Bizi önyargı değil "yargı" kurtarır

Çok iyi bildiğiniz gibi ben karşının taksisiydim. Aslında yaşam biçimi olarak da hâlâ karşının taksisiyim. Yaşam biçimimi asla değiştirmem değiştirmeye çalışanlarla da işim olmaz.

Zamanında yetiştiğim çevrede içime yerleştirilen "şeriat" korkusu nedeniyle The Cemaat dahil cemaatçi yapılara karşıydım. Bu yapıları eleştiren yazılar da yazdım. Düşünce olarak iyi yönde evrildim. HSYK'nın 7 kişiden oluştuğu ve daha fazla askeri vesayet lehine kararlar verdiği dönemde değilim yani...

Daha liberalim. "Seküler dindarlık" korunması gereken önemli bir yapı benim için. Açıkçası bir yere ait olmayı, bir şeyci olmayı pek sevmiyorum. "Özgürlük benim karakterim." O yüzden de hep üniversitedeyim, inşallah hep de üniversitede olacağım.

AK Parti oluşumuna hiçbir zaman "şeriati getirecek dar bir kadro" şeklinde bakmadım. Hâlâ da bakmıyorum. Türkiye'ye şeriat gelseydi 1980'den sonraki 33 yılda gelirdi. Türkiye konjonktürel olarak daha dindarlaşabilir, daha muhafazakârlaşabilir ama Türkiye'yi bir din devleti yapmaya kimsenin gücü yetmez.

İçinde yaşadığımız dönem oldukça çalkantılı bir dönem. Çalkantı durulmalı. Aklı başında biri, halk bir iktidarı yetkilendirmişken devlet organlarını başka bir gücün yönlendirmesinden yana tutum sergilemez. Bu, devlet "askeri vesayet" altında yönetilsin demekle aynı şeydir. Nitekim askeri vesayet zihniyetinin bitirilme döneminde yargı alanında HSYK üye sayısı 7 kişiden 22 kişiye çıkarılmış; demokratik yapı oluşturulmuş ve bu dönem bitmiştir. Tüm bu demokratik isteklerin nedeni de "Ergenekon, Balyoz" yargılamalarıdır. Gerçi henüz gerekçeli karar çıkmadı ama mahkeme kararıyla "darbeci"ler teşhis edildiği için devlet yargıya da operasyon yapmıştır.

Şimdi ise operasyon yapıp o demokratik yapıyı, (demokratik yapı demokratik çalışmayı becerememiş de olabilir) HSYK'yı Adalet Bakanı'na bağlamaya çalışıyoruz. Böyle bir şey olabilir mi? Bunun olmayacağını bilmek için derin hukukçu, profesör olmaya da gerek yok. Sokağa çıkın berbere, manava, fırıncıya sorun size bunun böyle olmaması gerektiğini anlatır.

Üstelik "paralel devlet" kararı kimin... Olsa olsa bu retorik bir argüman olabilir. Kim karar verdi The Cemaat'in boyutsal olarak ve eylemsel olarak devleti tehdit ettiğine? Elimizdeki "paralel yapının" saptanmasının ölçüsü ne? Böyle büyük yapının bağlantıları ortaya çıkarılamıyor ve savcılar aracılığıyla dava açılamıyorsa bu yapı nasıl bu kadar büyük olabilir?

Askeri vesayet bir zamanlar "Din devleti getirecekler" argümanıyla taş üstünde taş bırakmamıştı. AK Parti'ye bile dava üzerine dava açıyordu. Dava dosyasındaki delillerin de aslı astarı yoktu. Bugün devletin savaş açtığı düşmanlara bakıyorum ve diyorum ki, iyi ki ellerinde yeterince kendilerini savunacak platformları, kaynakları var. İyi ki geleceği görüp güçlü durmuşlar; güçlenmişler yoksa devlet onları sinek gibi ezecekmiş. Keşke diyor insan, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin de böyle gücü olsaydı, sinek gibi ezilmesine izin verilmesiydi.

Ne yapmalı peki? Türkiye'nin hem yurtiçinde ekonomisini hem de yurtdışında itibarını kurtarmak istiyorsak öncelikle savcılara intikal eden her türlü dosyaların hemen mahkemeleri görülmeli, "devlet içinde iktidara kumpas kuranlar" netleştirilmeli, kanıtlarıyla savcılıklara verilmeli, bu suçtan hepsi yargılanmalı, daha sonra da eğer burada bir sorun varsa yargıda değişiklikler yapılmalı... 100 kişinin savcıya gönderilip, 75'inin salıverildiği sistemde de bir sorun olmadığını kimse iddia edemez.

Ergenekon, Balyoz davaları ise bu tartışmanın uzağında tutulmalı ve çıkarılacak bir yasayla uzun tutukluluk sürelerine devlet tazminat ödemeli; "darbeye hazırlık suçu" gibi öznel bir suçun cezası da oldukça hafifletilmeli. Aynı yasa da "terör" ve "çete" tanımları yeniden gözden geçirilmeli; hele de bugünün iletişim çağında herkesin herkesle "şebeke" oluşturduğu bir çağda bu tanımlar net tanımlanmalı... Şike mi? Asla ve asla bu konuda anlaşma yapılmamalı. Bilmem ne dediğimi anlatabildim mi?

Özeti budur. Yargı hepimize lazım. Temiz futbol da... Şimdi ve daima...

Çekirgelik

Ego torna gibidir, tek farkı her şeyi kendine yontmasıdır. (H. Klinsman)

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.