Yabancılar Gülen Hareketi'nde Ne Buluyor-2
Moskova Üniversitesi'nden 160'tan fazla eseri bulunan hukukçu Prof. Dr. Leonid R. Sykiainen: "Gülen Hareketi'nde eğitim ve diyaloğa ideolojik olarak yaklaşılmıyor. Bunların hepsi birleştirilerek bir bütün içinde ele alınıyor. Hareket, her branştan insanı içinde barındırıyor. Herkes bu fikirlere destekte bulunuyor. Harekete 'Gülen Hareketi' denmesinden ben de hoşlanmıyorum. Çünkü o isim altında aktüel görülmüyor. Hoşgörü ve tecrübelerden istifade etme yeterince dışarıya yansımıyor. 'Gülen Hareketi' isminden bu kavramlar anlaşılmıyor. Günümüzde güç denince akla askeri ve ekonomik güç geliyor, buna değer veriliyor. Gülen'in yaptığı kültür ve diyalog faaliyetleri, ortaya koyduğu etik değerler bir yenilik getiriyor aslında. Bu güç kaynakları öyle değerli hale gelmeli ki, askeri ve ekonomik güçten daha etkili olsun. Vietnam Savaşı'ndan kaçan Amerikan askerleri İsviçre'ye sığındı. Niçin? Orada adalet olduğu için. Norveç neden mükemmel? Askeri ve ekonomik yönden güçlü olduğundan değil elbette. Orada devlet başkanı kırmızı ışıkta duruyor. Bu sebeple esas değerlerin propagandasını yapmak lazım. Gülen'in fikirleri Avrupa veya dünya toplumlarında neşvü nema bulur mu? Reel olarak şu an bunu anlamak zor. Mücadele etmek lazım. Kültür bitkisi bakım gerektirir. Değerleri canlı tutmada özen göstermek lazım. Bitki kendi haline bırakılırsa meyve alınmaz. Gülen'in ortaya koyduğu değerlerin mücadelesi verildiği ve anlatıldığı ölçüde kabul görecektir."
Göteburg Üniversitesi'nden tarihçi Dr. Klas Grinell: "Gülen'in tabiat bilimleri ile akıl ve etiğe yaklaşımını çok ilginç buluyorum. Modern bilim etik oluşturamıyor. Bu yönüyle Gülen Hareketi'nin Avrupa değerlerine dayanmadan global bir aktör haline gelmesini önemsiyorum. Modern aklı eleştiren Gülen, akıl ve etiğe orijinal yaklaşımlar getiriyor."
Ludwigsburg'dan emekli öğretmen Ursula Kallebach: "Gülen Hareketi ile karşı bir hareketin varlığı daha da belirginleşiyor. Şiddetin her türlüsüyle mücadele için bir yardım sunuyor bize. Bu yüzden Gülen'in fikirlerinin tanınması lazım. Alman toplumuna bilhassa eğitim alanında etkisi olabilir. Bu hareketin faaliyetleri sonucu Türk çocukları toplumda hak ettikleri yeri alabilir."
Baltimore Loyola College'den teolog Dr. Pim Valkenberg: "Gülen Hareketi'ndeki insanlarda derin bir şahsi dindarlığın yanında Batı dünyasına karşı da açıklık görüyorum."
İngiltere Derby Üniversitesi'nden teolog Prof. Dr. Paul Weller: "Gülen'de en önemli gördüğüm şey pozitif bilimlerle dini uzlaştırması. Günümüz dünyasının buna ihtiyacı var."
Görüldüğü üzere Gülen Hareketi ile ilgili programların bizzat kendisi farklı kültür havzalarından gelen insanların diyaloğuna ve kaynaşmasına da en güzel misal. Her kesimden ve her seviyeden insan global ve yerel problemlerin çözümü adına kendine göre bir şeyler buluyor.
Ancak Gülen Hareketi dünyanın her tarafında kabul görürken, bazı Müslümanlar bir takım dini ve siyasi mülahazalarının etkisiyle Hareketin dünya çapındaki etkinliğini idrak etmede geç kaldılar. Bu geç kalma şimdilerde bilhassa Yahudi ve Amerikalı etkin çevrelerin Hareketi desteklemelerinden, sanki onların güdümündeymiş gibi bir mana çıkarmalarına sebep oluyor. Gülen'in söylemleriyle birlikte pratikte yürütülen faaliyetler dünyaya vaat ettikleri açısından söz konusu çevreler tarafından kabule mazhar oluyorsa ve dünya barışı adına bilimsel yaklaşımlarla destekleniyorsa, bundan sadece gurur duyulur. Ayrıca Rusya'daki, Asya'daki ve Afrika'daki etkin çevrelerin de Gülen Hareketi'ni desteklemelerine ne diyeceğiz? Artık herkes anlamalı ki, Gönüllüler Hareketi'nin Anadolu kaynaklı olması, onun en büyük dinamiğidir. Maddi ve manevi gücünün arkasında gelenekle modernizmi, ilimle dini, insanla Yaratıcısını, diğer insanları ve tabiatı barıştıran muazzam bir kültürel hinterland var. İnsan ve barış merkezli yeni bir medeniyetin oluşumuna bu ruh öncülük ediyorsa, en fazla sahip çıkması gerekenler milli ve dini hassasiyet taşıyanlar olmalı değil mi?
- tarihinde hazırlandı.