Kur'an'dan İdrâke

Kur'an-ı Kerim'in indirildiği ay olan Ramazan'a günler kala okuyucuya bir kitap ulaştırıldı: Kur'an'dan İdrake Yansıyanlar... Doğrusu bu kitabı okurken, Kur'an'ın Ramazan'la ilişkisi, nasıl idrake yansıdığı/yansıyabildiği, sahurun, orucun, iftarın, teravihin idrakimizi nasıl da Kur'an'a açık hale getirdiği üzerinde düşünmeden edemedik.

Kur'an'dan İdrake Yansıyanlar, klasik bir tefsir kitabı değil. Müellifi, tefsir ilminin hassasiyetlerini göz ardı etmese de ilmi bir kaygıyla Kur'an'a gitmiyor. O daha çok hayat(ın)a derinlik ve mana vermek üzere, ihtiyaçtan hareketle Kur'an'a başvuruyor. Bir hastanın rahatsızlığından hareketle ilaç temini için eczaneye gitmesine benzer bir durumla Kur'an'a gitmekten bahsediyoruz. Diyebiliriz ki, kitaptaki tefsir metodu; kalbimize, vicdanımıza, ruhumuza, latifelerimize, hayatımıza rehber edinmek üzere Kur'an eczanesine bir gidiştir. Kur'an, hiç şüphesiz Allah'ın kelamıdır. Bu kelamın muhatabı da insandır. Ancak aklımıza hemen şu sorular geliyor: Allah'ın kelamına muhatabız ama her insan zihni bu kelamı karşılayabilecek bir durumda mıdır? Bütün zihinler Kur'an'a açık mı, Kur'an her zihne yansır mı? Zihin ile idrak aynı şey midir? Şu bir gerçek ki, Kur'an'ı idrak etmek için ona açık bir zihin gerekiyor, zihnin de Kur'an'ı müdrik olabilecek bir kapasiteye sahip olması lazımdır. Materyalizm ve pozitivizmin sığlığına sahip bir zihin, aşkın/müteal bir kelamın ne kadarını alabilir ki? Bu yüzden yüzü sonsuzluğa, dönük bir kalb ve zihne sahip olunmalı ki, Allah'ın kelamı olan Kur'an idrake yansıyabilsin.

Evet, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin Kur'an'dan İdrake Yansıyanlar kitabı, Ramazan'dan kısa bir süre önce (yeniden) yayımlandı. Ramazan, insanların Kur'an'a açık oldukları bir aydır. Bir 'oruç ülkesi' olan bu ay, insanları Kur'an'a hazır hale getirir. Bir mimar gibi insan denen evi yeniden inşa eder; temizler, toplar, Kur'an'ı ağırlayacak bir duruma sokar.

Orucun içine düşenler, içlerine oruç düşenler bilir ki, Ramazan'ın dışındaki on bir ayda çoğunlukla içimizden dışımıza düşeriz. Adına hayat dediğimiz uğraşın ortasında ilgilerimiz daha çok yüzeylerde, 'dış'ta bir yerde olur. Güç edinmek, dünyeviliğimizi sağlamlaştırmak, burada oluşumuzu güvene almak adına kurgulanmış koşuşturmaların içine düşeriz. Düşer ve zamanla kayboluruz. Dünyanın kışrında, kabuğunda oyalanan on bir ayın içinde içimizden uzaklaşıp eşyanın batınına yabancılaşırken Ramazan çıkagelir. Ramazan'a kümelenmiş seslerle sanki uyanır, bakışlarımızı dışarıdan içlere çeviririz. Sezai Karakoç Oruç Ülkesi'nde şöyle diyordu: "Zaman, insanı hep ölüme doğru götürürken, ramazan gelir, diriliş ayı başlar. Oruç ayı insanı ölüme değil, diriliş aydınlığına götürür. Ab-ı hayatta yıkanmaya, çiğ tanesinde göğü seyretmeye ve gökkuşağının altından geçmeye."

Ramazan öncesi ayları, Kur'an-ı Kerim'in iniş öncesi döneme benzetebiliriz. Kur'an-ı Kerim'in ilk ayetlerinin indiği o günün öncesi bir anlamda 'karanlık' bir dönemdir; insanların ilgisi dünyanın kışrına, dünyeviliğin öne çıkan değerlerine kilitlenmiştir. Bir Ramazan gecesinde inen ilk vahiy, karanlığın içinde yol alan insanların önüne bir ışık gibi düşer. Kur'an nasıl o gün ve sonrasında insanların dikkatlerini içlerine ve dünyanın hakikatine çevirmişse, Kur'an-ı Kerim'in indirildiği ay olan Ramazan da her yıl insanların bu dikkatini tazelemektedir.

Bütün Ramazan ayı boyunca eylediklerimiz, bir anlamda karanlıkta yürüyüş olan dünyada önümüze düşen ışık olan Kur'an için Rabb'imize şükürdür. Sahur, oruç, iftar, teravih.. hepsi, Kur'an ile şereflenmemizin ifadesi ibadetlerdir. Elbette ki oruçlar tutulacaktır, ancak unutulmamalı ki, orucun varlık sebebi Kur'an'ın indirilmiş olmasıdır. Bu sebeple oruca sebep olan Kur'an'ın okunması, anlaşılması çok daha önemlidir diye düşünüyoruz. Öyle görülüyor ki, Ramazan da, Kur'an'ın yansıyabileceği bir idrake çalışmaktadır; kalbimizi, zihnimizi, vicdanımızı, hayatımızı Kur'an'a karşılık gelen bir ev haline getirmektedir. O halde Ramazan'da Kur'an'ı okumak, Kur'an'da Ramazan'ı kurmak gerekiyor. Kur'an'dan İdrake Yansıyanlar kitabı, bu konuda bize yardımcı olan bir tefsirdir.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.