Müslüman, Hindu ve Hıristiyan Aynı Sırada Okuyor

Uçağımız Joburg'a indiğinde heyecanlıydım. Çok değil, daha 13 yıl öncesine kadar ırk ayrımı rejiminin yürürlükte olduğu bir ülkeye ayak basıyordum. Irk ayrımını sona erdiren, bu uğurda 27 yıl hapis yatan Nelson Mandela, Joburg'da doğmuş, orada büyümüştü.

Üstelik Joburg yalnız Mandela'nın yurdu da değildi. Dünyanın en büyük demokrasisi Hindistan'ın kurucu lideri Mahatma Gandhi, sömürgeciliğe karşı verdiği mücadelede (pasif direnme anlamına gelen) 'Satyagraha' yöntemini Güney Afrika'da yaşayan Hintlilerin vatandaşlık hakları adına ilk kez 11 Eylül 1906'da, Joburg'da düzenlediği kitle gösterisinde uygulamıştı.

Kenya çok dinli ve çok dilli bir ülke. Nairobi Light Acdemy İlköğretim Okulu'nda bir katolik bir Protestan, bir Hindu ve bir Müslüman aynı sırada birlikte ders görüyorlar. Light Academy'nin inşa halindeki, üç katlı yeni binasını görmeye gittik. İnşaata 10 gün önce başlayan Antalyalı müteahhit Mustafa Hakçıl Bey, yerel bir malzeme olan kesme taştan ördüğü binayı toplam 120 günde bitirmeye kararlıydı. Yüksek gümrük vergileri olmasa Türk işadamlarının Kenya'da çok iş yapabileceklerini, Ankara'nın bu sorunu halletmeye çalışması gerektiğini söyledi. Okulun genç mimarı, 1993'te ODTÜ'den mezun olan ve gayet iyi Türkçe konuşan Kenyalı Abdürrezzak Varfa ile sohbet ettik. İslam Kalkınma Bankası bursuyla Türkiye'de okuyan Varfa, şimdilerde Kenya üniversitelerinde 28 Türk öğrencinin okuduğunu, yılda ortalama 3 bin dolar ücret ödediklerini anlattı.

Boğaziçi Üniversitesi profesörleri Binnaz ve Zafer Toprak, Galatasaray Üniversitesi profesörleri Seyfettin Gürsel, Füsun Üstel ve Kenan Sönmez, Marmara Üniversitesi'nden Prof. Belkıs Sönmez, Sabah gazetesinden Yavuz Baydar ve Mahmut Övür, bendeniz ve grup liderimiz Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Genel Koordinatörü Salih Yaylacı'dan oluşan heyetimiz, o gün saat 5 çayına Nairobi Büyükelçimiz Sayın Varol Özkoçak'ın ikametgahına konuk olduk. Büyük bir misafirperverlik gösteren Sayın Büyükelçi, Müsteşar Haşmet Sınav Bey'le birlikte, çay ziyafeti sırasında Kenya'da siyaset ve ekonomi hakkında bizleri aydınlattı. Verdiği bilgilere göre, Kenya siyasi hayatında öncelikle kabile ve bölge ayrımları rol oynuyor. Sömürge dönemi geride kalmış olsa da ekonomi büyük ölçüde, sayıları 50 bini geçmeyen Hintlilerin ve 100 bini geçmeyen Avrupalıların denetiminde. Yolsuzluklar gazetelerin baş konusu olan çok büyük bir sorun. Kenya, giderek Çin için Doğu Afrika'ya açılan kapı özelliğini kazanmakta. Çinliler halen Nairobi ile Mombasa'yı birleştiren yolu inşa ediyor ve Kenya'ya büyük yatırım yapmaktalar. Giderek yayılan silahlı gasp ve soygun olaylarında Somali sınırından gelen silahlar rol oynuyor.

TÜRK BÜYÜKELÇİSİYLE GÖRÜŞME

Sayın Özkoçak, hayli profesyonel bir ressam ve heykeltıraş. Yurda dönüşte İstanbul'da sergilemeyi tasarladığı güzel eserlerini, biz Nairobi'deki evinde görme ayrıcalığını yaşadık. Dokuz yaşındaki oğlu Barış, bize Chopin'den parçalar içeren bir piyano resitali sundu. Veda ederken Sayın Büyükelçi'ye Kenya'daki Türk okulları hakkında ne düşündüğünü sordum: Okulları çok takdir ettiğini; Kenyalı ailelerin verilen eğitimden, öğretmenlerin yalnız öğrencilerle değil aileleriyle de ilgilenmesinden büyük memnuniyet duyduklarını söyledi. 'Kenya'ya gelen bütün Türklere okulları görmelerini tavsiye ediyorum.' dedi.

