Işığı Doğu'dan Yükselten El: Diyalog Avrasya

Hepimizin bildiği bir gerçeklik: dünya küreselleşiyor. Mal ve hizmetler, para ve fikirler, işgücü emeği hariç bir ölçüde de insanlar serbestçe dolaşıyorlar. Ülkeler geçmişe göre birbirlerine daha yakın, aynı zamanda daha bağımlı. Uluslararası ilişkiler hem hacim hem hız kazanmış durumda. Kaos fiziğini anlatmak için kullanılan bir örnek vardır. Taklamakan çölünde bir kelebek kanat çırpsa, burada oluşan hava akımı, uygun şartlarda bir başka kıtada fırtına doğurabilir. Biraz sevimsiz bir örnek. Fakat hem olumlu hem olumsuz anlamda bu tür bağlantılar güçlü bir şekilde oluşuyor. Dünyanın bir yerinde üretilen bir birim mal birçok insanın, ülkenin kaderinde kendine bir yer buluyor. Birbirlerinin dillerini bile bilmeyen insanlar, küreselleşmenin ikliminde karşılıklı hayatları üzerinde söz sahibi oluyorlar. Son ekonomik kriz, milleti tanımlamak için kullanılan "kederde sevinçte ortaklık" sözlerinin artık bütün insanlık için anlam taşımaya başladığını gösterdi. Bundan kaçmak, sınırları yükseltmek, yalçın kayaların ardında bambaşka bir dünya kurmak mümkün değil. Esasen buna gerek de yok. Aksine küreselleşmenin herkese imkânlar kadar problemler de getirme kapasitesi üzerinde etkili olmaya çalışmak, bir fail olarak "olay"a katılmak önemli. Ülkelerin, toplumların olduğu kadar onların içindeki her örgütün her yapının da kendi içine dönük suretinin yanında uluslararası alana dönük bir yüzü teşekkül ediyor. Bu olmadan diğer yüzün başarılı olması beklenmez. Artık dünya "muhayyel, ötede duran" bir mekân değil, ilgili örgütlerin, kurumların odalarına, koridorlarına kadar sirayet etmiş bir gerçeklik.

Elbette böylesine etkileyici ve karşılıklı bağlar kurma kudretine sahip küreselleşme, kendi mecrasında olağan akışı içinde "her şeyin yolunda olmasını temin eden" bir akla ve iç tutarlılığa sahip değil. Her kültürel temas, her ilişki beraberinde yardımlaşma, dayanışma, ortak iş yapma kadar gerilimi ve istikrarsızlığı da getirir. Başka ülkeler başka insanlar demek, başka kültürler, inançlar, hayat anlayışları demektir. Hayat sadece "akli" bir düzen içinde yürüse ve bu akıl esasında herkes aynı ilkelerde birleşmiş olsa problem yok. Ama akıllar var, inançlar var, farklı kültürel pratikler var ve elbette herkesin dünyasında kendi hakikatleri var. Bunların toplamı "ortak çıkar" olarak, diğerlerinin ortak çıkarlarıyla aynı zemin üzerinde buluşan beklentiler, tasavvurlar, arayışlar doğuruyor. İşte gerilimin ve istikrarsızlığın kaynaklarından birisi bu... Unutmayalım ki doğrudan "ilişki" kavramının kendisi de sorunludur. İlişki, yeni bir durum vaat eder, yeni bir düzen, yeni bir yaklaşım. İnsanlar, kişisel, örgütsel ya da ülkeler ve kültürler düzleminde teşekkül eden her tür ilişki biçimini yönetmek gerekliliği ile karşı karşıyalar.

Yönetmek denilince hemen, egemen güçlerin eşitsizlikçi kalkışmaları akla gelebilir. Bunun örneklerini gördük. Bunlar kendilerine de başkalarına da hayır getirmediler. Herkes bedel ödedi. İkinci tür ise, eşitliğe, hakka, adalete, katılıma önem veren, herkesi ortak geleceğin inşasının paydaşları olarak değerlendiren bir anlayışla oluşturulan uluslararası kurumların ilişki yönetimi. İnsanoğlu küreselleşmenin çatışmaya, gerilime açık yanlarını rehabilite edip insanlığı ortak çıkarlar etrafında toplayacaksa bu tür örgütler marifetiyle yapacak.

Böyle örgütler var. Devletlerin, dünya liderlerinin katıldığı kurumlar, platformlar mevcut. Bunlar önemli. Ama daha önemlisi sivil yapılar. Çünkü onlar gönüllü karakterleriyle, politik çıkarları insanlığın ortak çıkarlarının önüne koymayan yaklaşımlarıyla dünyanın geleceğinde daha etkili olma karakterine sahipler.

