MGK öncesi 28 Şubat uyarısı
Türkiye'nin güney sınırına dayanan savaşın şiddetlendiği şu günlerde kritik bir MGK toplantısı yapılacak. Ancak MGK'nın gündemindeki maddeler duyanları adeta şaşkına çeviriyor.
IŞİD ile bölgedeki Kürt gruplarının Kobani özelinde yoğunlaşan ve bölge geneline yayılan savaşı Türkiye sınırına dayandı. Savaşı artık yakın bir tehlike olarak kapısında gören Türkiye, yeni bir Milli Güvenlik Kurulu (MGK) sürecine hazırlanıyor.
Yarın toplanacak olan MGK'da ele alınacak olan konuların ağırlıklı olarak söz konusu savaş unsurları ile ilgili olması beklenirken yapılan açıklamalar MGK'nın apayrı bir gündemi olacağına işaret ediyor.
Bügün Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Erhan Başyurt da bu konuyla ilgili çarpıcı bir yazı kaleme aldı.
İşte Erhan Başyurt’un o yazısı...
Milli Güvenlik Kurulu (MGK) yarın toplanacak.
Suriye ve Irak’ta yaşananlar, yurtiçinde artan terör olayları nedeniyle Türkiye ciddi bir güvenlik krizinden geçiyor.
Yol haritası, Peşmerge koridoru, şehitler…
Ne var ki, tüm bu sıcak konuların değil de tıpkı 28 Şubat MGK’sı tarzı bir toplantı olacağı havasını estirenler var.
Cumhur-başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Afganistan dönüşü uçakta yaptığı şu açıklamalara atıfta bulunuluyor:
“Paralel Yapı veya paralel devlet yapılanması ulusal güvenliğimizi tehdit eden unsurlardan bir tanesidir. Bu ay yapılacak olan Milli Güvenlik Kurulu toplantımızda ulusal güvenliğimizi tehdit eden unsurlar gündemimizde yerini alacaktır.”
Üst düzey bir askeri uzman ile yapılmak isteneni konuştuk.
Tecrübelerini aktardı. Uyardı.
Fatura askere kesildi
İşte oldukça çarpıcı o tespitler:
“28 Şubat sürecinde ‘irtica’, Kırmızı Kitap olarak bilinen Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’ne (MGSB) alındı.
MGSB, Bakanlar Kurulu'nda kabul edildi.
Daha sonra bu karar askerin temel kitaplarından biri olan Türkiye'nin Milli Askeri Stratejisi (TÜMAS) belgesine girdi.
Böylece askerden iç ve dış tehdit unsurlarına karşı önlem alması istendi.
Asker, TÜMAS belgesine almak zorundaydı.
Çünkü Bakanlar Kurulu askere diyor ki: ‘Bunlara karşı önlem al.’
Asker de bu belgelere dayanarak TÜMAS’ı hazırladı.
Batı Çalışma Grubu (BÇG) da buna dayanarak kuruldu.
MGSB’yi dayanak yaparak hazırlanan TÜMAS ile en küçük bölük seviyesine kadar emirler verildi.
Birçok TSK mensubu bu talimatlarla fişlendi ve ordudan atıldı. Birçok ailenin canı yandı.
O gün bu uygulamalara imza atan asker arkadaşlarım, 67’nci duruşması görülen 28 Şubat davasında bugün yargılanıyor.
Bu davada Çetin Doğan, Çevik Bir, Erol Özkasnak gibi gerçekte var olmayan, hukuken tespit edilmeyen ‘irtica’yı tehdit gibi gösteren isimlerin yanı sıra o dönem emir komuta zincirinde görev yapan yüzbaşı, binbaşı seviyesindeki insanlar da yargılanıyor.
Suçları, MGSB ve TÜMAS’taki emirleri yerine getirmek…
Bugün de tehdit olarak ‘Paralel Yapı’ diyelim ki MGSB’ye alındı.
Asker ister istemez, TÜMAS’ı yeniden düzenleyecek.
Paralel Yapı’ya karşı TÜMAS’da hareket planları belirlenecek.
Belki de ‘Paralel Yapı Çalışma Grubu’ oluşturulacak.
TÜMAS’ta ve ona bağlı olarak hareket planlarında gerekli düzenlemeleri, gerekli takipleri yapmak askerin sivillere karşı sorumluluğu…
Şayet belirlenen bir tehdit hususunda asker, mücadele yöntemlerini TÜMAS’a sokmaz ise Başbakan onaylamaz...
Yani asker bir yönüyle hareket planları oluşturmaya mecbur…
Dolayısıyla 28 Şubat’ta olduğu gibi en küçük birliğe kadar hareket planları ulaştırılacak.
Yine çok sayıda masum TSK personeli ve ailelerinin canı yanacak.
Bugün bu emri talimat ile uygulamak zorunda kalacak alt rütbeli subaylar da yasal geçerliliği olmayan irtica çalışmasını yürüttükleri için yargılanan 28 Şubatçılar gibi 5-10 yıl sonra kendisini hâkim karşısında bulabilir…
Şimdi burada suçlu kim? Siviller mi? Askerler mi?
Bugün 28 Şubat davasının ne sivil ayağı ne medya ayağı ne finans ayağı yargılanıyor.
Tek günah keçisi asker oldu.
Yakın mesai arkadaşlarım yargılanıyor.
Korkarım asker, yine kurban edilmek isteniyor…”
Acınacak bir durum
Üst düzey askeri uzmanın 28 Şubat, BÇG ve ‘cadı avı’ ile ilgili anlattıkları çok şey ifade ediyor.
Umarım “paralel” paranoya yaşarken, BÇG benzeri bir yapıyı elleriyle kurdurmazlar.
Türkiye’yi yeniden darbe sürecine sokmazlar…
Yaşanan tartışmalar aslında dikkat çekici bir gerçeği daha ortaya çıkarıyor.
2004 MGK’sında “Gülen Cemaati’ni Bitirme Planı”na imza atanlar, iddia ettikleri gibi “şartlar zorladığı için” değil olmasını istedikleri için onaylamışlar.
O imzalarından 3 yıl sonra, 2007’de 27 Nisan Bildirisi uyanmalarını sağlamıştı.
Bugün kendileri MGK’da askeri kanada, inançlı insanları 28 Şubat’ta olduğu gibi yeniden hedef yapmaları, harekât planları hazırlamaları için ısrar ediyorlar.
Acınacak bir durum… Allah uyandırsın!
- tarihinde hazırlandı.