Yağmur Dergisi
Çağımızı seslendirmeye, özümüzü ve kökümüzü teşkil ve temsil eden edebiyatımızı ihyaya yönelik çalışmalarıyla hizmet etmeye gayret eden Yağmur Dergisi, bu kültüre yabancı ve yabanîler tarafından ademe mahkûm edilmek, hatta hasedi imanlarının önüne geçenler tarafından bile nisyan perdesine sarılmak istenilmesine rağmen, o mütevazı hâliyle yoluna emin adımlarla devam ediyor.
Yağmur Dergisi, geçen sene 29-30 Nisan 2011 tarihlerinde I. İslâmî Türk Edebiyatı Sempozyumu’nu büyük bir başarı ile gerçekleştirdiği gibi, bu sene de Elhamdülillah 5-6 Ekim tarihlerinde II. İslâmî Türk Edebiyatı Sempozyumu’nu da “Edebiyatımızda Cenab-ı Allah” başlığıyla gerçekleştirdi.
Birinci gün bir sürpriz olarak hattatların şeyhi Hasan Çelebi titreyen elleriyle yüzlerce şâhit önünde uzunca bir Elif çekti… Sonra ona ulayarak bir Allah lâfzı yazdı… Ayrıca Lâfza-i Celâlin yanlarına “hû”lar ve “vav”lar kondurdu… İşte böyle bir atmosferde sempozyum başladı…
Yağmur Dergisi, II. İslâmî Türk Edebiyatı Sempozyumu’nu “Edebiyatımızda Cenab-ı Allah” başlığıyla gerçekleştirdi.Üstat Hasan Çelebi konuşmasında da “Elif” üzerinde durdu. Şâirlerin kimisinin sevdiklerini Elif’e, kimisinin de selviye benzetmiş olduklarını ifade eden bir beyt okudu… Zâten salonda bulunan edipler, şairler ve dinleyicilerin birçoğu Karacaoğlan’ı hatırlayıp
“İncecikten bir kar yağar / Tozar Elif deyû deyû.
Deli gönül abdal olmuş/ Gezer Elif deyû deyû” mısralarını mırıldanmaya başladı.
Şeyhu’l-Hattatîn Hasan Çelebi Üstad şunları da ilave etti: “Hat sanatında îcâzet almak için çırak, harf olarak ‘Elif’i, kelime olarak ‘Allah’ lâfzını, kelâm olarak da ‘Besmele’yî doğru yazmak mecburiyetindedir. Bunları beceren icazete hak kazanır.”
Sonra sempozyumun koordinatörü ve Yağmur Dergisi’nin Yazıişleri Müdürü Hasan Ahmet Gökçe açılış konuşması yaptı. Daha sonra Sempozyum Başkanı Prof. Dr. Mustafa İsmet Uzun hocamız kısa bir selâmlama konuşması yaptı… Son olarak Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Köse adına Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Sâfi Arpaguş da bir konuşma yaptı…
Elbette dar bir alanda iki günü anlatmak mümkün değil… Ama aklımda en çok kalan bir-iki meseleyi anlatmak istiyorum…
İkinci gün Yrd. Doç. Dr. Dursun Ali Tökel Bey, “Türkçede duyguların ifade edilmesinde Allah lâfzının kullanılması” başlıklı tebliğinde Türk filmlerinden canlı örnekler derleyerek konuşmasına bir renk kattı… Gerçekten Yeşilçam’ın senaristleri “Allah” lâfzını çok çeşitli duyguların ifadesi açısından çok güzel konuların içine yerleştirmişler. İslâm dünyasında bizim kadar hayatın içine “Allah” lâfzını sokan başka bir milletin olduğunu zannetmiyorum. Dursun Ali Hoca, “Allah, lâfzının geçtiği bütün deyimleri, ifadeleri ve atasözlerini toplamış… Gerçekten sayfalar dolusu sözler çıktı karşımıza; şaşırıp kaldık. Bu milletin irfanında Cenab-ı Hakk’ın şerefli isminin bu kadar çok yer ederek bu kadar çok nüanslı kullanıldığının çoğumuz farkında bile değiliz.
Yine bu sempozyumda, Konya yöresinde “Ak” kelimesinin “güzel” mânasına geldiğini, aynı şekilde “Kadın” kelimesinin de “güzel” mânasına geldiğini öğrendim. Gerçi Kütahya yöresinde “Gadın” şeklinde kullanılır…
Bir hocamız köylerinde gerçekleşmiş bir olay anlattı…
Köylüler camide dua ederken “Kadın Allah’ım, ne olur bizleri affet!.” derken veya benzer duaları yaparken Allah ism-i şerfinin başına “Kadın” kelimesini koyunca Karadenizli imam, köylülere çıkışıp “Siz nasıl bu sözü söylersiniz?” diye çıkışmış. Halbuki onu “güzel” manasına söylüyorlarmış…
Velhâsıl, Yağmur Sempozyumu bizlere çok yeni şeyler öğretti…
****
M. Fethullah Gülen Hocaefendi’nin kardeşi Hasbi Nidai Gülen ağabeyimizin vefatını üzüntüyle öğrenmiş bulunuyorum.
Bütün yakınlarına en başta Hocaefendi’ye, kardeşlerine, ailesine, evlatlarına, can dostlarına başsağlığı diliyorum.
Cenab-ı Hak merhuma rahmet etsin ve yakınlarına sabr-ı cemiller versin...
- tarihinde hazırlandı.