Hz. Halid'in Yemen'de Muvaffak Olamaması
Hz. Halid'in irşad için Yemen'e gönderilmesi ve bir müddet sonra geriye alınıp yerine Hz. Ali'nin vazifelendirilmesi bir vak'adır. Ama bu vak'anın Efendimiz (sav) için söylenen yukarıdaki hükümle çelişkili bir yanı yoktur. Şöyle ki:
Birincisi: Hz. Halid hassas bir insandır. Hatta bazı zayıf rivayetlerin anlattığına göre, daha İslâm'a girişinin ikinci gününde, sefere çıkan bir seriyyeye katılamadığı için, evine çekilmiş ve sabaha kadar ağlamıştı. Bundan da anlaşıldığı üzere, O'nun irşad ve tebliğ adına dahi olsa, bazı beklentileri vardı. O her zaman aktif ve vazife peşindeydi. Şimdi böyle bir kabiliyet ve istidadı yerli-yerinde kullanmak oldukça zor bir meseledir. Bu zorluğun bir yönü, istihdam edene âit olsa -ki Efendimiz (sav) için böyle bir durum söz konusu olamaz- diğer yönü de Hz. Halid'e âittir. Çünkü o esnada Hz. Halid, verilen her şeyi yapabileceğine inanmaktadır. Onun içindir ki, Efendimiz (sav), Hz. Halid'i Yemen'e göndererek âdetâ eline bir mezura vermiş ve ona, Kendi boyunun ölçüsünü kendin al' demiştir. Böyle bir tecrübeye Hz. Halid'in ihtiyacı vardır. Öyleyse irşad adına yapılan böyle bir gönderme işi, Yemenlileri olmasa bile, Hz. Halid'i irşad etme bakımından fevkalâde isabetli ve yerindedir.
İkincisi: Yemenliler fıtrat itibariyle sert ve haşindir. Öncelikle Hz. Halid'in gönderilmesi, onların huşûnetini ta'dil etme hikmetine mebnîdir. Nitekim Hz. Halid, üzerine aldığı bu misyonu hakkıyla eda etmiş ve kendisinden sonra gelecek Hz. Ali'ye hizmet edebileceği müsâit bir zemin hazırlamıştır. Şimdi eğer Hz. Halid bu gayeye yönelik Yemen'e gönderildiyse, yine isabet ortadadır.
Üçüncüsü: Önce Hz. Halid'in sonra Hz. Ali'nin Yemen'e gönderilmesi, Hz. Ali'nin irşad ve tebliğdeki performansını ispata müteveccih de olabilir. Yani Hz. Halid gibi büyük bir istidadın ki bu da onun sahabe arasındaki seçkin mevkiini daha da kuvvetlendirmiştir. Hz. Ali'nin ileride yükleneceği misyon adına böyle bir te'yide ihtiyacı vardır.
Dördüncüsü: Allah Rasûlü bilmektedir ki, o işin ehli Hz. Ali'dir. Ama, ilk anda onun gönderilmesi, bilhassa İslâm'a yeni girenlerin aklına yanlış düşünceler getirebilir ve bu tayin bir akraba kayırılması şeklinde yorumlanabilirdi. Bu ise, bir lider olarak Allah Rasûlü'nün bulunduğu durumun nezaketine muvafık olmazdı dolayısıyla da yanlış düşünce sahiplerinin mahvına sebebiyet verebilirdi. İşte bütün bunları önlemek için Allah Rasûlü, Yemen'e önce Hz. Halid'i gönderdi. O, irşad ve tebliğde, askerî sahada yakaladığı başarı baremini tutturamadı.. Ardından Hz. Ali vazifelendirildi. Bu tavzifin töhmete bulaşacak hiçbir tarafı yoktu. Zaten Hz. Ali de elde ettiği başarılarla bu ikinci tayinin isabetini ispat etmişti..
Düşünülse daha başka hikmetler de söylenebilir. İşte bütün bunlar ve bunlara benzer hikmetler içindir ki, Allah Rasûlü Hz. Halid'i Yemen'e göndermiştir.. Ve O'nun bu istihdamı hikmetler açısından gayet isabetli olmuştur.
- tarihinde hazırlandı.