Ertesi sabah bizi dört saatlik bir uçuşla Kenya'nın başkenti Nairobi'den Güney Afrika Cumhuriyeti'nin (bundan böyle GAC) en büyük şehri Johannesburg'a (bundan böyle yerel deyişle Joburg'a) götüren uçakta yanıma Avustralya'nın Perth Üniversitesi'nde, globalleşmeye karşı uluslararası hareket üzerine doktora tezi yazmakta olan genç bir siyasetbilimci hanım düştü. Öyküsü ilginçti. Afrikaan (yani beyaz yerleşimci) bir baba ile Mısır kökenli Rum bir anneden Johannesburg'da doğmuş, 10 yaşına kadar GAC'da yaşamıştı. Ailesi, ırk ayrımı rejiminin son bulduğu 1994 yılında Avustralya'ya göç etmişti. Bu yıl çıktığı ilk Avrupa seyahatinde İsveç'e gitmiş, oradan globalleşmeye karşı uluslararası hareketin 20-25 Ocak tarihleri arasında Nairobi'de düzenlediği Dünya Sosyal Forumu'na katılmak üzere Kenya'ya gelmişti. Şimdi de 13 yıldır uzak kaldığı babaannesini ve diğer akrabalarını görmek üzere Joburg'a gidiyordu. Türkiye'ye hiç gelmemişti; ama tabii Avustralya tarihi bakımından bu çok önemli ülke hakkında hayli bilgi sahibiydi. 1994'te ırk ayrımının sona ermesinden sonra Güney Afrika'dan Avustralya'ya yönelen Afrikaan göçü ile de böylece tanışmış oluyordum.

Joburg'a ayak basar basmaz Güney California'ya geldiğim hissine kapıldım. Gerçekten GAC her haliyle dünyada en çok ABD'nin California eyaletine benziyor: Beyazların ve siyahların birlikte yaşadıkları, olağanüstü güzellikte bir doğaya, Akdeniz iklimine sahip, fevkalade kalkınmış bir ülke. Yalnız bazı önemli farklar var: Birincisi, California'da siyahlar nüfusun yaklaşık % 7'sini oluştururken, bu oran GAC'da % 80'i buluyor. İkincisi, siyahlarla beyazlar arasındaki gelir uçurumu, burada ABD'de olduğundan çok daha büyük. Üçüncüsü, GAC nüfusun yaklaşık beşte biriyle dünyada en çok sayıda AIDS hastası barındıran ülke konumunda. Her yıl yaklaşık 400 bin kişi AIDS'ten ölüyor. Ölümlerin % 25'inin nedeni AIDS. Ortalama ömür 45-50 yıl dolayında.

GAC'ı California'dan farklı kılan başka bir unsur, dünyada gelir dağılımının en bozuk, işsizliğin en yüksek olduğu yerlerden biri oluşu. Beşinci fark, California'da hayat genellikle evlerin dışında yaşanırken GAC'da gasp, soygun, öldürülme korkusuyla insanlar, özellikle de beyazlar güneş battıktan sonra sokağa çıkmıyor. Güney Afrika, savaş halinde olmadığı halde dünyanın en tehlikeli ülkesi. Yalnızca 2001 yılında cinayete kurban giden insan sayısı 20 bin olmuş. 'Güneş battıktan sonra sokaklarda kimsenin kalmadığı bir ülke olabilir mi?' diye sorabilirsiniz. GAC öyle bir yer. 2010 Dünya Futbol Şampiyonası'nın burada nasıl yapılacağı bir muamma.

GÜNEY AFRİKA'DA 11 RESMİ DİL

GAC'ın nüfusu 45 milyon dolayında. Ülkede % 80'e varan siyah nüfus yanında, % 10 dolayında beyaz, % 8 dolayında melez ve % 2 dolayında Hint kökenli yaşıyor. Irk ayrımının sona ermesinden sonra beyazların bir kısmı ülkeyi terk ederken, çevre ülkelerden 8 milyon kadar siyah göçmen GAC'a yerleşmiş. Resmi istatistiklere göre halkın % 73'ü Protestan, % 15'i inançsız, % 7'si Katolik. Müslümanların oranı % 2'yi geçmiyor; ancak bu oranın son yıllarda % 4-5'e çıktığı tahmin ediliyor. GAC'ın tam 11 adet resmi dili var. Hemen herkesin konuştuğu İngilizce, Zulu (% 24), Mandela'nın da anadili olan Xhosa ya da Koza (% 18), Hollandalı yerleşimcilerin dili olan Afrikaans (% 13) bunların başlıcaları.

