Yalçın Doğan'ın Yalan Dolan'ı
40 yıldır biriktirdiğini, bir haftada tüketen yazar kim diye sorsanız hemen Yalçın Doğan derdim.
Hayatının sonbaharında "yalancı" ve "iftiracı" konumuna düşenlere bir örnek görmek isteseydiniz, ben yine Yalçın Doğan'ı gösterirdim.
Bugüne kadar köşe yazarlığı değil de dedikodu yazarlığı yapan birini tanıyor musun?" diye bir soru görsem. Karşısına yine hiç düşünmeden Yalçın Doğan yazardım.
Çünkü; Nisan ayının 15'inden bu yana Yalçın Doğan toplam 8 yazı yazdı. Bunlardan 3 tanesinin yalan ve iftira üzerine kurulu olduğunu, bizzat yalan ve iftiraların hedefi olarak biz gördük ve tespit ettik.
Yalçın Doğan'ın yalan dolan yazılarından ilki, Mahir Kaynak'tan alıntı yaptığını iddia ettiği bir cümleye dayandırılıyordu. Ve bu cümle hem Ergenekon operasyonlarını gölgelemeyi, hem de Başbakan'ı Fethullah Gülen Hocaefendi aleyhine kışkırtmayı hedefliyordu.
Yalçın Doğan, tam anlamıyla şark kurnazlığı yapıyor, "ben demiyorum, Mahir Kaynak diyor" pişkinliğiyle bir taşla kuş katliamı yapmaya çalışıyordu.
Ne var ki yalanın ömrü uzun olmadı. Bu yazıdan birkaç gün sonra, Mahir Kaynak Yalçın Doğan'ı yalanladı. Yazısını da şöyle bitirdi:
"Fikir üretemeyenler iftiraya başvurur."
İhtimal ki, gerçekten Mahir Kaynak'a ait bu cümle de Yalçın Doğan'ın hoşuna gitmişti. Ama bu özlü sözü hiç kullanmadı Yalçın Doğan. Zaten Kaynak'ın o yalanlama yazısından sonra iddiasının arkasında durmadığı gibi çıtı da çıkmadı.
Ne var ki alışkanlıktan mıdır nedir, Yalçın Doğan yalan ve iftiraya sonraki günlerde de devam etti.
Nisanın 18'inde yazdığı yazısında da Samanyolu'nu "Yalanyolu" yaptı. Bulunan bunca lav silahlarını, el bombalarını, patlayıcıları, darbe ve suikast planlarını, darbe günlüklerini, Danıştay saldırısını göremeyen, dahası Ergenekon'u "macera" olarak niteleyen Yalçın Doğan, Samanyolu Haber'in Ergenekon ve Türkan Saylan haberlerini bir hafiye maharetiyle yakalamıştı.
Güya Ergenekon ve Türkan Salyan'la ilgili aslı astarı olmayan haberler yapıyor muşuz ve güya ÇYDD başkanı Türkan Saylan'a kara çalıyormuşuz.
Peki yazısında, bırakın Samanyolu Haber'in yalanını tek bir yanlışını gösterebiliyor muydu? Hayır.
Gazeteci olan hiç değilse araştırır, sorar, soruştururdu. Ama Yalçın Doğan gazeteci gibi değil, adeta Ergenekon'un avukatı gibi davranıyor, sırf doğru ve gerçek habercilik yapmaya gayret eden Samanyolu'nun haber kadrosuna "yalancı" diyordu.
Yalan yazarak, birilerini yalancılıkla suçlamak da Yalçın Doğan gazeteciliği olsa gerek. Neyse…
Bu kadar yalan ve iftirayla bir yere varamamış olacaklar ki, bir ki gün sonra Yalçın Doğan'dan yine Samanyolu'nu karalamaya yönelik bir iftira yazısı daha çıktı.
Bu defa da en başından beri Ergenekon'u sulandırmak ve gölgelemek için çırpınan zavallı Ergenekon yandaşlarına öykünüyordu Yalçın Doğan. Tam anlamıyla niyet tutuyor, operasyonları "Samanyolu yaptırıyor" imasını köşesine taşıyordu. "O kanal olacakları biliyor" dedi.
