Seçim döneminde Hocaefendi ve Camia'yı hedef alan konuşmaları hatırlayın
Bugün Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Erhan Başyurt, yasa dışı dinleme iddialarıyla ilgili tespit ve değerlendirmelerini köşesine taşıdı.
Erhan Başyurt yazının devamında "Seçim döneminde Fethullah Gülen Hocaefendi ile yapılan bazı telefon görüşmeleri yasa dışı şekilde kayıt altına alındı ve montajlanarak servis edildi. Bazı siyasiler, yasa dışı kayıtlar olduğunu bildikleri halde meydanlarda bu montajlı kayıtları kullandı. Seçim meydanlarında yapılan "ananas" ve "tespih" göndermeler, Koç ailesi ve Camia'yı hedef alan konuşmaları hatırlayın. Mağdurlar ortada." diye yazdı.
İşte Erhan Başyurt’un o yazısı:
Samimiyet lütfen!
Yasa dışı dinleme iddiaları bir kez daha gündemde.
TİB’e atfen listeler yayınlanıyor.
İhbar mektupları ise, listelerin uydurma olduğunu ve kasıtlı üretildiğini ileri sürüyor.
Kafalar karışık.
Oysa olması gereken çok net…
Yasa dışı dinleme yapmak suç.
Bu suçu her kim işlediyse, yasa önünde hesap vermeli.
Suç varsa ceza kesinlikle olmalı.
Her türlü “yasa dışı dinleme” için samimiyetle mücadele verilmeli.
Her kim yasa dışına çıktıysa, ucu her kime dokunursa dokunsun soruşturulmalı.
Yasa dışı yeni dinleme listelerine ulaşıldığını iddia edip ‘delil’ sunmayanların, yasa dışı olduğu kesinleşen dinlemeler için de işlem yapmaları gerekmez mi?
Oysa yakın dönemde, 6 gazetecinin yasa dışı şekilde “casus” denilerek sahte isimlerle dinlendiği, mahkemelerin de karar almak için yanıltıldığı ortaya çıktı.
İstisnasız dinleniyor
Ne mi oldu?
MİT’in yasa dışı dinlemeleri yapan elemanları için Başbakanlık yargılama izni vermedi…
Son MİT kanunu ile dinlemeler, MİT için daha da kolaylaştı.
Tüm yurt dışı telefon görüşmeleri ve ankesörlü telefonlar ise artık istisnasız dinleniyor.
Söylem ve icraatlar arasındaki zıtlığın örnekleri bunlarla da sınırlı değil.
Seçim döneminde Fethullah Gülen Hocaefendi ile yapılan bazı telefon görüşmeleri yasa dışı şekilde kayıt altına alındı ve montajlanarak servis edildi.
Bazı siyasiler, yasa dışı kayıtlar olduğunu bildikleri halde meydanlarda bu montajlı kayıtları kullandı.
Seçim meydanlarında yapılan “ananas” ve “tespih” göndermeler, Koç ailesi ve Camia’yı hedef alan konuşmaları hatırlayın...
Mağdurlar ortada.
Türkiye’de yurtdışı görüşmeleri kaydedebilecek kurum sayısı sınırlı.
Buna rağmen ne mi oldu?
Sorumlular hakkında henüz açılmış tek bir soruşturma yok.
Son dönemde emniyet atamaları da, yasa dışı dinlemeler konusunda hassas olunmadığını gösterdi.
İletişim özgürlüğünü ihlal
Binlerce emniyet mensubu ve TİB çalışanı “dinleme skandalı” iddiasıyla görevden alınıyor.
Geçmişte “telekulak skandalı” nedeniyle yargılanan isimler ise il emniyet müdürü olarak atanıyor.
Yasa dışı dinleme konusunda hassas olduğunu söyleyenlerin, “kumpas” çalışmaları ve bu amaçla “delil” elde etmek için TİB çalışanlarına yasa dışı sorgulama yaptıkları da ortaya çıktı.
Yasa dışı dinlemeler, devletin güvencesi altında olan özel hayatın gizliliği ve iletişim özgürlüğünü ihlal ediyor.
Böyle bir suç söz konusu ise sorumlular mutlaka tespit edilmeli, istisna gözetilmeden yargılanıp cezalandırılmalı.
Bir kurumda yasa dışı dinlemeler yapılıyorsa, sadece dinlemeyi yapanlar değil o kurumların bağlı bulundukları bakanlıklar da denetim görevlerini yerine getirmedikleri için sorumludur ve hesap vermeliler.
Dinleme mağdurları arasında ayrım yapılması da yanlış bir tutum.
“Biz dinlenirsek suç”, “Biz dinlersek suç değil” çifte standardı ile yasa dışı dinlemeler önlenemez.
Önlemek için siyasi irade tarafsız bir kararlılık içinde olmalı ve samimiyetle mücadele edilmeli.
Kaynak: http://www.bugun.com.tr/samimiyet-lutfen-yazisi-1137472
- tarihinde hazırlandı.