Brüksel’de nasıl yalan söylenmez?
AB Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Avrupa Parlamentosu’nun kıdemli üyesi Andrew Duff’ın “paralel yapı” tarafından “ayarlandığını” söylemişti. Duff’ın bu sözleri kendisine hatırlatması üzerine sözlerine sahip çıkamayan Bakan, bunun yerine Zaman ve Cihan’ı yalancılıkla itham etti.
Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Mevlüt Çavuşoğlu, AK Parti’nin başarıyla çıktığı mahallî seçimlerin ardından Afyonkarahisar’da Avrupa’dan gelen endişelere yönelik bir soruya muhatap oldu. Soruyu soran Cihan muhabiri olduğu için Erdoğan’ı rehber edinen Bakan Bey de “Siz kendiniz çalıyorsunuz, kendiniz oynuyorsunuz. Bunu bir kişiye söylettiriyorsunuz. Daha önce de ayarladığınız zaten birkaç tane liberal milletvekiline de bunu söylettiniz. Ondan sonra Andrew Duff’a söyletiyorsunuz…” cevabını veriyor. Bu açıklama 7 televizyon kanalı ve haber ajansının mikrofonuna yapılıyor, öyle şantaj, montaj, dublaj diye geçiştirilebilecek türden değil. (Görüntü için: http://cihan.com.tr/video/EK-GORUNTU-Cavusoglu-Avrupali-parlamenterle-ilgili-sozlerini-Bruksel-de-savunamadi_0487-CHMTQwMDQ4Ny8wLzIvMA)
Duff, son yılların en sönük, en düşük katılımlı AB-Türkiye Karma Parlamento Komisyonu toplantısında kendisinin “paralel devlet” tarafından ayarlandığını ima eden sözlerini Bakan’a hatırlattı. Ya ispat etmesini ya da özür dilemesini talep etti. Duff, ‘satın alınma’ gibi bir ifade kullandı ki, kendi yorumudur, Cihan’ın haberlerinin hiçbirinde böyle bir ifade yok.
Erdoğan’ın nevzuhur danışmanlarının ‘paralele vurmadığı için üstü çizilecek bakan isimleri’ ile dolaştığı bir ortamda yurtiçinde söylenmiş birtakım lafların maksadını aştığını kabul ederek meseleyi yumuşatabilirdi Bakan Bey. Bunun yerine sözlerini haberleştiren Cihan ve Zaman’ı yalancılıkla itham etti.
Zaman ve Cihan’ın, 17 Aralık’tan sonra yalanı kimlikleri haline getiren ‘havuz medyası’ olmadığı için böyle bir suçlamanın üzerine hassasiyetle gideceğini düşünemedi anlaşılan.
Bakan, Duff’a cevabında diyor ki: “Seçim bitti, Türkiye’de gerginlik devam ediyor, özellikle iktidarla, paralel yapının arkasındaki güçler arasında gerginlik devam ediyor, bu AB ile müzakere sürecini olumsuz etkiler mi, New York Times’ta da böyle bir yazı çıktı’ dediler. Sizin görüşünüze de yer verdiler.”
Bakan soruyu yanlış hatırlıyor. Soruda ne paralel yapı var, ne de en ufak bir Andrew Duff iması. Cihan’ın sorusu şu: “Sayın Bakan’ım, seçimlerle alakalı övgüler var dış basında ama bunun yanında eleştiriler de var. Amerika’daki gazeteler ve Almanya’daki bazı siyasi parti temsilcilerinin özellikle Sayın Başbakan’ın balkon konuşmasında kullandığı üslubu eleştirerek kutuplaştırıcı, ayrıştırıcı bir üslup kullandığını; bunun da Türkiye için kazanımlardan geriye gitmek anlamında olduğunu söylediler ve AB müzakerelerinin durdurulması gerektiğini…”
Bakan Bey, sorunun bitmesini beklemeden mukabelede bulunuyor: “Kim söyledi AB müzakerelerinin durdurulmasını? Siz kendiniz çalıyorsunuz, kendiniz oynuyorsunuz. Bunu bir kişiye söylettiriyorsunuz. Daha önce de ayarladığınız zaten birkaç tane liberal milletvekiline de bunu söylettiniz. Ondan sonra Andrew Duff’a söyletiyorsunuz.”
