Akla, vicdana, hukuka sığmaz

Dün ikindi saatlerine doğru Radikal’in yayımladığı belgeyi görünce ürperdim.

Mübarek Ramazan gününde, orucun kendini iyiden iyiye hissettirmeye başladığı saatlerdi. Belgede yazılanları okuyunca, Türkiye’de akıl sağlığını hatta canını koruyabilmenin artık hakikaten büyük bir şans olduğunu, her an hepimizin üzerimize doğru hışımla gelen faşizmin dehşetiyle aklımızı yitirebileceğimizi yahut bir oldubittiyle hayatımıza son verilebileceğini düşünmeye başladım.

Aylardır hükümet medyasının akla, hayale, vicdana, yeryüzünde yerleşik hiçbir kaideye uymayan haberlerinin böyle bir meyve vereceğini doğrusu tahmin edemezdim. Yıllar önce işlenmiş, kiminin faili yakalanıp hapis yatmış cinayetleri bile oturup masa başında, bütün derdi cehaleti ve fukaralığı yok etmek üzerine kurulu bir iyilik hareketinin üzerine ‘yıkma’ fantezisinin, kargalar dahil dünyanın bütün kuşlarını güldürecek bu fantezinin, bir gün ülkenin İçişleri Bakanı tarafından verilecek bir talimatın hazırlıkları olabileceğini, kötülük çeşmesinden su içmemiş olanların düşünebilmesine imkan ve ihtimal yoktur.

Emniyet Genel Müdürlüğü, 30 ilin Emniyet Müdürlüklerine bir yazı göndererek, “Fethullah Gülen ve cemaatinin elinde silahlı bir güç bulunup bulunmadığı, eyleme kalkışmalarının mümkün olup olmadığı…”nın belirlenmesini istiyor. Bu, korkunç ve vahim bir olaydır. Böyle bir emrin verilmesi, bugüne kadar hiçbir suça bulaşmamış bir kitle ile “silahlı güç” ifadesinin yan yana getirilmesi Hizmet’e bir tuzak kurulacağına dair dedikodulara haklılık payı veriyor. Yapılan, başta bu kitlenin gönüllüleri olmak üzere bütün topluma, vicdana, evrensel hukuka saygısızlıktır, akla hakarettir. Yargı, sivil toplum, siyasi partiler, aydınlar, bu hareketin gönüllüleri, aklını ve vicdanını yitirmemiş bütün insanlar, büyük bir toplum kesimini zan altında bırakacak bu girişime karşı çıkmalıdır.

Öte yandan, devlet, emniyet güçleri vasıtasıyla elbette araştırma ve soruşturmalar yapabilir. Suç işleme hazırlığında olan, bu amaçla plan yapan kişi ve örgütler varsa bunları araştırmak ve ortaya çıkarmak, cezalandırmak, devletin görevidir. Fakat burada yapılan, böyle masum bir talep olarak geçiştirilemeyecek büyük bir cinayettir. Anlaşılan toplumun şuuraltı, bu masum insanların ‘silahlı güç’ kavramıyla yan yana getirilişine alıştırılmak isteniyor. En vahimi, uzun zamandır, ta Ergenekon soruşturmalarından bu yana, alçakça bir tertiple Hizmet Hareketi ve gönüllülerine ait mekânlara silah bırakma ve orada yakalandı süsü verme şeklinde hayata geçirilecek kirli bir planın varlığına dair duyumlar. Yakın dönemde yaşanmış bunca hukuksuzluğu gördükten sonra, kan donduran böyle tuzaklara başvurulabileceğine dair şüpheler haklılık kazanıyor. Değilse, söz konusu camiaya gönül vermiş insanların ve onlara ait kurumların devletin hukuk dahilindeki araştırma ve soruşturmalarından hiçbir çekincesi olamaz, olmamalı.

İçişleri Bakanlığı’nın bu talimatı, nereden bakarsanız bakın, Hizmet Hareketi gönüllüsü insanların zihinlerde itibarsızlaştırılması amacını güden bir algı operasyonudur. Hizmet’i ‘silahlı güç’ ifadesiyle aynı cümlede yan yana kullanmak, hâşâ Hazreti Meryem’e zina isnat etmek gibi bir cinnetin ifadesidir. Bu girişim, olmayan suçu icat etmek gibi bir niyeti haber veriyor. Unutulmamalı ki, Hükümet’in hedefine koyduğu bu topluluğun mensupları, yarım asrı aşan hizmet yolculuğunda hiçbir adli vakaya karışmamış, hiçbir şekilde şiddete bulaşmamış; aksine daima barışın, uzlaşmanın, hoşgörünün temsilcisi olmuş, bütün ülke ve dünya tarafından da böyle bilinmişlerdir. Bu hizmete fikirleriyle öncülük eden Sayın Fethullah Gülen, bir din alimi ve fikir adamı olarak daima barışı ve hoşgörüyü öğütlemiş, yerli ve uluslararası terör örgütlerine hedef olma pahasına şiddete başvuran bütün grup ve anlayışları lanetlemiştir. Yetmiş küsur yıllık hayatında onun şiddeti hoş gören bir tek sözcüğü bile yoktur. Hal böyleyken ve bunu bütün dünya böyle bilirken, “Cadı avıysa cadı avı, bunu yapacağız.” diyen Sayın Başbakan’ın nefret söylemini talimata dönüştüren Bakanlık, masum bir kitleye suç icat etmeye kapı açacak bir uygulamaya başvuruyor. Bu haksızlığa, bu hukuksuzluğa vicdan taşıyan ve hukuka inanan herkesin şiddetle karşı çıkması gerekir.

Evet, kendisini ‘Hizmet’ olarak adlandıran hareketin elinde bir silah vardır. Fakat o silah, kalemden başkası değildir. Ülkenin en ücra beldelerine kadar okuma salonları açıp yoksul halkın çocuklarını cehaletten ve teröre bulaşmaktan alıkoyan eli kalemli insanlar topluluğudur onlar. Dünyanın bütün çatışma bölgelerine ölümü göze alarak gidip, oralarda birer sulh adacığı oluşturan, oralarda ecele yakalanıp meçhul mezarlara gömülen eli kalemli eğitim gönüllüleridir… Onların evlerine, yurtlarına, vakıflarına silah aramaya gidenler, ancak iyiliği, sevgiyi ve şefkati yazan kalemler bulurlar, başka bir şey değil. Bunu en iyi kim bilir, biliyor musunuz? Bir zamanlar Diyarbakır Valiliği yapan İçişleri Bakanı Efkan Ala… Herkesin can güvenliğini bahane edip kaçtığı Güneydoğu’nun mezralarına kadar hizmet götüren o gönül erlerini çokça görmüş ve tanımış olmalı oralarda.

Kaynak: http://www.zaman.com.tr/ali-colak/akla-vicdana-hukuka-sigmaz_2229385.html

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.