İki Farklı Tutum

Toktamış Ateş, "hoşgörü ve uzlaşma" mesajlarına katkıda bulunduğu için bir süredir, kendi gazetesinin ve camiasının fertleri tarafından yaylım ateşine tutuluyor...

Söz konusu gazetenin duyuru panosunda, Ateş'i kınayan görüşler, keskin ve hoşgörüsüz bir üslupla dile getirildi. Ateş de, onlara davranışlarının mantığını anlattı. Ayrıca sütununda da genişçe izahlarda bulundu.

Ateş'e "Ateş" püskürenlerin mantığı, özetle "dindarlara hoşgörü gösterilemez!" bağnazlığında merkezleniyordu. Hayati aleme nizamat vermekle geçmiş, basının en tecrübeli yazarlarından biri, Ateş'in probleminin köşesinin adından başladığını alaycı bir şekilde ileri sürerek, aynen söyle diyordu:

"Adamın köşesinin adına baksanıza, 'Arayış'. Adam kendisini arıyor. O ekran, bu panel derken bir gün kendisini bulacak. Biraz 'hoşgörülü davranmak gerek, sabredin arayan bir şeyler bulur..."

Arayış içinde olmayı büyük kusur sayan bir anlayışın, bilimle ve gelişmeyle ilgisini düşünün önce... Sonra da, yazarın "Arayan..."diye başlayan üstü kapalı "temenni"sinin hangi atasözüyle ilgili olduğunu bir düşünün, lütfen!

Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın hoşgörü ödüllerini ve oradaki hoşgörülü ortamı, zararlı ve sahte bulanlara dikkat ediniz. Bugüne kadar, dindar kesime karşı sürekli hakaret ve küfürler eden, onlar hakkında yıllardır çirkin iftiralar atan tipler...

Ortada bir vakıf var: Bugüne kadar sürekli toplumdaki farklılıkların birbirini doğru algılayabilmesi için, hoşgörülü bir ortamda, medeni bir biçimde diyalog kurabilmesine katkıda bulunmak için, çalışıyor. Farklı kesimlerin birbirlerine düşmanca değil, insanca bakmasını sağlayabilmek için çok ciddi çaba gösteriyor. Düşüncesi ne olursa olsun herkesi kucaklamak için gayret sarf ediyor. Üstelik bunları somutlaştırarak, kendisiyle zıt fikirlere sahip kimselere ödül verebiliyor. Ödül vermeye eli giderken, "Benim düşünceme karşı insanlara neden ödül vereyim?" demiyor! Sadece bu tavır dikkate alınsa bile, ödül verenlerin iyi niyeti anlaşılabilir.

Fakat karşısındaki bağnaz güruh ne yapıyor? Ödül veren camianın dindar olmasından dolayı, salt onların düşüncesinden dolayı, onların "hoşgörü ve uzlaşma"da samimi olamayacağı retoriğini savunuyor.

Ödül veren taraf, somut bir adım atıyor. Atarken de, mesela Toktamış Ateş'in, Müjdat Gezen'in samimiyetini tartışma konusu yapmıyor! Gelin görün ki; tarihî misyonunun yanılgısı içinde dindarlara hep zenci muamelesi yapanlar; ödülü alan ve Fethullah Gülen Hocaefendi ile el ele tutuşarak tarihî bir tablo oluşturan yazarlarını lanetliyorlar!

Namluyu bir de hoşgörü diyen camiaya çeviriyorlar. Onları destekleyen bazıları, "Evinize tecavüz için girenleri nasıl hoş göremezseniz, bunları da hoş göremezsiniz!" örneğini veriyorlar.

Gerçekteki olayla, bu talihsiz örnek arasında, en ufak bir benzerlik yok. Peki, olmamasında etkili faktör ne? Bu ilintisizliğin temelindeki psikolojinin; sevgisizlikle, cehaletle, bağnazlıkla ve ahlakî zaafla örtülü olusudur, etken faktör!

Toktamış Ateş de, davranışını savunduğu yazılarından birinde, hoşgörünün kökeninde sevgi olduğunu hatırlatıyor: "hoşgörüsüz insan kendine ve düşüncelerine güven duymayan, savunduğu değerler sistemine yürekten inanmayan insandır. hoşgörü, tahammül etmek demektir. Bu tahammül, 'kerhen' ve 'lanet olsun' gibisinden bir tahammül değil, seven bir tahammüldür..."

Ateş, diğer bir yazısında ise, özetle söyle diyor: "Simdi hoşgörü diyen insanlar(dindarlar/TK) ileride bu tavırlardan Farklı bir yola girip, dişlerini gösterirlerse, ben de dişlerimi gösteririm. El mi yaman, bey mi yaman görürler o zaman! Sonuçta da testiyi kiran öder..."

İnsan ilişkilerinin bugünü, bazı önyargılı faraziyelere inanılarak, düzenlenemez! Düzenlenirse, karsınızdaki de sizin gibi yaparsa, Farklı insan gruplarının ebediyen birbirine karşı olumlu bir adim atması düşünülemez! Bu da, asla kabul edilemez!

Üstelik, bugün o evhamları davet edecek bir davranış ortada yok! Tersi var? Demokratik ilkelerden geriye dönüş olamayacağının açıkça vurgulanması var. Düşünce özgürlüğü ile terör eylemini ayrı tutmak var. Hoş görülemeyecek olanın; insanların düşünceleri, inançları ve inançsızlıkları değil; şiddete başvurmak olduğu var! Ayrıca, "ileride" dişini gösterebileceği iddiasına muhatap bir çevre, bugün kendisinden olmayanlara ödül verebilme medeniliğini gösterebiliyorsa, sadece bu bile mevhum iddianın geçersizliğinin kanıtıdır! Bu çevrenin bütün söyledikleri ve yaptıkları da ortadadır!

"Hoşgörü ve uzlaşma" kavramlarının toplumda yeşerme ihtimali karşısında panikleyenler, öncelikle bu çabanın dindar bir camiadan gelmesi karşısında krize giriyorlar. Bu hoşgörü adımları; onların da savunduğu, resmî ideolojinin "geleneksel dindar imajı" yerle bir ediyor! Bu da, cehaletle üreyen "Hiçbir din, hoşgörülü olamaz. Müslümanlar da olamaz" tezinin iyice berhava olması anlamına geliyor!

Son bir not: Hocaefendi ile elele tutuştuğu için Toktamış Ateş'e, Cumhuriyet çalışanlarının büyük çoğunluğundan ciddi tepki geldi. Ayrıca okuyucularından da... Gazetemizin tek bir bireyi dahi, bu fotoğrafa en ufak bir tepki göstermedi. Aksine, alkışladı ve gururlandı! İtiraz eden ve memnuniyetsizliğini belirten bir tek okuyucuya da rastlamadık! Herhalde bu iki Farklı tutum, sizlere bir şeyler anlatıyordur!

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.