Bir Ankara cinayeti

Milli Şef döneminin Türkiye’sinde, Genelkurmay Başkanı Kazım Orbay’ın oğlu Haşmet Orbay’ın adı Ankara’da işlenen bir cinayet hadisesine karıştı. Haşmet Orbay, Dr. Neşet Naci Arcan isimli doktoru muayenehanesinde vurarak öldürdü. Hadise, tarihe ‘Ankara cinayeti’ olarak geçti. İddialara göre, 17 yıldır Ankara’da valilik yapan Nevzat Tandoğan, cinayeti herkesten önce öğrendi ancak konuyu savcılığa bildirmek yerine, yetkisini cinayeti örtbas etme yönünde kullandı. Bununla da kalmayıp Reşit Mercan isimli kişiyi tehdit ederek suçu üstlenmeye zorladı. Bir müddet sonra çok yönlü bir soruşturma başlatıldı. Olayın aydınlatılmamasında Vali Tandoğan’ın parmağının olduğu anlaşılınca, mahkeme Bolu’ya alındı. Vali Tandoğan, burada yapılan duruşmada, cinayeti kasten ve bilerek örtbas etmekle suçlandı. Neye uğradığını şaşıran Tandoğan, “Beni buraya tanık olarak çağırdınız, sanık yerine koyuyorsunuz.” diyerek hakimlere bağırıp çağırmaya başladı.

Sonrasını tarih kitaplarından öğrenebilirsiniz. Burada dikkat çekmeye çalıştığım şey, devlet erkini kullananların suça bulaşması halinde nasıl bir yol izleneceği konusudur. Nevzat Tandoğan ve Haşmet Orbay, o suçu bugün işleseydi işleri kolaydı. Derhal hakimler-savcılar görevlerinden alınır, polisler sürgüne gönderilir ve suç işlemiş olsa da milli irade yargılanamazdı.

Son dönemin Türkiye’sini tarif eden harika bir hikâyeyi Fethullah Gülen Hocaefendi BBC’de anlattı. Hadise şöyle gelişiyor: Kırmızı ışıkta duran bir arabaya arkadan polis arabası gelip çarpıyor. Araçtan inen polis, önde duran arabanın şoförüne bağırıp çağırıyor, bre adam diyor niye duruyorsun, senin yüzünden arabaya çarptım. Hayretler içinde kalan öndeki araç sahibi ise cevabı bekletmeden veriyor; kusura bakmayın memur bey, kırmızı ışıkta geçmenin suç olmaktan çıkartıldığını bilmiyordum.

Bu hikâye, Türkiye’nin son dönemini ne kadar da iyi anlatıyor. Bugün, itham edilen, büyük cezalara çarptırılan, sürgün edilen yargı ve emniyet mensupları, kırmızı ışıkta durduğu için suçlanan sürücünün durumundalar. Oysa adalet mülkün temeli değil miydi? Yoksa bu da mı değiştirildi? Geçen gün anayasa hukukçusu Ural Aküzüm’ün cumhuriyet savcıları için yazdığı şu cümleler çok anlamlıdır: “Meriç kıyılarında çalışan Türk köylüsünün kaybolan sabanlarından tutunuz da, bu yurtta yaşayanların uğrayacakları en ufak bir haksızlıktan, hatta Bingöl dağlarının ıssız kuytularında nafakalarını bekleyen öksüzlerin gözyaşlarından siz sorumlusunuz.”

Böylesine ağır bir sorumluluğu olan ancak ‘hırsızlığın, yolsuzluğun ve rüşvetin suç olmaktan çıkartıldığını’ bilemeyen savcılar ve polislerin büyük bir linç kampanyasıyla karşı karşıya kaldığı bir zaman diliminden geçiyoruz. Hırsızın değil polisin, rüşvetçinin değil savcının cezalandırıldığı bu zaman diliminde bir algı illüzyonuyla her meselenin üstünün kapatılacağı düşünülüyor.

Oysa bugün tartışmamız gereken şey yolsuzluklar ve rüşvet çarkı olmalı değil miydi? Ortada yolsuzluk ya da rüşvet çarkının dönüp dönmemesi önemli ancak daha da önemlisi, kamu malının nasıl kullanıldığının tam olarak bilinememesi, ihalelerin hangi kıstaslara göre dağıtıldığından kamuoyunun haberdar olmamasıdır. Mesele yasaların, kanunların, hukukun yazmadığı bir şekilde devlet erkinin kullanılıyor olmasıdır.

Eskiden Ergenekon etkisindeki medya hiçbir şey dinlemez, sabahtan akşama kadar aynı cümleleri tekrar edip dururdu. Onları bir şeye ikna etme ihtimaliniz yoktu. Doğruya değil, algıya yönelik yayın yaparlardı. Sanıyorum akıl hocaları aynı olduğu için bugün de hükümet yanlısı medya tamamen aynısını yapıyor. Sürekli aynı nakaratı tekrarlayarak doğruya değil, algıya oynuyor. Bugün algıyı yönetiyor olabilirsiniz, ya yarın...

Soruyu baştan alalım. Kazım Orbay’ın oğlu cinayet işliyorsa savcılar ne yapsın? Savcılardan Nevzat Tandoğan olmasını ve cinayetlerin örtbas edilmesini istiyor olabilirsiniz. Ama bilesiniz ki, hakikat örtbas edilmeyi hiç sevmiyor ve eninde sonunda ortaya çıkıyor.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.