'Âdem Tatlı'sız bir Moğolistan mümkün mü?
Geçenlerde Başbakan Erdoğan, bakanlar ve kalabalık bir heyet Moğolistan'a gitti. Onlar oraya gittiler ama benim de kalbim oraya onlarla birlikte gitti.
Sebebi de sevgili arkadaşım Âdem Tatlı'nın o topraklarda yatıyor olmasıydı. 24 Ağustos 2006 yılında geçirdiği bir trafik kazası sonucu vasiyeti gereği oraya defnolmuştu. Kabri Kazakların yaşadığı, Bilge Tonyukuk anıtlarına yakın Nalayh kasabasına 'beş dakika' mesafedeydi.
Başbakan Erdoğan ve beraberindeki heyet tam da Nalayh kasabasına gidip Cami ve kültür merkezi açışını yaptı. Heyet bildiğim kadarı ile ÂdemTatlı'nın kabrini ziyaret edemedi. Haberi okuyunca keşke gitselerdi, birer fatiha okusalardı diye hayıflandım.
Peki ziyaret edilmesini beklediğim Âdem Tatlı kimdi? Bu soruya cevap vermek için yüksek hoşgörünüze sığınarak 4 sene önce kaleme aldığım yazımı burada yeniden yayınlamak istiyorum.
Yiğidim Aslanım Orada Yatıyor
Moğolistan'ın Orkun Havzasında ve Nalayh şehri yakınındaki Tonyukuk Yazıtları İslam öncesi Türk toplumuna ait en önemli eserlerden biri hatta ilkidir.
Âdem Öğretmenin Allah'a yürümesinin yıldönümünde...
1286 yıl sonra Moğolistan'daki Tonyukuk anıtlarının yakınına bir başka anıt daha dikildi. O anıtın üstünde şunlar yazıyordu.
Âdem gibi ata, can kadar Tatlı
Hizmet için dağlar aşmış kıratlı
Şimdi bir Fatiha bekliyor bizden
Bu da kul olmamın ilk şartı
Yaşamın hizmetti, ölümün hizmet
Tüm dünya arkadan seni etti meth
Kanatlan şehidim meydan senindir
Kapılarını açmış bekliyor cennet.
10.03.1967/ 24.08.2006
* * *
Moğolistan'ın Orkun Havzasında ve Nalayh şehri yakınındaki Tonyukuk Yazıtları İslam öncesi Türk toplumuna ait en önemli eserlerden biri hatta ilkidir.
Yazarı Bilge Tonyukuk; Bilge Kağan'ın kayınbabası ve baş bilicisi yani baş veziridir.
Bu anıtı ihtiyarlık devrinde MS. 720 yılında diktirmiş ve üstündeki yazıları da kendisi yazmıştır. Bilge Tonyukuk taşlarda toplam 62 satırla Göktürkler'in, Çin esaretinden nasıl kurtulduğunu, kurtuluş savaşının nasıl yapıldığını anlatır. Baştan sona yapılan kahramanlıkları destanlaştırır.
Bilge Tonyukuk bütün bu kahramanlıkları yazarken bilemezdi tabi ki yıllar sonra o kahramanlıkları gölgede bırakacak, yanı başına başka bir anıtın daha dikileceğini.
1286 yıl sonra ve hem de 15 km uzağına.
* * *
Kitabelerin 1. taşı doğu yüzünde Bilge Tonyukuk 'Türk Boyu yine karışıktır, Oğuz'u yine sıkıntıdadır, o sözü işitince gece yine uyuyasım gelmez idi, oturasım gelmez idi' diyor. Ve orduları harekete geçirdiğini söylüyor.
Aynı Âdem öğretmen gibi. Âdem öğretmenlerden oluşan eğitim ordusu gibi.
'Bir bilge zatın' bütün dünyaya, bütün insanlığa İslam'ın güzelliklerini gidin anlatın, insanlığa sevgiyi ve hoşgörüyü götürün, gidin ve dönmeyin demesi karşısında valizini alıyor, eşinin ve çoğunun elinden tutuyor, Moğolistan bozkırlarına gidiyor.
Ama o sadece Oğuz boyu için değil bütün insanlık için yola çıkıyor.
Üstelik dönmemek üzere.
Âdem öğretmenin toprağa düştüğü Nalayh şehrinde, 2001 yılında yapılan kazılarda Göktürk Devleti yöneticilerinden Bilge Kağan'ın mezarı bulunmuştu. Kabrinden 2000'den fazla paha biçilmez eşya, altından yapılmış tacı, kemeri, kullandığı kap-kacak ve süs eşyaları çıkarılmıştı.
