İnkâr, ret, şüphe kabul ve tasdik

İlk etapta imkansız diye nitelendirilen ama gerçek hayatta karşılığı olan hadiseler veya haberler için yapılır inkar, ret, şüphe, kabul ve tasdik sıralaması.

Allah muhafaza, genç yaşında bir yakınınıza ultrason muayenesi sonucu akciğer kanseri olabilir teşhisi konuldu diyelim. İlk tepki genelde inkardır. “Sigara bile içmezdi, dengeli beslenirdi, spor yapardı” söz konusu inkarın argümanları olarak ağızdan çıkar. Tomografi raporu ultrasonu doğruluyorsa, yakınları hâlâ olamaz der, reddeder ama inkar kadar sert değildir. Biyopsi sonucu verilen patoloji raporu teşhisi doğruluyorsa, ikinci bir patolojik görüş daha alalım argümanları ağızdan dökülür ki bu şüphe safhasına geçildiğinin resmidir. Kemoterapi tedavisini kabul aşamasının başlangıcıdır. Saçların dökülmesi, bedenin zayıflaması gibi tedavinin yan etkilerinin görülmesi ise hasta yakınlarına tasdikten başka yol bırakmamıştır.

Bana göre 17 Aralık’taki yolsuzluk soruşturmasında isnat edilen suçlar özellikle AKP taraftarının benzeri bir sürece girmesine sebebiyet verdi. Bir tarafta 12 yıldır kendilerine her türlü desteği verdiği partisinin siyaseten içine düştüğü durum, beri tarafta alnı secdeli insanlara isnat edilen ve İslam ile suret-i katiyede telif edilemeyecek ağır suçlar onları önce inkara itti. Yukarıda örneğini verdiğim hasta yakını misali ezildi seçmen bu iddialar karşısında. Travmaya maruz kaldı. Siyaseten, dinen, ahlaken, vicdanen izahını yapamadı bunların. Kendini kandırılmış hissetti ve inkar etti. Havuz medyasının çarşaf çarşaf haberleri, siyaset meydanlarının aynı söylem üzerine kurulu yalanları, iftiraları, hakaretleri bu inkarı destekledi.

Fakat ilerleyen zaman yolsuzlukla alakalı haberlerin tek tek ve tel tel dökülmesini netice verince ret safhasına geçti. “Çalmamışlardır” ret safhasında iktidara inanç ve güveni ifade eden ama hiçbir somut temele dayanmayan savunmaydı. Artık herkesin bir paranoya olarak kabullendiği hükümete paralel darbe söyleminin fiili uzantısı sayılan hukuksuz uygulamalar veya hukuku bu uygulamalara uyduran adımlar devreye girdiğinde hakikatin peşine düşen seçmen “burada bir yanlışlık mı var acaba?” demeye durdu. Bu şüphe safhasıydı. Bu safhada yolsuzluk soruşturmasında görev alan emniyet güçlerine yapılan gece yarısı baskınlarının “haram lokma yemedik” sözü ve dik duruşu karşısında eriyip gitmesiyle kabul aşamasını geçildi.

Bana göre yukarıda anlattığım süreci bizatihi yaşayan ve dediğim gibi kör bir sempatizanlık değil aksine hakikatin peşinde olan kesim yakınlarda yaşadığımız 3 hadise ile tasdik safhasına geçti.

İlki 17-25 Aralık soruşturma dosyasının kapatılmasına yapılan itirazların reddedilmesi ile hukuken kapatılması. Nitekim ben bu yazıyı kaleme alırken internete paraların Rıza Zarrab’a, Muammer Güler’in oğluna hem de yasal faizleriyle birlikte geri verildiği haberleri düşüyordu. İkincisi; TBMM Yolsuzluk Soruşturma Komisyonu’nun –ki aylar sonra kuruldu, çalışmaları engellendi vs.- Yüce Divan oylamasının ertelenmesi. Ve üçüncüsü; 14 Aralık Zaman ve STV yayın grubuna yapılan baskın ve peşi sıra devam eden hukukun katledildiği davada Ekrem Dumanlı ve Hidayet Karaca beylerin göstermiş oldukları, alnı açık, başı dik ve yiğitçe duruş.

“Suçlu olan korkar” beyanları, mahkum sandalyesinde “bu kararı verenler bir gün benim bugün oturduğum sandalyede oturacaktır” sözleri ile tarihe mal olan bu kahramanca duruş kalbi ölmemiş, vicdanı solmamış, akli ve zihni melekeleri alt-üst olmamış kesime “bunlar suçlu olamaz” dedirtti. Hukuki bağlamda da senaryodan ve köşe yazılarından üretilen terör örgütü suçlamaları mezkur tasdikin tuzu biberi oldu.

Tasdikin üzerine mühür vuran son adım ise aynı gerekçelere bağlı olarak Fethullah Gülen Hocaefendi hakkında “terör örgütü kurma ve yönetme” suçundan çıkartılan yakalama kararı. Ortada hiçbir somut delil olmaksızın makul şüphe kapsamı içinde çıkartılan bu karar, 2014 AKP iktidarının yönettiği Türkiye hukuk tarihinin en utanç verici kararı olarak anılacaktır. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. 77 yıllık hayatını en barışçıl yöntemlerle terörle mücadele ederek geçirmiş birisine bu suçlamayı yapmak ancak Hocaefendi ve onu sevenlere karşı kinle oturup nefretle kalkan, öfke ile nefes alıp gazapla veren bir iktidara yakışırdı.

Yazıda resmedilen tablo “Bugün seçim olsa diye” yapılan anketlerdeki oy oranları ile örtüşmüyor diyenler olabilir. Doğrudur. Ben de zaten hakikatin peşinde koşanlar dedim.

Başa ve başlığa döneyim; Ekrem Dumanlı’nın da dediği gibi zamanı durduramazsınız. Zaman ilerliyor ve ilerleyen zaman kendi tabii seyri içinde inkardan tasdike uzanan süreci işletiyor.

Kaynak: http://www.zaman.com.tr/ahmet-kurucan/inkar-ret-suphe-kabul-ve-tasdik_2266483.html

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.