Hz. Ömer İslamiyet'i kabul etmeden bir kaç dakika önce...

Çillerli Yıllarım'da on dört yaşımda yaşadığım bir olayı ve Fethullah Gülen'i ilk tanıdığım günü anlatıyorum...

Eşimin liseli yıllarından beri arkadaşı olan bir albay kızı kitabımı okuyup bitirdikten sonra, "Ama o zamanlar sen de karşıymışsın işte cemaate" dedi...

"Sen de" deyişi sanırım kendisinin muhalifliğini anlatmama yetmiştir...

"Evet, karşıydım" diye başladım...

Yüzüne geniş bir gülümseme yayıldı...

"Ama üstünden 47 yıl geçti" dedikten sonra şöyle devam ettim:

"Hem unutma ki Hz. Ömer İslâmiyet'i kabul etmeden sadece birkaç dakika önce kâfirdi... Ve Hz. Peygamber'i öldürmek niyetindeydi"...

Az önceki gülümseyişi Ceshire kedisinin gülümseyişine dönüştü...

Sonra da yaşadığımız süreci ve Gülen Hareketi'ne destek veriş sebebimi uzun uzun anlattım..

"Peki biz neden senin bildiğin gibi bilmiyoruz?" diye sordu:

"Çünkü" dedikten sonra "Derin Kıyame" isimli romanımın kapağındaki notumu hatırlattım:

"Bilgi, bilmeniz istenen şeydir... "

Gülen Hareketi muhalifleri, Gülen'in doğru tanınmasını, olduğu gibi bilinmesini değil; kendilerinin göstermek istedikleri gibi bilinmesini istiyordu...

Nedim Şener ve Ahmet Şık'ın kitaplarını ve cezaevine gönderilişlerini bir de benim penceremden anlattım...

Az sonra Canan Barlas'ı da birlikte dinleyince eşimin arkadaşının fikirlerinin ve Gülen Hareketi'ne bakışının değişmemiş olsa da yumuşadığını fark ettim...

Ey güzel insanlar!..

Hayatımın hiçbir döneminde Gülen Hareketi içinde yer almadım...

Ama...

Hayatımın ilerleyen olgunluk döneminde o harekete hep destek oldum...

DYP Genel Başkan danışmanlığı yaptığım süreçte de Gülen Hareketi ile yakın ve sıcak ilişki kurulmasından yana tavır aldım...

Bir kitle partisinin Gülen Hareketi'ne mesafeli durarak asla başaramayacağını yazdım, söyledim...

Hem de...

Gülen Hareketi'nin bir siyasi hareket olmadığını bildiğim halde...

Çünkü Hareket'in temel hedefi; daha demokrat, daha özgürlükçü ve hatta daha evrensel bir ülke idi sadece...

Ey güzel insanlar!..

İster sevin, ister sevmeyin; Fethullah Gülen Hoca Efendi artık tüm dünyada, İslâm dininin (ve hatta tüm dinlerin) bir barış ve insaniyet kurumu olduğunu anlatan; hiç kimsenin dinine, inancına ve yaşam tarzına karışmayan mükemmel bir Müslüman olarak tanınıyor...

Müslümanlığın tüm şartlarını yerine getiremeyen ama Allah 'a ve İslâmiyet 'e yürekten inanan insanları takaza etmiyor...

Aksine; içinde bulunduğumuz çağın gerçeklerine ve herkese karşı hoşgörülü...

Tüm dinlere de eşit mesafede duruyor...

Ve en önemlisi, kimseye "Müslüman olmak için diğer bütün değerlerinizden vazgeçin" demiyor...

Emin olun, böylesine büyük bir sevgi ve saygıya mazhar olmayı, bir "din adamı"ndan önce, bir "insan" olduğu ve insanlığı çok iyi anladığı için başarıyor...

Devlet, Fethullah Gülen'e olgunluk dönemlerinden itibaren hoşgörülü ve destek olsaydı sanırım bu gün Müslümanlık hak ettiği yeri bulurdu...

Sadece ülkemizde değil, Müslümanlığın doğduğu topraklarda ve diğer komşularımızda da İslâm terörle değil, "insan sevgisi ve barış" ile anılırdı...

Oysa bu gün olan bitenleri hep birlikte görüyoruz..

Bir yanda erkeklerle omuz omza ve başı açık namaz kılan kadınlar takaza edilirken; diğer yanda ise İslâm'ı inandığı gibi yaşamaya çalışan, inandığı gibi başını örten kadınlarımız kamu kurum ve kuruluşlarından dışlanıyorlar.

Bu açıdan bakıldığında Fethullah Gülen Hoca Efendi'nin sunduğu İslamiyet'in desteklenmesi gerektiği kanaatindeyim.

Fethullah Gülen'i "öcü" gibi görmek niyetinde ve hatta önyargısında olanlara, bir de bu pencereyi kullanmalarını öneririm...

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.