İlk Cuma Namazı ve İcabet Vakti
İnsanlarla bir araya gelme, onlarla kaynaşma, birbirinin kederiyle üzülüp sevinciyle sevinme, medenî olmanın bir muktezasıdır. Onun içindir ki daha Muhacirler Medine’ye hicret etmeden, Ensar kendi arasında, “Yahudiler ve Hıristiyanlar her yedi günde bir bir araya gelirler. Gelin biz de bir gün tespit edelim, o gün toplanalım. Allah’ı zikredip ibadet yapalım, şükredelim.” diye konuşmuştu. Daha sonra da tespit ettikleri günde Es’ad İbn Zürâre’nin evinde bir araya geldiler ve Es’ad onlara namaz kıldırdı. Dili, kılıcı kadar keskin ve müessir olan Ka’b İbn Malik, gözleri görmez hâle gelip torunu tarafından elinden tutularak mescide götürüldüğü devirlerde, cuma günü ezanı duyduğu zaman o ânı hatırlar ve, “Allah (celle celâluhu), Es’ad İbn Zürâre’ye merhamet etsin. Medine’de biz Mus’ab vasıtasıyla Müslüman olduktan sonra, –Resûl-i Ekrem’den haber gelip gelmediğini bilmiyorum– o paçaları sıvadı ve Medine’nin içinde dolaşarak, arkasında kırk (bir rivayete göre on iki) kişi toplayıverdi. Sonra bize cuma namazı kıldırdı. Sonra da bir oğlak kesti ve bize ziyafet verdi. Böylece ilk defa cumanın beşaretini Es’ad İbn Zürâre getirdi. Hayatının sonuna kadar Allah ona merhamet etsin!” der.[1] Daha sonra da, Efendimiz tarafından yazılı emir gelince Mus’ab İbn Umeyr, cuma namazlarını kıldırmaya başlar.