Arapça eğitimi

Cumhuriyetle beraber Arapça eğitimine karşı tavır alınması, o günün aydınının ve devlet yetkililerinin bir yanılgısıdır. Bu kararda o dönem itibarıyla Arapların Devlet‑i Âliye’ye karşı tutumu rol oynamış olabilir. Fakat şimdi geçmişe yönelip onu sorgulamanın bir yararı olmadığı kanaatindeyim.

46’lı yıllardan sonra İmam‑Hatip Okulları ve İlâhiyat Fa­kültelerinin açılmasıyla beraber, kendi kültür ve dinamiklerimize dönme süreci de başlamıştır. Bu yıllar, aynı zamanda demokrasi düşüncesinin, zaman zaman hecelendiği bir dönemdir.

Arka arkaya bu okulların açılmaya başlamasıyla beraber müfredat programlarında Arapça esas alınmıştır. Kalifiye eleman azlığı, henüz bir plan ve programın yapılmaması… gibi eksikliklere rağmen Arapça öğreniminin bir ihtiyaç olarak hissedilmesi; bence çok önemlidir. Bütün aksaklıklara rağmen bu gelişmeler, Arapça ile ilgili çalışmalara yeniden hız kazandırmış, Arapça bilen insanların bu okullara intisabını sağlamış ve halkın devlete bakış açısı değişmiştir. Aslında bütün bu gayretler, hem öteden beri bayraktarlığını yaptığımız milletlerle tekrar diyaloğa geçme, hem de dinimizi kendi temel kaynaklarından öğrenme çabası adına önemli adımlar olarak değerlendirilebilir.

Bu okullarla belli bir mesafe alınmış mıdır, dil, bütün inceliği ile öğrenilmiş midir, bu okullarda okuyan insanlar araştırma yapacak kadar o dile vâkıf mıdır..? Bütün bunların tartışması yapılabilir. Ancak önemli olan asıl mesele, bu dönemden itibaren Arapça üzerinde çalışmaların tekrar yoğunluk kazanmış olmasıdır.

Günümüzde ise bu dil, İmam‑Hatip ve İlâhiyatlarda mecburi olmanın yanı sıra, bazı üniversitelerde devlet tarafından ihtiyarî, yani seçmeli dersler arasına sokulmuştur. Bence bu fırsatların değerlendirilip talebelerin mutlaka bu dersi seçmesi sağlanmalıdır. Kanun ve mevzuatın müsait olduğu ölçüde özel kurslar tertip edilmelidir. Bütün bu çalışmalarla pratik mânâda hem “enformasyon dili” hem de kaynak eserlere inebilmek için “yazı dili”nin öğrenilebileceği kanaatindeyim.

Bunların dışında, Arap devletleriyle kültür antlaşması yapıp, ülkelerarası talebe gidiş‑gelişinin sağlanması gerekir. Böy­lece yıllardır ayrı kalınan bu ülkelerle tekrar kaynaşma ve diyalog yolu açılacaktır. Ayrıca ortaklaşa bir bilgi bankası, karşılıklı tercüme büroları kurulmasının, bu diyalog ve kaynaşma yolunu hızlandıracağı kanaatindeyim.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2024 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.