Aydın Bolak Bey'in Ardından...
Bazı isimler semboldür. Ahmet Aydın Bolak da bu isimlerden biridir. Eğitime, ecdadımızın vakıf müessesesine değer veren, sahip çıkan Bolak, dün ebedi yolculuğuna uğurlandı. Mekanı cennet olsun.
Samanyolu televizyonu, vefatını örnek bir habercilik anlayışı ile verdi. Rahmetli Aydın Bolak'ı bize daha çok tanıttı, daha çok sevdirdi.
Yeryüzünde iki tip insan bulunuyor, diyebiliriz. Bir, kendisi için yaşayanlar, iki başkaları için yaşayanlar. Birinciler; acımasız, egoist, zalim, kural tanımaz ve insani değerleri hiçe sayan benciller... Mutlulukları anlık ve yaldızlı, elem ve ızdırapları ise kalıcı ve tahrip edici. Böylelerinin ne kendileri huzur bulur ne de beraber oldukları, beraber yürüdükleri, birlikte iş yaptıkları. Çorak huzursuzluk adacıkları...
İkinciler, mefkure sahibi, insanlar için dertli ve sancılı. Bu yüzden merhametli, şefkatli, ümitli, hoşgörülü, sevecen ve hayır yarışçıları. Münbit huzur adaları...
Kendisi için yaşayanlar, fakirler ve muhtaçlar söz konusu olduğunda; "bana ne kardeşim, ben kazanırken fakir de benimle miydi?" diye diklenen, zekat, sadaka, yardım için eli cebine gitmeyen, gidemeyen, bu sebepten dolayı da hayır işlerinde yarışanları hiçbir zaman anlayamayan, "mutlaka bir menfaatleri vardır, yoksa enayi mi adamlar, koştursunlar..." diye düşünen, yani herkesi kendileri gibi zanneden zavallılardır.
Başkaları için yaşayanlar ise fakirlerin, muhtaçların dertlerini kendilerine dert edinenlerdir. Ülkeleri için, milletleri için böyleleri adeta dava delisidir. Dünyayı, ailelerini, işlerini ihmal etmezler. Ama, temelde denge insanlarıdır. Bir de mümin iseler, dünyaya hak ettiği kadar değer verirler; ancak bilirler ki asıl yurt ahiret yurdudur. Bilirler ki, bu dünyada en kıymetli şey Allah'ın hoşnutluğunu kazanmaktır.
İşte rahmetli Aydın Bolak bu sonunculardandı. "İnsan, para kazanma hırsına mağlup olursa o insanın insanlığında zafiyet başlar, dünyaya düşkünlük biz inanan insanların işi değil." derdi.
Rahmetli Bolak, bir gönül ve ufuk insanıydı. Türkiye'yi ve dünyayı doğru okuduğu için eğitimin önemini en iyi anlayan entelektüellerimizden biriydi. Türkiye'nin en önemli derdinin yetişmiş insan sıkıntısı olduğunu bilenlerdendi.
İşte bu yüzden muhterem Fethullah Gülen ile tanıştığında aradığını bulmuş biri gibi heyecanlandı, sevindi. Tek başına gerçekleştirmeye uğraştığı ideallerinin akıl, mantık, fedakarlıklarla ve planlı çalışmalarla on binlerin omuzlarında nasıl büyüdüğünü, hayata geçirildiğini gördü. Eğer sağ olsaydı, ilköğretim öğrencilerinin, Türkiye çapındaki sınavlarında Şanlıurfa'dan birinciler, ikinciler çıkmasına kimileri gibi hayret etmez, ümit çiçeklerinin yurdun dört bir yanında açmasına şükürler eder, dualar gönderirdi.
Rahmetli Bolak, gençlerin benliklerini bularak hayata, yaşadıkları çağa göre hazırlanmasının derdindeydi. Muhterem Gülen'i, "bu yolda gayret sarf edenlerin başında geliyor" diye sevmiş, saygı duymuştu. Samanyolu televizyonundaki vefat haberinde, kendisiyle yapılmış son röportajdan bölümler de vardı. Sayın Gülen için, "Şimdi Türkiye'ye gelmesin. Küçük adamlar onu üzerler. Onun üzülmesine de ben çok üzülürüm." derken nasıl da büyüdü...
Böyle fazilet ve karakter erbabı, abide insanlardır, büyük insanlardır. Eğitim hizmetlerini, milletimize hizmetleri tasvip etmeleri, sahiplenmeleri, desteklemeleri çok kıymetlidir. Çünkü asıl ölçü onların hükmüdür.
Küçülenlerin, küçük adamların karalamalarına değil, rahmetli Aydın Bolak gibi iyiliksever, hayırsever kahramanların baş okşamalarına, dualarına kıymet verilmelidir.
Allah (cc) kendisine gani gani rahmet eylesin, kabri Fatihalarla nurlansın...
- tarihinde hazırlandı.