Neden Türk okullarını kapattıramıyorlar?
Şu an bütün dünya milletlerinin en önemli ihtiyacı nedir diye soracak olsanız eğitimciler ağız birliği etmişçesine size “nitelikli insan” cevabını verirlerdi. Zira dünya milletleri sahip oldukları onca teknolojik ve bilimsel üstünlüğe rağmen model insan yetiştirme hususunda el yordamı ile yön bulabilecek seviyenin üzerine çıkabilmiş değillerdir. Nitelikli insanın tanımını yapacak olursak bu ihtiyacın ne kadar büyük olduğu daha iyi anlaşılır zannediyorum. Nitelikli insan, sadece bilimsel düzeyde donanımlı ve sosyal ortamlarda bulunmaktan lezzet alan kişi değil aynı zamanda anne baba, vatan millet ve insan sevgisi ile dolu bir kalbe sahip olan, yıkıcı değil yapıcı vasıflarla donatılmış insandır.
Bu vasıflara sahip insanın yetişebilmesinin en önemli sırrı yukarıda ifade edilen olumlu vasıfları taşıyan eğitimcilere duyulan ihtiyaçtır. İbadet neşvesi ile eğitim vermeyen öğretmenlerin sahip oldukları eğitimin donanımı ve programı ne kadar güçlü olursa olsun tek başına netice vermemektedir. Son yıllarda bütün dünyadaki durum bu minval üzeredir. Uzmanların ifade ettiği istatistikî rakamlara göre, eskiye nispetle daha eğitimli nesiller yetiştirdiğimiz halde gün geçtikçe suç işleme oranları ve zararlı alışkanlıkları kullanım artmakta, özellikle toplumun huzurunu bozma girişimlerinde önemli yükselişler yaşanmaktadır. Ahlâkî erdemleri yaşama hususunda oluşan yozlaşma milletleri çoktan savrulmanın eşiğine getirmiştir bile.
Hele ki Türk okullarını kapatın demek, senin ülkendeki nitelikli insan yetiştirip gelecekte, milletini temsil edecek güzide insanlardan vazgeç demeye gelmektedir. Bu milleti kim olursa olsun aklı başında hiçbir devlet ricalinin tevessül edeceği bir adım olmayacaktır.Türk okulları dünyaya umut oldu
Türk okulları görev yaptıkları 160 küsur ülkede bütün milletlerin ortak meselesi olan nitelikli insan ihtiyacını karşılayan kurumlar olmuşlardır. İnsanlar bu okullara evlatlarını yazdırırken sadece iyi seviyede dil öğrensin, teknoloji kullanımını bilsin, iyi üniversitelerde okusun diye değil aynı zamanda öğretmenlerden anne baba sevgisinden tutun da insan sevgisine kadar pek çok insani vasfı kazansın diye de göndermektedirler. Ülkemizden kilometrelerce uzakta açılmış olan bu okulların öğretmenlerinin en belirgin vasfı sevgi dolu bir kalbe sahip olmalarıdır. Zaten bu yüzden ta oralara kadar gitmişlerdir. Kalplerini dolduran bu güzel duyguyu çölde suya hasret kalmış misal insanların çorak kalplerine kolayca boşaltabilmektedirler.
Kazakistan’da öğretmenlik yaptığım günlerde vazife yapmış olduğum şehre komşu eyalette benim gibi görevli bir arkadaşım şehrinin valisiyle Türkiye’yi ziyarete gelmişti. Türkiye’de yaşadıklarını gelince bana şöyle anlattı. ‘’Eyalet valisi yaşadığımız şehirdeki Kazak iş adamlarıyla Türkiye’ye ticari sefer düzenlemişti. Bana ‘Sen de gel oralarda bize yardımcı olursun’ dedi. Kalabalık bir grupla İstanbul’a indik. Kazakistan’ın İstanbul’daki konsolosluk yetkilileri bizi havaalanında karşıladı. Kalacağımız otele beraber intikal ettik. Konsolos bey odalarınıza çıkabilirsiniz yarım saat sonra salonda program hakkında bilgi vereceğim dedi.
Eşyalarımızı odalarımıza yerleştirip belirtilen saatte otelin salonunda vali beyle beraber toplandık. Vali Bey, Konsolos beyi tanıştırdıktan sonra bütün heyetten kendisini tanıtmasını istedi. Sıra bana gelince ben de eyaletteki Türk Lisesi Müdürü olarak Konsolos beye kendimi tanıttım. Benim heyetin içerisinde yer almam Konsolos beyi tebessüm ettirdi ve şöyle bir arkasına yaslanıp yüzünü heyete dönerek arkadaşlar sizlere Türk Liselerini açan bu insanlar hakkında kısaca malumat vermek istiyorum dedi. O böyle deyince biraz endişe etmedim değil, zira 28 Şubat dönemiydi, kendi ülkemizden binlerce kilometre uzakta bin bir ihtimamla ortaya koyduğumuz eğitim hizmetleri ve bu hizmetlere destek olan insanlar hakkında mesnetsiz ithamlar medyada o dönemde pervasızca yer almaktaydı.
"Allah’a şükürler olsun ki en çok okulu bizim ülkemize açmışlar"
Konsolos Bey arkadaşlar diyerek söze başladı: “Bu insanlar dünyanın dört bir tarafına okul açan ve insan eğitmeyi kendilerine misyon olarak belirleyen Türkiye’deki bir topluluktur. Amerika’dan Rusya’ya kadar pek çok devlette açılmış okulları mevcuttur. Her ülkede yetiştirmiş oldukları insanlar o ülke insanı tarafından büyük takdir görmektedir. Yetiştirdikleri kaliteli öğrenci sebebiyle dünya milletleri kendilerinden devamlı yeni okul talebinde bulunmaktadırlar. Sizin de bildiğiniz gibi öğrencileri yalan söylemez, hırsızlık yapmaz, anne baba, vatan, millet sevgisi ile dolu çalışkan çocuklardır. Allah’a şükürler olsun ki bu insanlar dünyada en çok okulu bizim ülkemize, kardeşleri Kazakistan’a açmışlar ve en çok dünyada bizim çocuklarımızı eğitiyorlar. Şimdi hep beraber ülkemizde böyle güzel eğitim faaliyetlerini yürüten bu arkadaşları bu müdürümüzün namında sizinle bir alkışlayalım “dedi. Beraber geldiğimiz Kazak iş adamları heyeti beni o salonda alkışladı. Onlar beni alkışlarken gözyaşlarıma engel olamadığım farkına vardım.” dedi
Elçilerimizi görev yaptıkları ülkelerin yetkililerine gönderip okullar hakkında menfi propagandaya sevk etmek bize acı acı tebessüm ettirmekten öte bir işe yaramayacaktır. Hele ki Türk okullarını kapatın demek, senin ülkendeki nitelikli insan yetiştirip gelecekte, milletini temsil edecek güzide insanlardan vazgeç demeye gelmektedir. Bu milleti kim olursa olsun aklı başında hiçbir devlet ricalinin tevessül edeceği bir adım olmayacaktır. Meseleyi daha ileri götürüp okulları kapatırsanız size şunu veririz, bunu veririz gibi komik tekliflerde bulunmak eminim bu milletlerin nazarında milli kimliklerine ve milli şuurlarına yapılmış bir hakaret olarak kabul edilmektedir.
Zira nitelikli insana, dünyanın hiçbir yerinde paha biçebilmiş bir insana henüz kimse rastlayabilmiş değildir.
- tarihinde hazırlandı.