Sönmeyen Bir Tutku
Geçmişte emeğinde göz nurum bulunduğu için, gençlerin yeni çıkardıkları dergilere nasıl heyecanla yaklaştıklarını iyi bilirim. Gurbet, Tekyol, Yol Bunlar uzun yıllar önce çıkartılmasına fiilen katıldığım, sorumluluk taşıdığım dergiler Tohum, İslam Medeniyeti, Mavera, çok sonraları İslam Yakınlarda da İzlenim ve Aksiyon Dergilerde yazmayı hep sevdim ben
İlk yazım, İzmir'de çıkan 'Gurbet' dergisinin 1966 yılı temmuz ayında yayımlandığına göre, yazı hayatimin 30. yılını yaşıyorum bugünlerde. 'Gurbet', çoğu benim gibi çocukluktan yeni çıkan bir grup gencin eseriydi. İki yıla yakın bir sure çıktı. Simdi Sanayi Bakanlığı'nda çalışan ve 'kitap kurdu' olma özelliğini hala sürdüren Ihsan Emci 'Gurbetçinin beyniydi, bizler de kol ve fikir isçileri Ticaret Matbaası'nda basılıyordu Gurbet ve kağıdından cildine, satışına kadar her şey bizim sırtımızdaydı. Yazıyor, basıyor, sonra da satıyorduk Gurbetten hala yazan bir ben kaldım, bir de Zaman'ın genel yayın yönetmeni Abdullah Aymaz Öyle sanıyorum ki, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin ilk yazıları da Gurbet'te çıkmıştı.
Ansiklopediye baktım, Ord. Prof. Dr. Ali Fuat Başgil, ben 17 yasındayken, 1967 yılında vefat etmiş Tarihin önemi şurada: Bizim neslimizi besleyen en verimli fikir kaynaklarından biri olan Prof. Başgil'in vefatı üzerine yazdığım bir değerlendirme yazısı 'İslam Medeniyeti' dergisinde yayımlanmıştı. Derginin yayın yönetmeni İsmail Lütfu Cakan (simdi Marmara Üniversitesi'nde profesör) ile bir kaç yıl sonra tanıştığımızda, "Aa, demek lise öğrencisiydiniz, biz de yazınıza bakıp hocanın rahlei tedrisinden geçmiş bir hukukçu sanmıştık sizi" dediğini sanki dünmüş gibi hatırlıyorum. Benzer bir tepkiyi, yine o yıllarda yeni çıkan kitabıyla ilgili bir değerlendirmemi İslam Medeniyeti'nde yayınladığım Sait Çekmegil'den de duymuştum. O da beni 'Büyük adam' sanırmış
Dergiler evlerde kitaplardan fazla yer kaplıyor. Herkesin ev taşınırken zayi olan kitaplar hikayesi vardır da, benim zayiatım çok sevdiğim, koleksiyoncu titizliğiyle biriktirdiğim dergilerimdir. Bir evden diğerine taşındığımızda, beni en fazla sevindiren, dairenin çatı aralığına bir merdivenle irtibatlı olduğunu görmem olmuştu. Kitapları evin içine aldım da, dergilerimi daha iyi korunacaklarına inandığım çatı aralığına taşıdım. Sonra bir tatilde döndüğüm baba ocağında, kalorifer isinin çatı altında sakladığım dergilerimi mahvettiği hüznünü yaşadım Sebilürreşad, Sıratı Müstakim, Şule, Büyük Doğu, Türk Kültürü, Türk Düşüncesi, Ülkü, Orkun, Hisar, Şadırvan, Varlık, Yeni Ufuklar, Forum, Yankı, Tarih Dünyası gibi çoğu sahaflardan toplanmış dergi koleksiyonlarım orada sizlere omur oldu
Her yazarın geçmişinde bir dergiciliği vardır, olmalı. Ben, 1970 yılından beri değişik sıklıkla imzası gazetelerde de görünen biriyim. Ama ben yastakilerin çoğu için imzam, çeşitli ülkelerden Mavera dergisine gönderdiğim değerlendirme yazılarından hafızalardadır. Cahit Zarifoğlu'nun adeta zorlayarak yazdırdığı o yazılar, o sıralarda henüz dışa açılmamış bizim entelektüel dünyamız için bir başlangıçtı
Şimdi de çok sayıda, hatta bizim gençliğimizdekilerle mukayese edilmeyecek çoklukta dergiler yayınlanıyor. Bazıları sözgelimi Sızıntı yüz binlerce satıyor da. Herhalde bugünkü dergileri yayınlayan kadrolar, yazılarıyla katkıda bulunanlar, 30 yıl önce bizlerin tattığımız o heyecanı her yeni sayıda yaşıyorlardır. Özellikle gönlünden bir gün yazar olmayı geçirip de henüz o heyecanı yasamayanlara hararetle tavsiye ederim. Hiç bir şey tesadüfen olmuyor.
Bazen uzaktan, Bazen yakından besbelli amatör heyecanların eseri yeni dergiler ulaştırılıyor bana. Kendi amatörlük dönemimde, o günün etkili yazarlarına gönderdiğimiz dergilere almayı beklediğim tepkinin bu defa benden beklendiğinin elbette farkındayım. Dergilerin okur ve dost halesi tanıtımla buyuyor çünkü. Dergiyi elime alır almaz, "Mutlaka bahsedeyim" dediğim halde, başka konuların ön alması, bu arada Zaman 'Kültür' sayfasının tanıtım işlevini başarıyla yerine getirmesi yüzünden çoğundan söz etmem mümkün olmuyor.
Bu yılın Anadolu Liseleri sınavına katılıp Türkiye üçüncüsü olan kızımız, ilk tercihini İstanbul/Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesi olarak belirlemiş İsabetli bir tercih. Yalnız iyi bir eğitim almakla kalmayacak, ilgisi yazı işi alanına ise, okulun çıkardığı dörtdörtlük dergiyle kabiliyetini geliştirme fırsatını da bulacak. Zevkine önem verdiğim bir dostum, gecen gün, "Bir çok fikir ve edebiyat dergisinden ustun" diyordu Kartal İHL'nin çıkardığı 'Seher' için
Ankara İmam Hatip Lisesi'nin de 'Damla' adli bir dergisi var. Bursa'dan da bir başka dergi geliyor. Anadolu, ileride sesini ülke çapında duyuracak yazarlara imkan sağlayan büyüklü küçüklü dergilere ebelik ediyor son zamanlarda. O dergilerde yazmış, röportajlar yayınlamış olmak, yazarlık veya gazeteciliği meslek olarak benimseyecekler için referans yerine geçecek
bugünkü bilgisayar teknolojisi yayıncılığı olağanüstü kolaylaştırdı; bir bilgisayar ve bir yazıcı ile nefis dergiler hazırlamak mümkün. Ben bile, Internet'ten çektiğim yazı ve haberlerle sadece kendimin görüp okuduğu günlük dergiler çıkartıyorum. "Kendin pişir kendin ye" yerine, "Kendin hazırla kendin oku" benimki
Su sıralarda sessizce 30. yılını kutladığım dergiciliğim içimde sönmeyen bir tutku hala.
- tarihinde hazırlandı.