Gülen Hareketi Avrupa'nın Dertlerine Deva Olabilir mi?

Potsdam Konferansı, hoşgörüsüyle meşhur İmparator Frederick'in Prusya'sında yapıldı. Bölgenin hoşgörü tarihiyle övünen Alman ev sahiplerimiz civarda Batı Avrupa'nın ilk camisinin olduğunu anlattılar bize. Fethullah Gülen'in hoşgörüsünün tartışılması için gerçekten güzel bir mekan.

Konferansın birinci günü, dünyanın dört bir yanından gelen akademisyenleri ve dinleyicileri buluşturdu. Ben konferansları bir konunun etraflıca tartışılıp bir sonuca bağlandığı buluşma mekanları olarak değil, yepyeni tartışma konularının keşfedildiği birer başlangıç noktaları olarak görürüm. Gülen Hareketi'nin Avrupa'nın entegrasyon sorununa çözüm olup olamayacağının tartışıldığı konferansın birinci günü beni yanıltmadı.

Yeni tartışma konularından ilkini konferansın açış konuşmalarından birini yapan Potsdam Üniversitesi'ndan Prof. Dr. Admiel Kosman ortaya attı: "Akademisyenlerin birbirleriyle karşılıklı nezaket içinde diyalog yapabilmeleri yeni bir şey değil. Bu tür konferansların kültürlerarası diyalog ve barışa hizmet etmesi ancak buralarda üretilen bilginin halka ulaştırılması ile olabilir. Bunun için bu bilginin yeni nesil haham, papaz ve imamların yetiştirilmesine katkıda bulunması gerekiyor." Prof. Kosman bunu sağlamak için Berlin'de veya İstanbul'da üç dinin ilahiyatçılarının birlikte çalışabilecekleri bir enstitünün kurulmasını teklif etti. Kendisine bu fikrin 1997 yılında Fethullah Gülen tarafından dile getirildiğini ve Papa II. Jean Paul'ü ziyareti sırasında bu fikri kendisiyle paylaştığını hatırlattım. Gülen'e ait bir fikri yeniden keşfettiği için mutlu olduğunu söyleyen Kosman, "O zaman benim fikrimi bir kenara bırakalım ve Sayın Gülen'in fikrini hayata geçirelim." dedi.

Konferansı destekleyen Abraham Geiger Koleji'nden Haham Prof. Walter Homolka, Potsdam Konferansı'nın Avrupa'nın Müslüman halklarının toplumda kabul görmeleri için kendi Müslüman kimliklerini ne kadar koruyabilecekleri ve bu kimlikten ne ölçüde tavizde bulunmaları gerektiği sorusuna cevap vereceğini söyledi. Avrupa'nın etkili hahamına göre Yahudilerin 19. yüzyılda yaşadıkları acıları Müslümanların bir defa daha yaşamamalarının yolu bu diyalogdan geçiyor. "Size verilecek tavsiyelerimiz var." dedi Haham Homolka.

Almanya'nın Halle Üniversitesi'nden Dr. Bekim Agai, Gülen Hareketi'ni özel olarak Almanya'da bekleyen sorunlardan birinin Fethullah Gülen'in herhangi bir kolektifin sözcüsü olmamak hususunda sergilediği kararlı tutum ile Alman hükümetininin İslam adına bir grupla konuşma arzusu arasında bir denge tutturmak olduğunu söyledi. Agai, hareketin Alman Müslümanlarını temsil etmek gibi bir kaygısının olmadığını, ama Alman yetkililerin harekete bu görevi yüklenebilecek bir aday gözüyle baktıklarını hatırlattı.

Konferansa Gürcistan'dan katılan tarihçi profesör Giuli Alasania, Potsdam Konferansı'ndan önce Huston Konferansı'na katıldığını ve bu konferanstan sonra Fethullah Gülen'i ziyaret ettiklerini anlattı bize. Gözlemleri salonda bulunanları hem hayrete hem de duygulanmaya sevk edecek cinstendi: "Gördüm ki bu insan derin bir sorumluluk duygusu taşıyor. Ama sadece Türkiye'nin ve Türk halklarının geleceğine yönelik bir sorumluluk duygusu değil bu. Bu insan bütün dünyayı ve bütün insanlığı dert ediniyor. Dünya her zaman böyle büyük liderlere ihtiyaç duydu. Bu insanlar tarihin gerçek yapıcılarıdır. Bunlar farklı millet ve kültürlerden insanları etraflarında toplayabilirler ve söyledikleri farklı insanlar tarafından farklı şekillerde yorumlanabilir. Çünkü onlar çoğulculuğa ve fikri üretkenliğe imkan tanırlar."

Potsdam Konferansı'nın birinci gününde özellikle ilgimi çeken "ben biraz eleştirel konuşacağım" diyen akademisyenlerin dahi hareketle ilgili elle tutulur bir eleştiri sunamamaları oldu. Dillendirilen tek eleştiri "böyle diyenler var" ifadesiyle başlayan ve "gizli bir ajanda"dan bahseden eleştiri oldu. "Böyle diyorlar" ifadesi akademik bilgi için kabul edilebilir bir kaynak değildir. Gizli ajandaları akademisyenler değil polis ve istihbarat teşkilatları ortaya çıkarırlar. Gülen'e yönelik gizli ajanda iddiası bağımsız Türk mahkemelerinde inceden inceye elden geçirilerek yargılanmış ve bu iddianın tutarsız olduğu ortaya konulmuştur. Hareketin yurtdışındaki her türlü varlığının da yerel istihbarat teşkilatlarınca takip edildiğini ve bugüne kadar hakkında herhangi bir zararlı raporun verilmediğini yazdı gazeteler.

Konferans sona erdiğinde duyacağım tek eleştirinin ne olduğunu biliyorum ben. Bugüne kadar Fethullah Gülen'in şahsı ve onu takip eden hareketle ilgili duyduğum ve cevap veremediğim tek eleştiri: "Doğru olamayacak kadar iyi." Bu eleştiriye karşılık verilecek cevabımız ne olabilir ki?

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.