'Burada her şey biziz, siz de nereden çıktınız' demenin başka bir yolu...

Fanatikler müstesna, bundan içeride de dışarıda da kimsenin şüphesi yok!

Türkiye hukukun çanına ot tıkandığı bir dönem yaşıyor!

Geçmişte de hukuksuzluklar oldu.

Mesela şu 367 garabeti.

Bugün, AKP hükümetinin hukuk karşısındaki saygısız tavrı ve hukuki kararları tanımayan tutumunun altında geçmişte yaşanan o hukuksuz dönem yatıyor.

AKP'nin bugününü (ustalık dönemi) anlayabilmek için çıraklık dönemine inmek gerekir.

O gün öyleydi, bugün de böyle. Değişen çok fazla bir şey yok.

Tavırlarıyla şunu söylüyorlar:

-Siyasi iktidar ne yaparsa yapsın, bunun hukuki bir denetimi olmasın.

-Mahkemeler hep siyasi iktidarın icraatları doğrultusunda karar versin.

-Siyasi iktidarın beğenmediği kararlara, uygulanmak zorunda olunsa da saygı duyulmasın.

Nerede var böyle bir siyaset ve hukuk ilişkisi, nerede var böyle bir hukuksuzluk?

Hayatta her şey siyaset olmadığı gibi elbette sadece hukuk da değildir.

Cemaat'e yönelik bir operasyondan söz edilirken, "Hukuk çerçevesinde kalınacak" gibi bir açıklama yapıyorlar mesela.

Demek ki hukuk çerçevesinde de kalınmayan, rutin dışı uygulamaları var. "Hukuk çerçevesinde kalınacak" açıklaması bile hukuksuzluğu ifade eder.

Adaleti ceplerine koymuşlar, insanlara kendilerinden olanlar ve olmayanlar diye muameleye başlamışlar.

Bu durum Yahudi soykırımından dem vurup bugün benzeri acıları Filistinliler'e yaşatan İsrail devletinin tutumuna benziyor.

-Her türlü hukuksuzluk mubah, caiz, amaca giden her yol doğrudur. Acımak yok tepelemek var.

Kendilerine muhalif, karşı, eleştirel yaklaşan herkese, kuruma, sivil toplum kuruluşuna "Siyaset yapacaksanız parti kurun" diyorlar.

Bir zamanlar generallere diyorlardı. Sonra Cemaat'e demeye başladılar. 17 Aralık operasyonundan sonra da hukuki kararları verenlere bunu söylemeye başladılar.

Bu tavrın en günceli "Siyaset yapacaksanız cübbenizi çıkarın da gelin" sözü oldu.

Arkadaş, hayatta her şey siyaset midir?

Siyaset yapınca adaleti, hukuku, saygıyı, sevgiyi, hoşgörüyü, muhabbeti terk mi etmeliyiz?

Hukuktan "milli karar" isteniyor. Verilen her karar uyguladığı siyasete uygun olsun istiyor.

İlişki olsun ama tek taraflı olsun.

Siyaset hukuku katledecek ve hukuk buna sessiz kalacak, öyle mi?

Herkesi kendi minderine çekip orada tuş etmek iyi bir taktik. Fakat bu ne hukuki ne ahlaki ne de İslami bir kurala uyuyor.

Herkes siyaset yapacaksa;

- Hukuku kim işletecek?

- Tebliğ'i irşad'ı kim yapacak?

- Futbolu kim oynayacak, mandıra filozofu mu?

"Madem öyle cübbenizi çıkarın siyaset yapın" demek "Burada her şey biziz, siz de kim oluyorsunuz" demenin üzeri siyaset soslu başka bir versiyonu sadece.

Bu söze Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç ne cevap verecek bilmiyorum ama TUSKON Başkanı'nın bu tarz sözlere okkalı bir cevabı vardı: "Siz de ticaret yapacaksanız, başbakanlığı bırakın gelin eşit şartlarda ticaret yapalım."

Başbakanlığı hayatta her şey sanmak sorunlu bir tavır diye düşünüyorum, ne dersiniz?

Bir de tek doğruluk ölçüsü kendin olunca bu da büyük sorun...

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.