İşte Diyalog Avrasya Platformu böyle bir örgüt. 1998 yılında aralarında Cengiz Aytmatov, Rıza Anar, İlber Ortaylı, Harun Tokak, Muhtar Şahanov, Rostislav Ribakov gibi isimler olmak üzere on iki Avrasya ülkesinden temsilcilerin kurucusu olduğu Diyalog Avrasya Platformu, sivil ve gönüllü bir kuruluş. Kısa adı olan "da" aynı zamanda Rusça "evet" anlamına geliyor. Bu evet, barışa, işbirliğine, ortak çalışmalara, yakınlaşmaya, bütün bunları sağlamak için de diyaloga evet. Küreselleşmenin sularında kadim iki kıtanın yazarlarını, düşünürlerini, bilim insanlarını, gençlerini, gazetecilerini bir araya getirerek bir insanlık damarı oluşturmak isteyen DA, bu on iki yıl içinde ciddi tecrübeler kazandı, ilerlemeler sağladı. Moskova'da, Kiev'de, Duşanbe'de, Astana'da, Tiflis'te, farklı ülkelerin başkentlerinde inançtan bilime, eğitimden kültürel hayata kadar çok çeşitli alanlarda toplantılar düzenledi, insanları "söz"ün ortakları haline getirdi. Kendiliğinden olsa hangi şartlarda, nasıl, ne zaman birbirleriyle temas kuracakları belirsiz "uzak" ülkeleri yakınlaştırdı, belirsizliğin kapısını istikrara ve işbirliğine açtı.

Işığı Doğudan Yükselten El: Diyalog Avrasya

DA en son 26-29 Kasım 2010 tarihleri arasında Antalya'da 9. Genel Kurul'unu yaptı. Her kurul öncesi küresel bir sorunu uluslararası katılımla ele alan DA, bu defa da diğer sponsor kuruluşlarla birlikte "Bir Değer Olarak Din, Gelenek ve Modernite Bağlamında Aile" başlıklı toplantıya destek verdi. Amerika'dan Brezilya'ya, Hindistan'dan Güney Afrika'ya ve Avrasya'nın çok çeşitli ülkelerine kadar her yerden altı yüz katılımcı aileyi konuştu, onun geleceğine yönelik değerlendirmeleri mübadele etti. Peşinden Genel Kurul çalışması gerçekleştirildi. Toplantıya Avrasya'da yer alan ve DA üyesi olan 14 ülkeden çok sayıda temsilci, bakan, rektör, gazeteci katıldı. Ukrayna Cumhurbaşkanı Danışmanı Prof. Sergey Teleşin, DA toplantılarının "Humaniter Davos"a dönüştürülmesini teklif etti ve bu teklif hararetle desteklendi. Çalışmalarda yer alan elliye yakın rektör ve rektör yardımcısı, ülkeler arasında öğrenci değişim programını şekillendirdiler. DA platformunun her ülkede gençlik komisyonları kurması, uluslararası katılımlı gençlik forumları yapılması karar altına alındı. Yine ülkelerin medya organlarını öteki ülkelerden misafir kalemlere açmaları kabul edildi. "Dışarıdan nasıl görüldüğümüz" sorgulamasına, bu kalemlerin de muhakkak önemli katkıları olacak. Kurulda mutabık kalınan çalışmalardan birisi de "çocukların dünyasında büyükler" temalı saha çalışmalarının yapılması ve konferansların düzenlenmesi oldu. Nihayet görev süresi biten Kazakistan Yazarlar Birliği Başkanı Nurlan Orazalin'in yerine Ukrayna'dan Profesör Volodemir Sergeyçuk önümüzdeki iki yıl için genel başkanlığa seçildi. Eşbaşkanlığa ise Türkiye'den Harun Tokak yeniden getirildi. Sergeyçuk, Türkiye-Ukrayna ilişkilerinin gelişmesine büyük katkılar sağlamış bir ilim adamı. En son Türkiye'de gerçekleştirilen Türkiye-Ukrayna ilişkilerinin 360. yılı başlıklı toplantının mimarlarından.

DA Platformu, sahibinin katılımcı ülkeler olduğu bir yapı. Onun çalışmalarını ilgiyle takip eden ve üye olmak isteyen Hindistan gibi ülkeler şimdilik çalışmalara gözlemci düzeyinde katılıyorlar. Daha önce gözlemci olan Estonya ise 9. Genel Kurul'da üyeliğe geçti ve beratını aldı.

Herkes bilir, ışık Doğu'dan yükselir. DA, insanlığın ortak değerleri temelindeki diyalog kapılarını açan çalışmalarıyla bu ışığı daha da yükselten kollardan birisi olmak istiyor. Avrasya'nın kadim bilgeliğiyle diyalogu buluşturan yapısı, bugünden ışığı kavramış olan bu güçlü uluslararası eli muhakkak çok daha yukarılara çıkartacak.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.