Âdem öğretmen ise Bilge Kağan'ın hemen yanı başında sadece kefeni ile yatıyor.
Geride adanmış bir hayat bırakarak.
* * *
Bir gün ölüm üzerine konuşulurken, birden heyecanla eşi Aysel hanımın ellerine sarılmıştı, 'eğer burada ölecek olursam, sakın ha beni götürmeye kalkmayın, sadece dirimle değil ölümle de buraya ait olmak için geldim. Bizde bu inanç için çıkılan yolda bir daha geri dönmek olmaz' demişti Âdem öğretmen. Heyecanı, sesindeki titreme ile Aysel hanım'ı hayretler içinde bırakmıştı.
Bu konuşmanın üzerinden çok geçmeden Darhan şehrindeki okulun eksiklerini tespit etmek için çıktıkları yolda trafik kazası geçirmiş, hizmet için çıktığı yolda koşmuş, koşmuş ve nihayet Allah'a yürümüştü.
* * *
İçim yanıyor hocam demişti eşi Aysel Hanım telefon görüşmesinde Hocaefendiye.
-'Hepimizin içi yanıyor evladım, senin hayat arkadaşın bizim canımızdı.
-Hocam! Âdem, cenazemi Türkiye'ye götürürsen hakkımı helal etmem demişti. Ne tavsiye edersiniz?
-Ben arkadaşlara gerekeni söyledim. Âdem bey bizim bayrağımızdır. Orada kalacak, bizim ve gelecek nesillerin iftihar kaynağı olacak. Orada kabriyle hizmete devam edecek. İstanbul'da Eyüp Sultan ne ise Moğolistan'da Âdem Bey odur' demişti Hocaefendi.
Böyle bir iltifata mazhar olmuştu.
Ona kabirde kefeninden başka ne lazımdı ki? Aguşunu açmış Eyüp Sultan bekliyordu onu.
Eyüp Sultan Medineli idi. Allah'ın sevgilisini misafir etmişti. Ama her ne kadar şeceresi Ensari olarak geçse de o aynı zamanda muhacirlerdendi. İstanbul'a yaşlı ve hasta hali ile atının sırtında gelmişti. 'Ne güzel asker' iltifatına mazhar olmak için.
Âdem öğretmen de hicretin yolunu tutmuştu. Ülkesinden binlerce kilometre uzaklarda bozkırın ortasında yatıyormuş ne gam. O Eyüp El Ensarilerin saffına karışmıştı.
Moğollar Budist olduğu için mezarlıkları yoktu. Zengin Moğollar ölülerini yakıyorlar, fakirler de dağa taşa bırakarak kurda kuşa yem ediyorlardı.
Bir süre defin yeri arandı. Nihayet Ulanbatur'a otuz kilometre mesafede, Tonyukuk abidelerine on beş kilometre kala Nalayh köyünün yamacına defnedilmesine karar verildi. Mekân seçilirken buralarda ebediyen kalmak isteyen başka hizmet gönüllüleri de olabileceği düşüncesiyle genişçe bir yer alınmıştı.
Yiğidim aslanım şimdi bir mühür gibi Moğolistan'ın uçsuz bucaksız bozkırlarında yatıyor.
Bozkırlarda esen rüzgârlarla saçları dalgalanırken yetiştirdiği talebelerine bakıyor öbür âlemden.
* * *
Âdem öğretmen ne ilkti ne son olacak. Âdem öğretmen artık özel isim değil. Arkadan binlerce âdem öğretmen bir elinde bavulları bir ellerinde sevgiden meşalelerle yollarına devam edecekler.
Bu dünyasını bir bavuluna sığdırabilenlerin destanıdır.
* * *
Âdem hocam; her akşam olduğunda kabrin gözümün önünde tülleniyor. Biliyorum akşam orada Türkiye'ye göre çok erken oluyor. Sen yıldızları daha erken görüyorsun. O karanlıkta, bir tepenin üstündeki kabrini düşünüyorum. Benim gibi mücrimleri de yanına kabul eder misin bilmiyorum.
Ama biliyorum ki sen Moğolistan'ın Eyüp Sultanı olma iltifatına mazhar oldun.
Uzun bozkır gecelerinde abide gibi yatarken, kabrin Makber şairinin dediği gibi;
'Her yer karanlık pür nur o mevki'.
Allah şefaatine nail eylesin.
Benim sevgili arkadaşım mekânın cennet olsun.
- tarihinde hazırlandı.