Gurbetteki İnsan

Onlar bizim öğrencilerimizdi. Dillerini çok iyi bilmiyorduk, kültürlerini öğrenmeye çalışıyorduk, ülkelerini benimsemek için gayret gösteriyorduk. Farklı şeylerle uğraşmaktan hoşlansak da, farklı alışkanlıklarımız olsa da, kendimize farklı idealler belirlesek de, farklı hayaller kursak da; bütün bunların birbirimizi sevmemiz için engel olmadığını her hâlimizle onlara anlatmaktı tek arzumuz. Biz onların dillerinde bildiğimiz kelimeleri söylüyorduk sık sık, onlar bildikleri Türkçe kelimeleri tekrar ediyorlardı karşımızda. Bir çeşit iltifattı bu.

Moldova'da ilk yılımızdı. Öğrencilerimizi kahvaltı için evimize davet etmeye başladık. Yer sofrasını daha önce hiç görmemişlerdi. Bu yüzden oturmak zor geldi onlara. Kimisi ayaklarını uzattı, kimisi dizlerini bükmeye çalıştı, kimisi çömeldi. Bir şekilde sofranın etrafına yerleştiklerinde birbirlerine bakıp gülüyorlardı. "Neden masada yemiyorsunuz?" diye sordular bize. "Masada oturmak daha kolay" dediler. Biz de onlara evde küçük çocuk olunca yerde yemenin daha kolay olduğunu anlatmaya çalıştık. Kahvaltı sofrasını seyrettiler bir süre. Zeytinler, reçeller, peynirler; ince belli çay bardakları, çaydanlık, çay kaşıkları... Her şey onlara çok değişik geliyordu. Her tadına baktıkları yiyecekle ilgili sorular sordular. "Bu nedir böyle? Çok değişik tadı var. Nasıl yapılıyor? Siz mi pişirdiniz?" Sofradaki yiyecekler hakkında ne biliyorsak her şeyi anlattık onlara.

Mümkün olan her vakit kahvaltı soframıza davet ettik öğrencilerimizi. Ne zaman evimize gelseler bizimle ilgili sorular soruyorlardı. Burada, onların ülkelerinde oluşumuz hem bir türlü anlayamadıkları, hem de bize bir saygı duyma vesilesiydi. Türkiye'ye gidenler vardı aralarında. "Türkiye çok güzel, burayı beğeniyor musunuz?" diyenler oldu hep. Bizim için önemli olan bulunduğumuz yerin güzelliği ya da çirkinliği değildi ki. Anlatmaya çalıştık hâl dilimizle hâlimizi. Bizi sevdiler. Biz de onları sevdik. okulda öğretmenleriydik, okul dışında abi ve ablaları. Kendilerine yol çizmelerinde, yön belirlemelerinde yardım etmeye gayret gösterdik. Biz onlara yaklaştıkça onlar da bize yaklaştılar. Biz onlara verdik, ama onlardan da çok şey öğrendik.

Yıllar geçti ve mezun olan her biri başka bir ülkeye, başka bir şehre, başka bir üniversiteye gitti. Üzüldük onlardan ayrıldığımıza her ne kadar hâlâ başka öğrencilerimiz olsa da. Hiç kimse bir başkasının yerini alamıyordu elbet.

Moskova'ya üniversite okumak için giden öğrencilerimizden biri sık sık bizi aramaya devam ediyordu. Geçtiğimiz Ramazan Bayramı'nın birinci günü telefonumuza arka arkaya mesajlar geldi.

"Öğretmenim. Bayramınız mübarek olsun. Biz de burada arkadaşlarımızla beraberiz. Onlara evimizde kahvaltı hazırladım. Sizin bize hazırladığınız kahvaltılar gibi. Çok teşekkür ederim." RİNAT

Bu, bayramda aldığımız en güzel ve en anlamlı hediye oldu.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.