Tüten Ocaklar Mimarı

Anne, şefkatin tecessüm etmiş hâli.. suyu saf, duru ve serin bir sevgi çeşmesi... Anne, hayatın üzen hâllerinden ve sıkıntılarından kaçıp, gönlü kırık, dili bağlı gidip sığındığımız, kederli yüreğimizi şefkatli elleriyle okşamasını istediğimiz sıcak bir sığınak... Anne, mutluluğumuz söz konusu olunca küçülen; kederimiz söz konusu olunca Hz. Ebu Bekir'i (ra) hatırlatırcasına büyüyen bir kamettir.

İlk öğretmendir anne; çocukluk hatıralarımızın büyük yekûnu, annemizin rahlesi önünde yaşadığımız günlerin manzarasından oluşur. Biz fark etmesek de, hayata dâir en mühim hâl ve hareketlerimizde annemizin özlem ve dileklerinin ifadesi olan çizgiler vardır. O, şahsî tecrübelerinden ve insanlık tarihinden edindiği güzellikleri, en güzel şiiri, en mânâlı sözü, en içli şarkısı olarak gördüğü çocuğuna aşk ve sabırla işler. Doğar doğmaz ilk gördüğümüz şey, dünyanın silinmiş bir haritadan farksız olduğu gerçeğidir. Ne taşın sertliğinden, ne de ateşin yakıcılığından haberimiz vardır. Hayat okunmayı bekleyen bir kitap gibi önümüze serilince, annemizin vasıtasıyla onu ağır ağır hecelemeye başlarız. Koyu bir acizlik içinde çırpındığımız hayatımızın bu safhasında, bir annenin çocuğuna olan hislerini Arif Nihat ne güzel şiirleştirir:

"Acı nedir
Tatlı nedir.. bilmezdin
Dilin damağın
Ben oldum.
Elinin ermediği
Dilinin dönmediği
Çağlarda, yavrum
Kolun kanadın
Ben oldum
Dilin dudağın
Ben oldum"

Veda zamanlarında, ancak annedir ayrılığı içinde derinlemesine yaşayan. Ve yine annedir kavuşmanın bütün lezzetini benliğinde hisseden. Annedir evlâdı için saçını süpürge eden ve gecenin sessizliğinde uykusuna direnen. Yavrusunu kendisinden daha çok düşünen biricik varlıktır anne. "Cennet anaların ayakları altındadır." hadîsiyle Efendimiz (sas), anneyi ulvî bir payeyle taltif eder. Dünya cihetiyle annesiz günler bir hicrân olduğu gibi, âhiret cihetiyle de annenin âhını almış bir hayatın hesabı cehennemi netice verir. İnsan, cennetini önce annenin hoşnutluğunu kazanarak, onun engin gönlünde inşa etmelidir belki de. Cennetin bir başka anahtarı belki de annelerin dualarında gizlidir. Böyle kudretli dualar annelerin iki dudağı arasındadır.

Anne sıladır. Anneden ve onun inançlı ikliminden uzak her yer, firkat rüzgârları esen, bütün varlığın me'yus bir sarıya boyandığı gurbettir. İnsan bir sırrın altında ezilmeye görsün, sırrını ifşa edeceği ilk yer, annenin müsamaha iklimidir. Evet, anne, sırra âşina olmanın ağırlığı altında ezilme pahasına da olsa, evlâdının sırrına ortak olur. İnsanın kendiyle samimi, içten konuştuğu gibi konuşabildiği tek varlıktır anne. Anne, tüten ocakların mimarı; sokakta dertsiz tasasız oynayan çocukların yüzlerindeki tebessümün sebeb-i vücududur. Camları kırılmış, perdeleri rüzgârla uçup gitmiş, bacası tütmez olmuş, avlusu çerçöpün sığınağı olmuş evlerin önünden geçtiğimizde, annenin niçin tüten ocakların mimarı olduğunu daha iyi anlarız. Anne tüten ocakların mimarı olduğu gibi, saadet yuvalarının da bânîsidir. Huzur meltemlerinin okşadığı saadet yuvaları, geleceğin çiçeklerinin yetiştiği birer bahçe gibidir.

Güzelliklerini yüce sevdalardan ve annenin merhamet ikliminden olan saadet yuvaları, fırtınalı ummandaki deniz feneri gibidir. Bu fenerin mesajını, "Dinimizin emrettiği şekilde bir aile hayatı yaşamak gerekir." şeklinde okumak mümkündür. Şimdilerde hoyrat bir kasırga ortalığı kasıp kavurmaktadır. Zihinlerde ilmin ışığı, tükenen bir mum ışığı gibi azalmakta; yüreklerde ise iman nuru şüphelerin karanlığıyla yok olmak üzeredir. Kemiyetten değil, keyfiyetten oluşan bir toplumun mayası olan hususlar sarsılmaktadır. Ve böyle bir ortamda anne, Kırık Mızrap'ın diliyle hüzünlü bir havaya bürünmektedir:

"Anne inleyen bir ney, anne hicrandan yumak,
Gözleri buğulu, nemli ve her zaman zâr zâr...
Kaderidir annenin ocaklar gibi yanmak,
Hep hüzünlü eser onun ikliminde rüzgâr"

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.