Üçüncü sınıf bir intikam operasyonu
14 Aralık’ın Türkiye’nin demokrasi hayatında ve medya tarihinde çok özel bir yeri olacağı muhakkak…
Demokratik hayatımıza, insani değerlerimize, ifade hürriyetimize ağır bir saldırı yaşadık 14 Aralık Pazar günü…
Ayrıca bu toprakların kadim aile değerlerine de ağır bir saldırı yapıldı… Çünkü gözaltı listesinde kucağında 3-4 aylık bebeği olan bir hanımefendi de vardı… Bebeğiyle Van’da gözaltına alındı. Davet edilse savcıya ifade verecek bu hanımefendi kucağında bebeği ile kara pazarın kin ve intikam fotoğrafı olarak hafızalarımıza kazındı.
Artık herkes çok iyi görüyor… Yaklaşık bir yıldır, Türkiye’de “üçüncü sınıf bir baskı rejimi” kurulmak isteniyor… Türkiye’yi Hafız Esed’in Suriye’si, Saddam Hüseyin’in Irak’ı ve Hüsnü Mübarek’in Mısır’ı yapmak isteyen bir siyasi irade var…
Ekrem Dumanlı ve Hidayet Karaca
İşte bu siyasi irade tam da bu eski Orta Doğu’nun üçüncü sınıf rejimlerine öykünerek Türk medyasının yazılı ve görsel kanadının en büyük iki medya kuruluşuna “üçüncü sınıf bir intikam operasyonu” düzenledi…
“Üçüncü sınıf bir intikam operasyonu” diyorum çünkü bir yıldır devlette arayıp bulamadıkları “paralel devlet”i reyting rekorları kırmış bir televizyon dizisinin senaryosunda buldular. Türk medyasının en saygın iki ismini bu dizi üzerinden “devletin egemenliğini ele geçirmek”le suçladılar. Hukuk tarihimizde bu kadar komik ve uydurma bir suçlama hatırlamıyorum.
Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı ve Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca’yı uzun yıllardır tanırım. Sosyal medya mesajlarımda ifade ettim.
Ekrem Dumanlı sadece Türkiye’nin en büyük gazetesinin genel yayın yönetmeni değil gerçek bir Cesur Yürek… Daha lisede iken 12 Eylül darbecilerinin cezaevine koyduğu Yozgat’ın mert delikanlısı..
Hidayet Karaca duruşu, konuşmaları ve emniyete gidişi ile bir asalet abidesi… Karaca basın camiasında herkesin saygısını kazanmış, Allah’a inanmışlığın verdiği gücü yüzünde rahatça görebildiğiniz bir insan…
Ekrem Dumanlı Zaman Gazetesi’nde kameraların karşısında “Boyun eğmem” dediğinde bir gazeteci olarak gurur duydum. Canlı yayında, binlerce insanın “Özgür medya susturulamaz” sesleri altında emniyet mensupları ile gazete binasından ayrılırken duygulandım, gözyaşlarımı tutamadım.
Hidayet Karaca emniyete giderken “Bir bedel varsa bu bedeli ödemeye ve kurban olmaya hazırım” diyebilecek gerçek bir vatansever. Konulduğu nezarethaneyi bir hatim mekanına dönüştüren gerçek bir mümin…
Kendisini devlet ilan eden parti
Her siyasi iktidar geçicidir. Her partinin ömrü sınırlıdır. Seçim rekorları kıran Demokrat Parti, Adalet Partisi, Anavatan Partisi bugün yok… Dünyada kendisini devlet olarak görmüş birçok Baas Partisi ve Komünist Parti de artık yok…
Siyasi iktidarlar devletin gücü kendilerine geçici olarak millet tarafından emanet edilmiş siyasi kuruluşlardır. Devletin bu gücü onlara bir emanettir.
Tarihimizde hiçbir siyasi iktidar tek parti döneminin CHP’si hariç kendisini devlet olarak ilan etmedi, devletin verdiği güçle bu kadar sarhoşluğa kapılmadı. Hiçbir iktidar, devletin hukuk aygıtını bu kadar boyunduruk altına alıp kin ve intikam operasyonlarına alet etmedi.
Bu işlerin arkasındaki iradeyi çok iyi tanıyoruz… O iradeye şöyle seslenmek istiyorum: 2014 Türkiye’sinde, hayal ettiğiniz bu üçüncü sınıf baskı rejimini kurmanız kesinlikle mümkün değil… Türkiye’nin demokratik birikimi ve refleksleri buna izin vermez…
Her musibetten bir hayır doğar. 14 Aralık artık geniş kitlelerin “demokrasi nöbeti”ne başladığı gündür… Türkiye’nin bu geçici ve kısa süreli “baskı devresi”ni bertaraf edeceğine hiç şüphem yok…
- tarihinde hazırlandı.