Dokuz eyaletli federal bir devlet olan GAC bir parlamenter demokrasi. Parlamento tarafından seçilen cumhurbaşkanı aynı zamanda başbakanlığı yürütüyor. 16 partinin temsil edildiği parlamentoda ve eyalet yönetimlerinde, ırk ayrımına karşı mücadelenin başını çeken Afrika Ulusal Kongresi (ANC) partisinin süregelen hakimiyeti var. Ülkede kişi başına düşen gelir 13.000 dolar düzeyinde. Fakat Güney Afrika dünyada gelir dağılımının en bozuk olduğu ülkelerden biri: Nüfusun en düşük gelirli % 10'luk kesiminin milli gelirdeki payı % 1 dolayında iken, en yüksek gelirli % 10'luk kesimin payı % 46. Nüfusun % 60'ı yılda 7 bin doların altında gelir sağlarken, tepedeki % 2'lik kesimin geliri yılda 50 bin doları geçiyor... UNDP raporlarına göre, nüfusun yarısı yoksulluk sınırının altında yaşıyor. İşsizlik oranı yüzde 40 dolayında.

GAC hükümeti, ekonominin beyazların hakimiyetinden kurtulması amacıyla 'Black Economic Empowerment/Siyahların Ekonomik Bakımdan Güçlendirilmesi' adını alan bir program uyguluyor. Programın esası işe alınmada, şirketler ve yönetiminde beyaz olmayanlara kotalar ayrılmasını, pozitif ayrımcılık yapılmasını öngörüyor. Şirket hisselerinin en az % 26'sının beyaz olmayanların elinde olması şartı aranıyor. GAC'daki zenginliğin temelinde, altın, platin, elmas, kömür başta olmak üzere zengin yeraltı cevherleri var. Kömürden elde edilen petrol ve hidrolik santrallar ülkeyi enerji bakımından bağımsız kılıyor. Nükleer santralların da elektrik üretiminde küçük bir payı var. GAC'ın en ilginç özelliklerinden biri Kenya'da olduğu gibi burada da Hindistan'dakine benzer çok-hukukluluğun uygulanması.

ÖĞRENCİLERİN TAMAMI ÜNİVERSİTEYE...

Joburg'da otele yerleştikten sonra ilk durağımız, birkaç yıl önce bir rahatsızlık geçirdikten sonra Joburg'a yerleşen ünlü ses sanatçısı Yüksel Uzel hanımın görkemli villası oldu. Burada Yüksel Hanım'ın mükellef ikramları eşliğinde Türk okullarının yöneticileri ve Güney Afrika'daki Türk işadamlarının bazılarıyla sohbet etme fırsatı bulduk. GAC'daki Türk okullarının bağlı olduğu Horizon Educational Trust/Ufuk Eğitim Vakfı'nın başkanı Hasan Tarık Şen Bey, vakfa bağlı olan ülkelerdeki Türk okullarını şöyle sıraladı: Güney Afrika Cumhuriyeti'ndeki 7 yıllık ilkokul ve 5 yıllık lise bölümlerinden oluşan 3 okul ve 1 lise, Madagaskar'da 1 ilkokul ve lise, Mozambik'te 1 ilkokul ve lise, Malavi'de 1 ilkokul ve lise. Angola, Zambiya, Zimbabwe ve Mauritius'taki ilkokulların 2007 yılı içinde hizmete girmesinin tasarlandığını anlattı. Okullarda öğrencilerden ortalama yıllık 1.600 dolar dolayında ücret alındığını söyledi. Şen'e göre, 'bunlar hayırsever Müslümanlar; kimseye dinlerini aşılamaya da çalışmıyorlar' diye düşünülen Türk okulları, Afrika ülkelerinde büyük hüsnü kabul görüyor ve bunun için giderek yayılmakta.

GAC'daki Türk okullarının genel müdürü Tahsin Tümer Bey de okullarda toplam 1.400 dolayında öğrencinin okuduğunu; 51 Türk ve 71 yerli öğretmen ve yöneticinin çalıştığını; ayda 1.000-1.500 dolar ücret alan Türk öğretmenlerin matematik, fizik, biyoloji, bilgisayar ve Türkçe derslerinden sorumlu olduklarını anlattı. Bu okullarda okuyan ve % 95'i siyah ya da melez olan öğrencilerin tamamının üniversite giriş sınavlarında başarı gösterdiğini; Türk okullarının GAC'daki bilim olimpiyatlarında ilk 10 okul arasına girmeyi başardıklarını aktardı.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.