Kırmızı Kitap
“Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği, MGK kararları ve bunlara ilişkin Bakanlar Kurulu kararı gereğince hizmet ve faaliyetlerin takip ve kontrol edilmesi amacıyla bakanlıklar, kurum ve kuruluşlar ile illerde denetleme yapmakla yetkilendirildi.”
Hemen heyecanlanmayın; inşallah henüz o noktaya gelmedik. Alıntı yaptığım talimat Süleyman Demirel imzalı ve 1993 yılına ait. Yani ‘Eski Türkiye’ günlerinden kalma. Ama itiraf edin bu açıklamayı yapmasaydım pekâlâ ‘Yeni Türkiye’ye de yakıştırırdınız. Eski başbakanlardan Mesut Yılmaz’ın ‘Kırmızı Kitap’ güzellemesi yapan bir beyanatını da alıp aktarabilirdim. Ve o cümleleri de bugün en yetkili makamda oturan kişiye, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ait sanabilirdiniz. Nitekim Erdoğan’a ait “Artık bu yapı ve bunun uzantıları bundan sonra inşallah çok farklı bir yere oturtulacak ve bu da inşallah hemen bu ay sonundaki Millî Güvenlik Kurulu’muzun yine gündeminde yer almak suretiyle geleceğe, onlarla ilgili çok daha farklı bir adımı atacağız.” ifadelerini de Tansu Çiller’in PKK ile ilgili sarf ettiğine inandırabilirdim.
Eski Türkiye bir güvenlik devletiydi. Dört yanımız düşmanla çevrili, yetmezmiş gibi içerisi de hain kaynıyordu! Ee doğal olarak iç ve dış düşmanlarla mücadele etmenin yegâne yolu kendimize özgü bir devlet ve hukuk düzeni oluşturmaktı. Öyle ya biz bir İsveç değildik ki hak ve özgürlükler konusunda onlar kadar bonkör olalım. Unutmadan bir de Kırmızı Kitap fetişizmi vardı. Usta siyasetçiler, acemilerle “Kırmızı Kitap’ı gördüğünde Anya’yı Konya’yı anlar” diye dalga geçerdi. Kırmızı Kitap’ı gören bürokrat diğerlerine göre ayrı bir kastın mensubu sayılırdı. MGK’daki kurucu babalar kâh irticayı birinci sıraya yazarlar, kâh bölücü örgüte gözdağı verirlerdi.
Az gittik uz gittik baktık ki bir arpa boyu yol gitmemişiz. Yeni diye sunulan Türkiye’de de MGK sistemin göbeğine oturtuluyor. Kısa süreli bir baygınlık gibi gelip geçen demokrat günlerin kazanımları, güvenlik devletinin saltanatını sürdürmesi için geri alınıyor. Yine bir kısım medya leşkerleri “Bittiniz oğlum siz, Kırmızı Kitap’a yazılacaksınız” türünden küçük atarlarla şantaj yapıyor. Parlamento, kişiye özel ısmarlama elbise diken terziye döndü. Yargı, yeni devletlunun iki dudağı arasına konumlanmaya zorlanıyor. Devlet denen despotizm aracının bir tek sandıktan çıkanını görmemiştik. Ne yazık ki Türkiye artık bu kısır döngüyü kırmak zorunda.
- tarihinde hazırlandı.