Nasr Sûresi

Nasr sûresinin ilk âyeti إِذَا جَۤاءَ نَصْرُ اللهِ وَالْفَتْحُ 1 nahiv kuralları açısından mâtufta muzâfun ileyh hazf edilir ve ondan bedel, kelimenin başına belirlilik takısı olan lâm‑ı tarif gelir. Dolayısıyla وَالْفَتْحُ burada وَفَتْحُ اللهِ demektir.

Buradaki nükteye gelince; Allah’ın bizi yaratması, hizmet yoluna sevk etmesi, halkın kalbini bize tevcih etmesi.. hepsi Allah’ın yardımı ve inayetiyledir. Çok insan bunların böyle olduğunu müşahede eder ve her fırsatta tevhidî düşüncenin gereği olarak da anar, anlatır.

Fethe gelince; orada sebepler bir ölçüde orta yere çıkar ve Müsebbibü’l‑Esbap unutulabilir. Bunun lazımı olarak da “Ben yaptım, ben ettim…” diyenler olur. Aslında bu bir yanlışlığın ifadesidir. Fetih öncesi, onun mukaddimatı sayılan yardımlar nasıl Allah’a ait ise, fetih de O’na aittir. Ama, yukarıda ifade ettiğimiz gibi, insan fetih sarhoşluğu ile kendinden geçip zaferi kendinden bilebilir.

İşte tam bu aşamada böylesi düşüncelerin insanı sarıp‑sarmalayıp bir çarpıklığa atması ihtimaline binaen Kur’ân böyle bir noktada tesbihi ve istiğfarı emreder.[2] Öyleyse böyle anlarda insan, normal zamanlardan daha fazla سُبْحَانَ اللهِ وَبِحَمْدِهِ ، سُبْحَانَ اللهِ الْعَظِيمِ 3 demelidir. Aslında bu, hangi seviyede ve nerede olursa olsun davayı temsil eden her fert ve cemaat için geçerlidir. Allah Resûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem) için de, sahabe için de, bizler için de. Bu açıdan da, İslâmiyet’e fevç fevç dehaletlerin olduğu, hizmetin alabildiğine inkişaf ettiği zamanlarda tesbih ve istiğfar daha farklı bir önem arz eder ve etmelidir de. Evet, artık o safhada insanın hayatı sürekli tesbih ve istiğfar olmalıdır. O insan, güç ve kuvvetini tesbih ve istiğfardan almalı ve her zaman kendi güç ve kudretini nefyedip “sübhanallah” diyerek Allah’a dayanmalı ve “estağfirullah” diyerek de günahlarına istiğfar etmelidir. Keşke bu düşünce hepimizin içine kök salmış olsaydı!

Ayrıca fetih esnasında veya sonrasında gücü, kuvveti elinde bulunduranlar çeşitli haksızlıklar yapabilirler. Hem de bunu hak namına yaparlar. Şöyleki; mantık ve muhakeme ile aşılabilecek, değişik alternatifler ile çözülebilecek nice meseleler vardır ki, fethin köpük köpük gürültüleri içinde ve gücün, kuvvetin önünde çözümsüzlüğe itilebilir.. hatta kangren hâline getirilebilir. Buna kuvvetin dehayı alt etmesi nazarıyla da bakılabilir. Onun için fetihlerden veya fethin mukaddimatı sayılan Allah’ın yardımlarından sonra istiğfar emri, kuvvetin ceberut ve azgınlığını kırma ve tâdil etmek için çok önemlidir. Kaldı ki bazı olumsuz şeyler kuvvetin tabiatında var. Hatta siz, Müslümanlığı kılı kırk yararcasına yaşasanız dahi, zikredilen durumun bahis mevzuu olduğu yerde her zaman hak duygusu zedelenebilir, ihmale uğrayabilir. Tabi ki böyle bir durumda istiğfarın yeri kat’iyen tartışılmaz.

[1] Nasr sûresi, 110/1.
[2] Bkz.: Nasr sûresi, 110/3.
[3] “Allah’ı her türlü eksiklikten tenzih eder ve O’na hamdederim. Azîm olan Allah, her türlü eksiklikten münezzehtir.” (Buhârî, daavât 65, eymân 19, tevhîd 58; Müslim, zikir 31).

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2024 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.