Ya deport ya iade!

Ya deport ya iade!

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın NATO Zirvesi'ne katılımı öncesi ve sonrası yaşananlar, Başbakan Erdoğan'ın 21 Ocak'ta Brüksel'i ziyaretini ne kadar da çağrıştırıyor. Yanında yine yakından tanıdığımız, en ziyade alakaya mazhar, şimdi daha da büyümüş uçakta kadroları berdevam ve sorulmasında mahzuru olmayan 5 soruyu hıfzetmiş gazeteciler.

Mevzumuz da üç aşağı beş yukarı aynı: 'paralel yapı'nın daha da derinlemesine dünyaya aktarılması ve Hocaefendi'nin iadesinin temini. Slogandaki hafif farklılık ilk anda göze çarpıyor. Ahmet Hoca'nın 1 Eylül'de Meclis'te okuduklarını pek tedai ettirmeyen 62. Hükümetin yeni sloganı sanki: ya deport ya iade!

İktidar, 9 aydır dinlemelerle ortaya çıkan yolsuzluklar üzerinden kendisine darbe yapıldığını savunuyor ama Erdoğan kendisini, bakanlarını, üst düzey bürokratlarını aylardır, yıllardır dinledikleri tescillenen ABD, İngiltere ve Almanya liderlerine sitem ederken diplomatik zarafetin zirvesinde dolaşan bir devlet adamına dönüşüyor. Kendisinden umduğumuz, 'ey Merkel, ey Cameron, ey Obama' gibi yeri göğü inletecek ikazları boşuna bekliyoruz. Bu konuda çok ısrar ederse, zaten pörsümüş 'paralel' safsatasının yaldızının daha da döküleceğini o da çok iyi biliyor. Siteminde biraz 'canınız sağolsun. Sizden gizlimiz, saklımız yok' havası var. Mesela, 'Merkel dinleme konusunda ayrıntılı izahat verdi mi?' sorusunu iki cümle ile geçiştiriyor Cumhurbaşkanı. Bir önceki sualde yine dinleme ve Merkel kelimeleri yanyana geldiğinde, Erdoğan'dan ne bir uyarı, ne bir telin, ne bir serzeniş sadır olmuş. Öyle yazıyor yanındaki gazeteci refiklerimiz.

İktidar medyasına bakacak olursak Hocaefendi'nin etrafındaki 'çember' daralıyor, 'kıskaç' kuvvetleniyor ve 'geri sayım' hızlanarak devam ediyor. Dönemin Başbakanı Erdoğan 21 Ocak'ta Brüksel'den dönerken de AB'ni paralele ikna ettiğini iddia etmiş, bu iddiası iktidar medyasının manşetlerini süslemişti. 9 aydır aklı başında bir AB yetkilisinin hala 'paralel yapı' tezini, hükümete 17 Aralık'ta darbe yapıldığını savunduğunu işitmedik.

Darbe diyorum, alo!!!

Dahası AKP 'bana darbe yapıldı' dedikçe, Brüksel yolsuzluklardan dem vuruyor. Bu hafta, 17 Aralık yolsuzluk operasyonlarını yapan polis şeflerinin 'darbecilikten' tutuklandığını sorduğumuz AB'nin cevabı kısa ve net: yolsuzlukla mücadele AB siyasi kritelerinin anahtar unsurudur. Ve üstü örtülü bir uyarı da var: yolsuzlukla mücadelenin dış yatırımcılar için de en temel kriterlerinden biridir.

27 Nisan muhtırasına AB'nin tepkisini hatırladığımızda, hükümetin 'bize darbe yapıldı' iddiasına Brüksel diplomatik nezaketin dışına çıkıp tercüme edildiğinde şunu diyor: biz Türkiye'de darbenin ne olduğunu gayet iyi biliriz, böyle bir darbe bizim lugatte yok! AB'nin 17 Aralık'a nasıl baktığını görmemiz için fazla beklemeyeceğiz. İlerleme raporu 8 Ekim'de açıklanacak, biz de, iktidar da merakımızı gidereceğiz.

Demem o ki, Erdoğan 'paralel yapı' ile ilgili belge göndereceğine söz verdiği sadece Obama'ya değil, bütün dünyaya bu 'müdellel ve mevsuk darbe teşebbüsünü' teferruatıyla şerhetmeli ki, cümle alem Yeni Türkiye'nin ihyasına şahitlik etsin! Yolsuzluğun darbe girişimi; havuz medyasının basın hürriyetinin ta kendisi; kaç İsmail kaç'ın yargı bağımsızlığının şahikası; haşhaşi, parazit, sülük, kan emici vampir, virüs gibi sıfatlarla iblisleştirmenin de toplumu kucaklama olduğunu öğrensin!

Ahmet Hoca'mızın 62. Hükümet programında geçen ve bütün kalbimizle desteklediğimiz özlü sözü ile bitirelim: 'Devletler ve milletler ancak ve ancak aidiyet bilinciyle ayakta dururlar, eğer bir toplumda aidiyet bilinci zayıflamışsa, devlet bir grup vatandaşını dışlamışsa, ötekileştirmişse, o andan itibaren o devletin ayağa kalkması, o milletin felah ve sükun bulması mümkün değildir.'

Kaynak: http://www.zaman.com.tr/selcuk-gultasli/ya-deport-ya-iade_2242570.html

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.