MİT 250 bin kişiyi dinliyor!
Başlıktaki rakama bakıp 'Nasıl yani' demeyin. Söz konusu sayının basit bir matematiği var. Üstelik hükümet/havuz medyasının haberlerindeki gibi balon bir rakam da değil.
Fakat bu konuyu detaylandırmadan önce malum medyanın telekulak haberlerine yaklaşımını irdelemekte fayda var.
Yalanda, dolanda, hakarette sınır tanımayan havuz ve hükümet medyası tam anlamıyla kara propaganda bülteni gibi çıkıyor.
Gerçi kamu bankasının genel müdürünü arayıp '2 milyon yolla Süleyman' diyenlerin, rüşvet havuzuyla satın alınan medyanın başka türlü davranmasını beklemek anlamsız olurdu.
Bu köşede daha önce yazdım. Hükümet eliyle kurulu bir sistem var. Kara propaganda uzmanı kadrolar ki, bir kısmı devletin resmi memuru statüsünde, oturup bültenler hazırlıyorlar.
Sonra hükümet ve havuz medyasına servis ediliyor. Gazete manşetlerine taşınan yalan haberler daha sonra kadrolu yorumcularca köpürtülüyor.
Son aşamada ise Başbakan Erdoğan'ın konuşma metinlerine giriyor. Bu çark 17 Aralık'tan bu yana böyle. Biz yalanlara cevap vermekten yorulduk, onlar yazmaktan yorulmadılar.
Herkesin malumu olduğu üzere son günlerde popüler bir dinleme tartışması var.
Malum medyanın iddiasına göre, 'paralel yapı' aralarında işadamları, gazeteciler ve siyasilerin de bulunduğu 7 bin kişiyi dinlemişti.
Haber köpürtüldü.
Başbakan, bakanlar ve vekiller de her yerde '7 bin kişinin dinlendiğini' anlattı.
Yapılan algı operasyonuydu ve başarılı da oldu. Toplumda zaten yaygın olan 'dinleniyorum paranoyası' iyice pekişti.
Peki işin aslı neydi? Bu köşede hikâyesini yazdım. Söz konusu dosyayla ilgili dinleme kararı 200 kişi için alınmış.
Daha sonra bu rakam 50'ye düşürülmüş. Fakat geride kalan 3 yıl içerisinde 200 kişinin irtibatta olduğu kişilerin toplamı 2 bin 300 civarında.
Bu rakam dolaylı dinlenenler. Ancak o dinlemeler dosyaya girmiyor. Suç unsuru varsa o kişiler için yeniden dinleme kararı alınıyor.
Yani ortada 7 bin kişilik bir dinleme listesi yok.
Üstelik verilen listelerde yer alan bazı kişiler başka dosyaların zanlıları. Hal böyleyken çarpıtma bütün hızıyla sürüyor.
Peki başlıktaki 250 bin kişi ne demek?
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, MİT Kanunu teklifi görüşülürken komisyonda MİT'in resmen 2 bin 473 kişiyi dinlediğini açıkladı.
Atalay başka ülkelerde bu rakamın milyonları bulabildiğini söyledi. Bana da rakam düşük geldi ama var sayalım 2 bin 473 kişi dinleniyor.
7 bin kişilik dinleme listesi mantığından hareket edersek 2 bin 473 kişi 10'ar kişiyle görüşse 25 bin, 100'er kişi ile görüşse 250 bin kişi eder.
Yani 2 bin 473 kişi için alınan mahkeme kararıyla 250 bin kişi dinlenmiş olur. Para pul işlerinden iyi anlayan bazı meslektaşların bu hesabı yapamamaları ilginç bir durum.
Çelişki yumağı
Oysaki burada tartışmamız gereken asıl mesele şuydu; hükümet hem dinlemelerden şikâyet ediyor hem de bir biriyle çelişen icraatlar yapıyor.
Ortaya çıkan skandal kayıtlardan sonra alelacele yasa yapan hükümet adli ve istihbari dinlemeleri zorlaştırdı.
Öyle ki artık emniyetin dinleme yapması istisna olacak. Fakat aynı hükümet MİT'e de sınırsız, denetimsiz dinleme yetkisi getiriyor. Üstelik yargı dokunulmazlığı da getiriliyor. Bu çelişkiyi izah edebilen de yok.
Bu arada bir başka çelişkili adım da Gül'den geldi.
Cumhurbaşkanı yolsuzluk, telefon dinlemeleri ve gizli belgelerle ilgili iddiaların incelenmesi için DDK'yı görevlendirdi.
Gül'ün bu kararı kamuoyundan yükselen tepkilerden bağımsız düşünülemez.
Fakat ortada iki temel sorun var. Birincisi, DDK bu konuları Gül'ün görev süresi içinde inceleyip bitiremez.
İkincisi de Gül'ün söylemleriyle icraatları çelişiyor. Çünkü, hem yolsuzluk iddialarına karşı sessiz kalacaksınız hem bürokrasideki kıyımlara tepki göstermeyeceksiniz hem hukukun askıya alınmasına göz yumacaksınız hem de bu konuların araştırılması için DDK'yı görevlendireceksiniz.
Hal böyle olunca da yaptığınız görevlendirme durumu idare etme olarak algılanacaktır.
- tarihinde hazırlandı.