Yeni İnfaz Dalgası mı?
Doğan Grubu'nun "ucuz" ve ortanca gazetesi infaz faylarını harekete geçirme çabasında Aynı gruba ait Radikal ve Posta gazeteleri, yaklaşık 10 gün önce Star'da yer alan bir haberi çarpıtarak sayfalarına taşıdılar...
Epeydir kasetsiz, infazsız ve kurbansız kalan medyanın, bu öncü şok ile kaç şiddetinde bir yargısız infaz harekatına başlayacağı merakla bekleniyor.
Deprem, Kızılay skandalı derken, alınan yol itibarıyla yine aynı noktaya gelen Türkiye'de klasik gündem değiştirme hareketleri başladı. Posta ve Radikal gazetesi, gündeme omuz atma girişiminde bulunarak, Fethullah Gülen'e devletin koruma vermesini skandal olarak niteledi. Bu türdeki haberleri yazan iki isimden biri olan Evren Değer tarafından hazırlanan, yönlendirme haberde, Gülen, bir suçlu ve kaçakmış gibi lanse edilerek, en tabii yasal haklarını kullanması suçmuş gibi gösterilmeye çalışıldı. Baştan sonra kasıt ve çarpıtmalarla dolu olan haber Doğan Grubu'nun 'ucuz' gazetelerinden Posta'da sürmanşetten yayınlanırken, 'ortanca' organ olan Radikal'de de ilk sayfada yer aldı.
Genelde 'derin'lik referanslı haberleriyle tanınan muhabir Evren Değer'in hazırladığı haberde, İçişleri Bakanı Sadettin Tantan da hedef gösterildi. İlginç olan ise, aynı haberin yaklaşık 10 gün önce bu tür haberlerin merkezi olan Star'da Saygı Öztürk imzasıyla yayınlanmasından sonra bu yayın organlarına 'pas'lanmasıydı. Hatta Öztürk 22 eylül tarihli 'Savaş baltaları' başlıklı yazısında 'telekulakçılar' konusuna ekleştirerek aynı konuyu yazmıştı. Bu iki gazete, en azından, gazetecilik adına 'bayat olan' bir haberi ilk sayfalarından yayınlamakta mesleki açıdan sakınca görmediler.
Yalan İlk Cümleden Başlıyor
Tarih oyunlarıyla halen bu korumanın sürdüğünün ima edilmeye çalışıldığı haber kendi içerisinde de çelişkiler barındırıyor. Haberi hazırlayan ve yayınlayanların art niyetlerini açığa vuran haberdeki çelişki şöyle: Manşetin ilk spotunda yer alan, '28 Şubat'ın başkahramanı olan, Ankara DGM'nin 'cürüm işlemek için teşekkül oluşturma' suçundan hakkında soruşturma yürüttüğü Fethullah Gülen'i Amerika'da başkomiser Ahmet Akgün'ün koruduğu ortaya çıktı. 'Tutuklanırım' korkusuyla Türkiye'ye dönmeyen Gülen'e, İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın 12 Haziran 1999'da 'Olur verdiği ortaya çıktı...' Haberin ilk yalanı spotun ilk cümlesinde başlıyordu. 28 Şubat kararları ile Gülen'in hiçbir ilgisinin olmadığı apaçık ortadayken, muhabirin, DGM savcısının hangi maddeye göre soruşturma başlattığını 'üfürmesi' de ilk spotun başka bir yalanı. Üçüncü yalan ise, aynı zamanda bir iftira; 'tutuklanırım korkusuyla Türkiye'ye gelmemesi..' Hakkında herhangi bir tutuklama kararı -medyanın bütün entrikalarına ve infazcı yayınlarına rağmen- olmayan Gülen'i böyle lanse etme çabasını gizleyemiyor haberi yazanlar ve yayınlayanlar.. Kaldı ki, şikayet edilen şey nedir? Gülen'in yanına polis verilmesi! 'Yurtdışında, kaçak' imalarıyla karalanmaya çalışan Gülen'in yanında polisin durması mı iyidir, durmaması mı? Demek ki devlet her an gözetlemektedir Gülen'i.. Bu çelişkiyi nasıl açıklayacaklar değerli muhabir arkadaşlarımız?
Art Niyetler Sızıyor
İkinci spot ise birinciyi tekzip edecek komiklikte: 'Son olarak Gülen'in koruması Akgün'ün görev süresi uzatılmadı. Ancak raporlu gösterilip ABD'de tutuluyor...' İşte bu cümle sürmanşetteki; 'Fethullah Hoca'yı Amerika'da Türk polisi koruyor...' cümlesini kendi içinde tekzip ediyor.. Bilindiği gibi Terörle Mücadele Yasası'na göre, 'Terör örgütlerinin açık hedefi haline gelen ya da getirilen..' her Türk vatandaşına koruma sağlanabiliyor... Her satırında buram buram bir art niyet ve infaz öncesi hareket sızındıran haberin, medyadaki diğer fay kırıklarını harekete geçirip geçirmeyeceği merak konusu. Aynı tip gazeteciliğin diğer kollarının da harekete geçtikten sonra, gündem saptırmak için atılan bu medyatik omuzun nasıl bir sarsıntı getireceğini bekliyoruz..
- tarihinde hazırlandı.