil. Ama yapılan ahlaksızlık bu kadar da değil. Hem de bu çirkinliği 'jandarma'ya refere edecek kadar bayağılaşabiliyorlar. Akılları sıra sırtlarını Silahlı Kuvvetler'e dayayıp, haklı oldukları izlenimini verecekler. Ahlaki açıdan 'sahibinin sesi' olan haberin spotu şöyle: 'Yazar Ergün Poyraz, Fethullah'ın Gerçek Yüzü adlı kitabında, "jandarma"nın Fethullah Gülen için hazırladığı öne sürülen bir rapora yer verdi. Kitapta, Gülen'in 'şekere bağlı iktidarsızlık' yüzünden evlenmediği öne sürüldü..'
Şimdi elinizi başınızın arasına alıp düşünün.. Bu haberi hazırlayanların, siparişi verenlerin, el altından dayatanların ahlaklarını, zeka düzeylerini ve giriştikleri mücadelenin seviyesini tartın.. Sonra da bu zihniyetin ne kadar düzeysizleşebileceğinden ürkmeyin.. Fikri ve sosyal planda alt edemedikleri kesimlerle nasıl ahlaksızca mücadele edebildiklerine siz karar verin.
Serdar Turgut şöyle diyor: 'Her geçen gün bir öncekinden daha abuk olacak ve sonuçta geçen günler birikip tarihi oluşturduğunda bir bakılacak ki Türkiye abukluğun evrimini yaşamaktan başka bir şey yapmamış.' Telekulakçılar; 'Bu kavga bitmedi, bu daha ikinci raunt.' demişlerdi. Özkök'ün adamları, birilerinin 'konjonktür oluşması' için hazırladığı malzemeyi zevkle 'ortaya mevsim sote' hesabı servis yapıyor. Hasılı, demokrasi ve medya cephesinde alçalan ve çirkinleşen çok şey oluyor. Yazın beyler (ve görevli bayanlar) yazın.. Gerçek yüzünüzü görmeye ve bu manzaradan iğrenmeye devam ediyoruz.
Aha: Kargalarım Ankara'dan haber getirdi. Cumhuriyetçi Kadınlar Birliği bir yazıma sinirlenip aleyhime dava açmışlardı. Mahkeme davayı reddetti. Bahsi geçen yazımda, bir gece yarısı Merve Kavakçı'nın evini basmanın ahlaki ve insani olmadığını, aynı şeyin Hülya Avşar'a ya da Şenal Saruhan'a yapılması durumunda da kınayacağımı belirtmiştim. Bir kavram üzerine dernek kurup, ideolojik mücadele vermenin de en azından 'kadın' ismine yapılan haksızlık olacağını belirtmiştim. Mahkemenin kararı şöyle: 'Söz konusu yazı basın özgürlüğü hudutları içerisinde kaleme alınmıştır. Kişisel haklara herhangi bir saldırı yoktur. Bu nedenle davanın reddine karar verilmiştir.'
- tarihinde hazırlandı.