30 Ekim MGK’sı
Eğer bütün gözler MGK’ya çevrilmişse orada ‘olağanüstü süreç’ yaşanıyor demektir. Hiç şüpheniz olmasın. Eğer MGK’nın kararları gündemin en ön sıralarına yerleşmişse ‘normalin dışına çıkılıyor’ demektir. Bugün öyle mi? Maalesef, evet... Baksanıza ekranlarda, köşelerde yorumlar, değerlendirmeler MGK referanslı.
30 Ekim MGK’sının randevusu günler öncesinden verildi. Bizzat Cumhurbaşkanı dikkat çekti, ‘Ay sonu MGK’yı bekleyin’ dedi. ‘Paralel yapı ve Kırmızı Kitap’ diye adını da koydu. Kastettiği 17 Aralık yolsuzluk operasyonundan sorumlu tuttuğu ‘cemaat’ idi. Felaketlerin gölgesinde toplandı MGK. Karaman Ermenek’te 18 kişi toprağın altında su dolu maden ocağında kaldı. Bölücü terör kanlı yüzünü gösterdi. Daha bir gece önce maskeli kişiler bir astsubayı şehit etti. Peşmergeye Kobani’ye geçiş için Türkiye’den koridor açıldı. Görüntüler Habur’dan farksızdı.
MGK’nın doğal gündemi zaten yüklüydü, bir de buna ‘paralel yapı’ eklendi. Toplantı çok uzun sürdü. Tarihinin en uzun MGK’sı. 1997’de sürece adını veren 28 Şubat’ı bile solladı. 30 Ekim öğleden sonra başladı, 31 Ekim’in ilk saatlerinde bitti. Sürenin uzunluğu da başlı başına olağanüstülüğün göstergesi. MGK toplantılarının içeriği devlet sırrıdır. Nelerin konuşulduğu ayrıntılı olarak kamuoyuna açıklanmaz. Ancak mesajlar bildiriye yansır. Bazen örtülü bazen açık... Uzun toplantıdan kısa bir metin çıktı. Toplam 6 madde. Onun da iki cümlelik ilk maddesi...
Benim ilk dikkatimi çeken dili oldu. Devletin dili malum. Öteden beri soğuk, muğlâk ve esnek ifadelere aşinayız. ‘Legal görünüm altında illegal faaliyet yürüten’ gibi ifadeye ilk kez rastlıyoruz. Bu üslubu yadırgamamak mümkün mü? Öyle bir tanım ki her yapıyı, her oluşumu bu çerçevenin içine yerleştirebilirsiniz. Her vakıf, her dernek, her sivil toplum örgütü hatta siyasi partiler dâhil. HDP ve BDP değil sadece. AKP’yi bile bu kapsamda yorumlayacak çok kişi bulursunuz. Yarın ‘Parti görünümlü illegal oluşum’ diyen çıkabilir. Bildirinin dili ve üslubu sorunlu.
Heyecanla beklenen mesaj ilk maddede... Toplantıda ‘ülkenin güvenliği ve kamu düzenini’ ilgilendiren ‘hususlar’ ayrıntılı olarak ele alınmış. Bazılarının beklediği gibi açıkça işaret edilen bir yapı yok. İma yoluyla bile ‘Kırmızı Kitaba’ işaret söz konusu değil. ‘Paralel yapılar ve illegal oluşumlar’ diye çoğul ifade var. Cumhurbaşkanı aylarca cemaatten tekil olarak ‘paralel yapı’ diye söz etti. KCK’yı dışında tuttu. İktidarın son dönemde KCK’yı tehdit ve tehlike olarak da görmediği herkesin malumu. PKK’nın ‘şehir yapılanması’ olarak bilinen KCK’nın faaliyetlerini rahatça sürdürmesi için uygun zemini oluşturdu. Bunun için kanun çıkardı.
Bildirinin birebir Cumhurbaşkanı’nın arzusunu yansıttığını söylemek zor. Yanlış anlaşılmasın cemaatin kapsam dışında tutulduğunu söylemek istemiyorum. Metne adının açıkça konmadığına dikkat çekiyorum. Herhalde Cumhurbaşkanı daha açık ifade edilmesini isterdi. Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş dün paralel yapıları anlatırken ‘KCK dâhil, ulusal güvenliği tehdit eden tüm unsurlar’ dedi. Devletin ‘iç tehdit’ konusunda ne kadar mahir olduğunu bilmeyen yok. Tehlike ve tehdit olarak görülmemiş sivil toplum grubu yok gibidir. Sadece bir cemaat değil bütün dini gruplar bu kapsama alınabilir. AKP eski devlet alışkanlığını tekrar hortlattı.
MGK icra makamı değil. Kararları tavsiye niteliğinde. Eylem planını hükümet geliştirecek. ‘Paralel’ diye yaftaladığı kesim, hukuk ve devlet geleneği hiçe sayılarak düşman muamelesi görüyordu. MGK’dan sonra buna ne ilave edecek? Cadı avından öte ne ola ki. 30 Ekim MGK’sından sonra Türkiye’nin olağanüstü sürece girdiğini söyleyebiliriz. Gidişattan endişe duyabilirsiniz...
Kaynak: http://www.zaman.com.tr/mustafa-unal/30-ekim-mgksi_2254868.html
- tarihinde hazırlandı.