Artık ne duamsın ne de bedduam
Bazı köşeciler, Hükümet'in Cemaat'e yönelik yapacağı ve delil oluşturma çabaları süren operasyonun zamanı hakkında bilgi veriyor.
-Korku salıyor.
-Gözdağı veriyor.
-Provoke ediyor.
Şunları sormuyorlar mesela:
-Yahu bu adamlara operasyon yapacaksınız da delilden suçluya gitmek yerine neden suçlu olduğunu iddia ettiğiniz insanlara delil oluşturmak için bekliyorsunuz?
-"Varsa bir numaranız neden bekliyorsunuz?"
-"Bu ülkede yasama yürütme yargı erkleri ayrı değil mi, yürütme ne zamandan beri insanların inlerine girmek için suç oluşturup, o suça göre delil toplama gibi bir göreve sahip oldu?"
Hem sorması gerekenleri sormuyor hem de sallıyorlar: Efendim Cemaat Tayyip Erdoğan'a büyü yapıyormuş. Büyü dedikleri de bedduaymış. Toplanıp toplanıp beddua ediyorlarmış.
Bu saçmalıklara cevap vermeye değmez ama size Bülent Ersoy cevap versin:
Bu aşkı burada sen noktaladın
Artık ne duamsın ne de bedduam
Kendini meçhule sen uğurladın
Artık ne duamsın ne de bedduam.
Bir doğru bir yanlış
Başbakan'ın dün 1915 Ermeni tehciri ile ilgili açıklaması ne kadar doğru ve yerindeyse salı günü Meclis grubunda yaptığı konuşma bunun tam tersiydi.
Ermeni tehciri ile ilgili açıklama daha çok dışa dönüktü.
100 yıl önce yaşanan ve Türkiye'yi zorlamak, sıkıştırmak düşüncesi ile bir tür "soykırımı"na dönüştürülmek istenen acı tehcir olayından zarar görenlerin bugün yaşayan yakınlarına ve torunlarına başsağlığı dilemek temel bir insanlık göreviydi. Geç kalmış olsa da bunun yapılması gerekiyordu.
Ama aynı başbakanın salı günü grupta yaptığı ve içeriği nefret, şiddet dolu, kin ve garez dolu diyebileceğim konuşması kendi vatandaşlarına yönelik yaptığı bir konuşmaydı.
Tabii ki beklenildiği gibi "Nasıl oluyor da Ermeniler'e öyle Cemaat'e böyle konuşuyorsun" demeyeceğim.
Diyeceğim sadece şu: Birinde doğru yapıyor, diğerinde yanlış.
- tarihinde hazırlandı.