Şimdi Avrupa Parlamentosu’nda Bakan’ın cevabına devam ediyoruz: “Ben de dedim ki: ‘Andrew Duff ya da liberal bir milletvekilinin bir düşüncesi olabilir, buna saygı duyuyoruz’.”
Aradaki farkı fark etmemek mümkün değil. “Saygı duyuyorum” diye hiçbir ifade yok. Sorunun Duff’la alakası da yok. Cihan muhabiri daha sonra müzakerelerin askıya alınma teklifinin Alman Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi’nden geldiğini söylüyor. Ama Çavuşoğlu ilk sorunun devamını dinlemediği için cevabında Duff’u bir defa telaffuz etmiş oluyor.
‘Ayarlama, söyletme’ gibi ifadelerin Türkçede ne manaya geldiğini herkes bilir. Lafı uzatmaya gerek yok. Fakat Bakan’ın bir başka hilaf-ı hakikat beyanı Türkiye’ye yönelik eleştirilerin sadece liberallerden geldiği iddiası. 17 Aralık’tan bu yana mülakat yaptığım, Avrupa Masası’na misafir ettiğim milletvekillerinin dökümüne baktım, neredeyse her partiden siyasetçi var. Sosyalistlerin lideri, Avrupa Parlamentosu’nun Hıristiyan Demokrat raportörü, KPK Eşbaşkanı Yeşiller milletvekili ve tabii ki liberaller.
Andrew Duff, Bakan’ın Zaman ve Cihan’ı yalancılıkla itham etmesinin hemen ardından yani bir 10 dakika sonra Cihan’a açıklama yaptı. Kendisine şu soru soruldu: “Zaman ve Cihan yaklaşık 13 yıldır Brüksel’de. Yalan haber yaptıkları yönünde herhangi bir intibaınız var mı?” Cevap: “Kesinlikle yok.” Ve ekliyor: “Başta Erdoğan olmak üzere, Çavuşoğlu ve AK Partili bakanlar Türkiye’de bol bol Hizmet’ten bahsediyorlar ancak Brüksel’e geldiklerinde susuyorlar. Kendilerinden laf çıkarmaya çalışıyoruz. Komplo teorilerine sığınmanın utanç verici olduğunu herhalde Brüksel’de görüyorlar. Gülen Hareketi ile ilgili komplo teorileri burada muteber değil, bunu anlamalılar.” İngiliz liberal, daha sonra kendisi ile mülakat yapan Hürriyet’e de benzer sözler ediyor. Kendisine aktarılanların çarpıtılmış olabileceği ihtimaline Duff, net bir ‘hayır’ cevabı veriyor. Çünkü Çavuşoğlu’nun kameralar önündeki açıklaması Avrupa Parlamentosu çalışanlarınca tercüme edilip kendisine iletilmiş. Duff hem Cihan’a hem de Hürriyet’e verdiği mülakatlarda ‘yalancının kimliğine dair’ net ipuçları veriyor.
Tartışmaya konu olan sözler üzerine Zaman’da genç kuşağın en başarılı dış politika yazarlarından Abdülhamit Bilici ve Dış Haberler Editörü’müz Mustafa Edib Yılmaz, iki makale kaleme aldılar. ‘Tekzibini’ Avrupalılarca gündeme getirilmesi durumunda Brüksel’e sakladığı anlaşılan Bakan Bey’den hiçbir açıklama gelmedi.
Bakan’ın Zaman ve Cihan’a yönelttiği nezaketsiz ithamına karşı ben yine de ‘yanlış bilgilendirilmiş’ diyeyim. Ötesini kendimize yakıştırmayız.
- tarihinde hazırlandı.