Bilhassa hanımlar gitmeli...

Türkiye dışında eğitim hizmeti veren adanmış ruhlar kendilerine ziyarete gelenlerden çok memnun oluyorlar. Bilhassa mahrumiyetin çok çetin olduğu ülkelerde… Bunların içinden ise bilhassa ablaların ziyaretini dört gözle bekleyen eğitim gönüllüsü öğretmen ve belletmen bacılarımız var. Çünkü her yere erkek ziyaretçiler, esnaf ağabeyler mutlaka gidiyorlar ama bayanlar gidemiyorlar. Fakat Kurban bayramlarında  artık gidilmeye başlandı ve gidişler çok büyük mutluluk uyandırıyor. Aslında bu gidişlerin en büyük faydası oralara gidenlere!.. Âdeta oraları gördükten sonra uyanıp bir şuur derinliğine ulaşıyorlar. Gözler âdeta fal taşı gibi açılıyor!

Hep aynı işleri yapıyoruz ülfeti ve ünsiyetine karşı, matlaşmayı, sinsi gafleti üzerimizden atma fırsatı bu ziyaretlerle yakalanıyor. Yurtdışına gidilmese bile, Kurban’da bir Güneydoğu ziyareti, gözlerdeki kalın perdeleri birden yırtıp atıveriyor.

İşte bu ziyaretlerden birisi de bu Kurban Bayramı’nda Burkina Faso’ya yapılmış. Özlem bacımızın tesbitlerini sizlere aktarmaya çalışayım. Diyor ki:

Brüksel’den Burkina Faso’nun başşsehri Ouagadougou (Vagadugu)’ya indiğimizde, havaalanında Türk kolejlerinin eğitim gönüllüleri tarafından karşılandık. Yerli arkadaşları işlemlerimizde yardımcı oldular. Hava oldukça sıcak (40-44 derece). Yağmur mevsiminin sonu. Her yer yeşil. Fransızca bilmeden halkla anlaşmak imkânsız gibi… Ama hal dili, gönül şivesi ile bizim ablalar uzun uzun sohbetler ediyorlar; telefon numaraları bile alıyorlar. Hatta “Türkiye! Türkiye!” diye tezahürat yapan bu insanları şaşkınlıkla seyrediyorum.

Kalacağımız yurda geldiğimizde, belletmen kızlarımız bizi, kendi öz annelerini ve ablalarını karşılar gibi karşıladılar. Hiç mi  yorulmadılar? Hiç mi eziyet görmediler? Ama çehreleri hep mütebessim… Kalktığımızda sofralarımız hazır; döndüğümüzde odalarımız tertemiz!. Yemediler, yedirdiler… Herkes yemeğini almadan sofraya oturmadılar.

Getirdiğimiz peynirleri zeytinleri bizlere ikram ettiler. 18-20 yaşlarındaki bu evlatları, evet sırf bunları görmek, onlarla oturup sohbet etmek; onların fedakâr, cefakâr eden ve tavırlarından güzellikler kapmak için mutlaka oralara gitmek lazım!..

Vagadugu’da sekiz aile var. Bunlardan birisi Kırgız, birisi de esnaf… Hepsinin birer hikâyesi var; hepsi de dinlemeye ve yazmaya değer! Asla “Ah!” eden veya dönmeyi düşünen yok… Bu kısa zamanda hepimiz de oranın boyasına boyandık; tevazu, mahviyet ve gayret boyasına… Çok etkilendik… Hepimiz meselenin farkındaydık… O buz parçasına benzeyen enaniyetler 44 derecelik hararette eriyip buharlaşmaya başlamıştı.

Gittiğimiz yer kimsesizler yurduydu. Bizi elleri göğüslerinde kendi istiklâl marşlarını okuyan çocuklar karşıladı. Burası penceresi bile olmayan altı tane küçük toprak sınıftan oluşuyordu. Yattıkları yer de aynı sınıflardı. Ayakları çıplak… Avluda pilav sosu pişiyor… Ablalar da bu manzara karşısında gözyaşlarına boğuluyor.

Dönüşte uçakta bazı Avrupalıların bu çocuklardan alıp yanlarında götürdüklerine de şâhit olduk…

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.