Gayb merakı ve düşünce ufkumuz

Öteden beri bana; “2000 yılında ne olacak?” veya “2010’da ne olacak?” vs. gibi sorular çok sorulmuştur. Ceva­bım hep şu olmuştur: İnşâallah 2000 yılında veya 2010 yılında daha çok insan, imanın yümün ve bereketiyle emniyet ve itminana kavuşacak.. daha çok insan vicdanında Cennet numunesi bir çekirdek taşıdığının şuuruna erecek.. daha çok insan “iki kere iki dört eder” kat’iyetinde Cennet’in varlığına inanacak.. kendilerini Cehennem’e götürecek davranışlardan gerektiğinden daha fazla sakınacak.. ve dünyada bir huzur toplumu, bir fazilet toplumu meydana gelecek...

Ben aslında bu soruların altında yatan gizli niyetleri ve asıl sorulmak istenen şeyleri anlamıyor değilim. Ancak burada anlaşılması gerekli olan başka bir şey var: Bizler yeryüzünde şu anda câri olan idarî, siyasî, askerî, iktisadî, içtimaî, kültürel… bütün problemlerin temelinde insanın bulunduğuna ve problemlerin menşeinin, kaynağının insan olduğuna inanıyoruz. Bu itibarla da problemlerin çözümünün, ancak insanı ele almakla, hem de tekrar ber tekrar ele almakla mümkün olabileceğine inanıyoruz.

Evet, bu problemler siyaset yoluyla çözümlenebilecek cinsten değildir. Burada siyasetin yerini ve rolünü bütün bütün inkâr etmemekle beraber, onun her şey olmadığının da bilinmesi gerektiğini düşünüyorum. Hele ülkemizde dinî duygu ve düşünce adına kıpırdanış ve canlanışların altında, işgal ettikleri makamları, ya da alışageldikleri hayatı kaybedecekleri endişesini yaşayan insanların bulunduğu ve bunların ellerinin bizim nabızlarımızda olduğu düşünüldüğünde, işin ehemmiyeti daha da belirgin hâle gelir. Evet, onlar imkânâtı vukuat yerine koyup, dindar insanlar hakkında ihtimaller üzerine hükümler kesip biçecek ve ciddî rahatsızlık duyacaklardır ki, bunun aksini de ispat etmemiz mümkün değildir. Çünkü nefy ispat edilemez. Onun için mü’minler, kendilerine, davranışlarına, konuşmalarına çok dikkat etmek zorundalar. Bugün itibarıyla bizi, hatta gelecek nesli bile alâkadar etmeyen meseleleri, değil ağıza almak, belki hiç düşünmemek icap eder.

Kaldı ki bizler İmam Rabbânî[1] ve Bediüzzaman’ın[2] en büyük makam dedikleri rıza makamına talibiz. Yaptığımız tebliğ ve irşad faaliyetleri ile, Rabbimiz’in bizden razı olacağı hususunda vicdanlarımız iman ve itminan içinde. İşte Cennet’te bile yeni bir ufuk, ulaşılacak yeni bir merhale olan rıza makamına talip olan bizlerin, ne siyasî, ne idarî, ne askerî, ne de daha başka dünyevî şeylere talip olması düşünülemez.

Zaten şu anda bizler, zirvede bir azimle, insanların bütününü kucaklayıp herkese hakikî insan olma ufkunu gösteremediğimiz için üzgünüz! Bizler, “Evlenmeyi düşünmüyor musunuz?” sorusuna, “Ümmet‑i Muhammed’in derdi bunu bana unutturdu.”[3] diyen Üstad Bediüzzaman’ın düşünce ufkunu yakalayamadığımız için mahcubuz! Bizler Allah’ın yüce adını dünyanın dört bir yanına götürememiş olmanın hacaletini yaşıyoruz! Onun için bırakın, zirveleri talep etmeyi ve buna benzer düşünceleri! Siz ve biz yukarıda arzettiğimiz hususları gerçekleştirmeye çalışalım. Bu yolda, cehalete, fakirliğe ve ayrılığa savaş ilan edelim. Bilgiyi ilkokul seviyesinden başlayıp akademik kariyerin en son sınırına kadar her yerde hâkim kılalım. Yapacağımız iktisadî faaliyetlerle fakirliğimize son verelim. Tefrika illetinin köküne kibrit suyu dökerek, bu milleti oluşturan ayrı ayrı unsurları, kristal avizenin parçalarını bir araya getiriyor gibi getirelim.

Evet, bizim bütün derdimiz, davamız budur. Bunun ötesinde başka şeyler arayanlar bir gün gelecek bu düşüncelerinden dolayı utanacak ve şimdilerde bazılarının dediği gibi “Sizi yanlış tanımışız, özür dileriz.” diyecekler.

[1] İmam Rabbânî, el-Mektûbât 1/50 (36. Mektup), 132 (146. Mektup).
[2] Bkz.: Bediüzzaman, Mektubat s.253-254 (Yirminci Mektup, Mukaddime), s.317 (Yirmi Üçüncü Mektup, Üçüncü Sual).
[3] Bkz.: Bediüzzaman, Hanımlar Rehberi s.23-28.
Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2024 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.