Büyük gazetenin büyük yazarı, bu iddiayı 40 yıllık gazetecilik geçmişini unutarak, bir değil, iki değil, tastamam üçüncü ağızdan almıştı. Hiç araştırmadı ve dedikoduyu "pat" diye köşesine yazdı.
Yalçın Doğan'a göre güya, Mehmet Haberal daha tutuklanmadan Samanyolu "Haberal tutuklandı" diye alt yazı girmişti. Bu yazıyı gördükten sonra Haberal'ın avukatları aranmış ama avukatlar henüz tutuklanmadığını, mahkemenin devam ettiğini söylemişti. Haberal da, Samanyolu'nun bu haberinden yaklaşık 30 dakika sonra tutuklanmıştı.
İddia sadece kanalın etik dışı ilişkiler içinde olduğu intibaı açısından değil, habercilik açısından da vahimdi. Mahkeme devam ederken sanığın tutuklandığını söyleyen muhabiri sadece kanaldan değil meslekten men etmek gerekirdi.
Ama işin aslını öğrenmek uzun sürmedi. Eğer 40 yıllık gazeteci Yalçın Doğan da, ajansların bu haberi geçtiği dakika ile Samanyolu'nun haberi verdiği dakikayı karşılaştırsa ömrünün son baharında "yalancı" ve "iftiracı" görüntüsünü bir kere daha perçinlemezdi.
Olayın aslı şöyleydi. "Haberal'ın tutuklandığı" haberini ilk duyuran, Yalçın Doğan'ın da mensubu olduğu grubun ajansı DHA olmuş, bütün haber kanalları da bu haberi hızlarına ve duyarlılıklarına göre son dakika olarak girmişlerdi. Hatta aynı grubun haber kanalı olan CNN TÜRK Haberal'ın tutuklandığını burun farkıyla Samanyolu Haber'den daha erken vermişti.
Peki Samanyolu'nu ve Ergenekon Soruşturmasını karalama niyetiyle yazıldığı aşikar olan bu iddiayı Yalçın Doğan acaba gazetecilik tecrübesiyle mi ortaya atıyordu?
Tabi ki yine hayır.
Yalçın Doğan, Haberal'ı adliyede bekleyen eski bakan Yaşar Okuyan'dan duymuştu. Yaşar Okuyan da tam olarak böyle söylemiyor, "cafede otururken birilerinden duydum" diyordu.
Bir kere daha anlaşılmıştı ki, Yalçın Doğan'ın maksadı üzüm yemek değil bağcı dövmekti. Açıkça "Türkiye'nin dokunulmazlarına" dokunan Ergenekon soruşturmasının hukuki bir süreçte devam ettiği gerçeğini yıkmaya çalışıyorlardı.
Bir çok gazete, dergi ve televizyon Ergenekon denilince göz, kulak ve bil umum duyu organlarını tıkarken, Samanyolu'nun görmezden gelememesi de oyunlarını bozuyor, canlarını sıkıyordu. Soruşturmayı baltalayacak, Samanyolu'nu da susturacak herhangi bir usulsüzlük de bulamadıklarından dedikodulara daha doğrusu iftiraya sarılmışlardı.
Ama Yalçın Doğan, "nasıl görmek istiyorsa öyle baktı" ve bir son dakika dedikodusuna derin anlamlar yükleyip araştırmadan köşesine yazdı ve Ergenekon ve Samanyolu'nu karalamaya çalışırken 40 yıllık mesleki geçmişini yalan ve iftira karasına kendi eliyle batırdı.
Daha kötüsü gerçekler kendisine nezaketle iletilmesine ve Yalçın Doğan'dan düzeltme yazacağı sözü alınmasına rağmen sözünde durmadı. 8 yazısından üçünü yalan üzerine kuran birinden, doğru bir davranış beklemek sanırım bizim hala bu insana karşı iyi niyet besliyor olmamızdan başka bir şey değildi.
- tarihinde hazırlandı.