Anayurttan Atayurda Gönül Köprüsü

Milli Eğitim Bakanlığı'mızın ülkemizin doğusu ile batısının kaynaşması ve asırlardır kardeşçe yaşamış milletimize dışarıdan ithal edilmiş önyargıların ortadan kaldırılması adına başlatmış olduğu "Gönül Köprüsü Projesi" takdire şayan bir hareket.

Daha önce bazı sivil toplum kuruluşlarının bu minvalde faaliyetleri olmuştu; fakat bu meselenin devlet eliyle olması ayrıca alkışlanacak bir durum...

"Gönül Köprüsü" tişörtü giymiş öğretmen veya öğrenci gördüğümde bu projenin onlarda uyandırdığı hisleri ve değişen düşüncelerini sormadan geçemiyorum. İstisnasız hepsi çok güzel duygularla ayrılıyorlar gittikleri yerlerden... Üç kız kendilerine ev sahipliği yapmış ailenin köyüne gitmişler, o kadar etkilenmişler ki dört günlük tatilin üç gününü köyde geçirmişler. Yine bir aile üç gün misafir ettikleri çocuklardan ayrılırken arkalarından hüngür hüngür ağlamış... Üç günde bile neler değişiyor...

Bakanlığımız yurdun içini yeniden imar ve özlenen kardeşliği yeniden tesis etme adına bu güzellikleri yapadursun ben size ‘anayurttan atayurda' uzanan gönül köprüsünden söz açacağım...

Ali Tokul'un Akasya Hikâyeleri isimli kitabında okumuştum. "Şah-ı Nakşibendî gibi, Ahmed Yesevî gibi nice ulu insanlar talebelerini hizmet ve hicret beldelerine gönderirlerken, âsalarını boşluğa fırlatır ve ‘Git' derlermiş, ‘âsayı bulduğun yere çadırını kur.' Alperenler üstadlarının ellerini öpüp ardına bile bakmadan yollara düşerken, o ‘kâmet-i bâlâ'lar bu merasimi seyredenlere dönerek, ‘Şimdi bu gidenler vardıkları illerde oraların insanlarını aydınlatacak. Daha sonra onların torunları gelip sizin torunlarınızı aydınlatacak.' diye gelecekten bahsederlermiş."

İşte bugün atayurt başta olmak üzere dünyanın her yerinde görüp duydukları ve yaşadıkları güzellikleri insanlığa sunma ve gönüllerinin ilhamını gittikleri yerlere boşaltma sevdasıyla yanan Anadolu insanı o gün Hoca Ahmed Yesevî ve Şah-ı Nakşibendî'nin asasının Anadolu'ya düştüğünü gösteriyor...

Değişik vesilelerle tanıştığım Zahir ve İldar Tataristan'a giden alperenlerin yetiştirdiği güllerden... Abdullah Tukay, Tatar-Türk Lisesi'nde öğretmen iki genç. Aynı okulda öğretmen Samsunlu Fatih Bey Türkiye'ye aşk derecesindeki sevgilerinden onları davet etmiş. On beş gündür görüşüyoruz. Nasıl bir Anadolu sevgisi var anlatamam... Tatar halkının hemen hepsi özellikle de öğrencilerin velileri Anadolu insanını ve Anadolu'yu çok seviyor şimdi. Üç sene öğretmenlik yapıp kesin dönüş yapan Fatih Bey ayrılırken yaşadıklarını anlatmakta zorlanıyor. Anlatmaya çalışırken gözleri doluyor, sesinin tonu değişiyor. Şu cümleyle özetliyor duygularını: "Böyle güzel bir ayrılık olamaz..." Velilerden ağlaya ağlaya yalvaranlar olmuş ‘bırakmayın bizi' diye... Tabii onlar da ağlaya ağlaya dönmüşler. Ama vazifeyi devrettikleri Tatar öğretmenlerden öyle eminler ki gözleri arkada kalmamış...

İldar ve Zahir'e Tataristan'a giden Türklerle tanışmadan önceki ve sonraki düşüncelerini soruyorum. "Çok şey değişti." diyorlar. "Hepsini sayamayız fakat ilk olarak hürmeti, saygıyı öğrettiler." diyor İldar.

"Millete hürmet..
Dile hürmet..
Ataya hürmet.."

diye özetliyorlar ve ekliyorlar: "İlk vatanımız Tataristan, ikinci vatanımız Türkiye..." ve bütün bunları Türkçe söylüyorlar...

Türkmenistan'dan bir grup Türk ve Türkmen öğretmenle akşam yemeğindeydik. Samsunlu Ahmet Bey "Aç açabildiğin kadar sineni ummanlar gibi olsun. İnançla geril, insana sevgi duy. Kalmasın el uzatmadığın ve alaka duymadığın bir mahzun gönül" çağrısına kulak verip gidenlerden... 15 yıldır öğretmenlik ve idarecilik yapıyor ata yurdunda. Misafiri olduğumuz Erdal Bey'e hatıralarını anlatırken bazı kelimeleri Türkmence söylüyor. Afyonlu Hakan Bey bir neslin ıslahına gönül verişlerini, ilk günlerdeki sıkıntıların hangi güzelliklere gebe olduğunu yıllar sonra görünce boşuna gitmediklerini anladıklarını, ülkenin en itibarlı okullarının kendi okulları olduğunu ve Türkmenistan'ın istikbaldeki idarecilerinin Türk okullarından mezun, Türkiye sevgisiyle dolu olacağını heyecanla anlatıyor. Mezunlardan çoğu yurtdışında prestijli üniversitelerde okuyorlar. "Beş yıla kadar vazifeyi onlara devreder döneriz." diyor. Bunu dönmek istediği için değil, orada kendilerine ihtiyaç kalmayacağını düşündüğü için söylediğini ekliyor.

‘Niye gittiniz?' sorusu için geç kaldığımın farkındayım. Ama onun da cevabını veriyorlar: "Osmanlı niye gittiyse ve ne götürdüyse biz de onun için ve onu götürmeye gittik..."

6. Uluslararası Türkçe Olimpiyatlarının yarı finalini izleme imkânı bulmuştum. Siyah incilerden bir tanesi "Siz hemşerilerime ülkemden selam getirdim." dediğinde anlayamamıştım. Şimdi daha iyi anlıyorum. Bahçıvan böyle güzel, böyle fedakâr, böyle samimi olur da yetişen gül bu denli "bizden" olmaz mı?

Yurdun doğusundan batısına ve anayurttan atayurda binlerce barış ve gönül köprüsü uzanıyor şimdilerde...

Dünyanın kardeşlik dantelâsı ilmek ilmek örülüyor. Birileri değirmenin suyunu sora dursun, heybesinde samimiyet ve sevgi taşıyan alperenler dünyayı yeniden şekillendiriyor...

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.