Yol azığımız

Yeryüzünde İslâm’ın yücelmesi ve yükselmesi, onu temsil edenlerin istikamet üzere yaşamaları ile mümkündür. Onlar ister bu yolla vilâyet makamına ulaşmayı, ister insanları insanlığın semasına yükseltmeyi, ister bu milleti, devletler muvazenesinde muvazene unsuru olabilecek bir konuma getirmeyi düşünsünler, mutlaka istikamet üzere olmaya fevkalâde özen göstermelidirler. Bu aynı zamanda hedefe varmanın da önemli bir vesilesidir.

İstikameti yakalayabilmenin belki de yegâne yolu, Allah ile irtibattır. Evet, bizim güç kaynağımız, Allah ve O’na olan yakınlığımızdır. Onun için bu hususun hayatımızın hiçbir anında ihmal edilmemesi ve kat’iyen hatırdan çıkarılmaması gerekir.

Ayrıca, her gün gönüllerin kendisine daha derin bir muhabbet ve teveccüh gösterdiği böylesine güzel hizmet anlayışları içine, her zaman hubb‑u câh, şöhret arzusu vb. başka başka mülâhazalarla girmek isteyenler olacaktır; bu yol takip edildiği sürece bunlar hasbîlik ve adanmışlık ruhu üzerine kurulu böyle bir hizmet telâkkisi içine girme imkân ve fırsatını bulamayacaklardır. Meselâ siz, ibadet ü taatinizde çok derin olsanız, namazlarınızı uzunca kılsanız, nafile oruçları hiç kaçırmasanız, zannediyorum farklı mülâhazalarla içinize giren insanlar, aranızda uzun zaman barınamayacak, ilk fırsatta sizden ayrılacaklardır. Böylece bir taraftan Allah’la irtibat sağlanırken, öte taraftan da bünye gayet iyi korunmuş olacaktır.

Bakınız, Allah Resûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem), Hazreti Âişe Validemiz’in beyanına göre ayaklarının altı şişinceye kadar ibadette bulunuyordu. Bir gün, “Allah senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışladı. Neden bu kadar kendini ibadet yolunda zorluyorsun?” sorusuna, O, “Bu lütfu bana bahşeden Allah’a karşı çok şükreden bir kul olmayayım mı?”[1] karşılığını vermişti. Bûsîrî de buradan hareketle “Ben o Nebiler Sultanı’nın sünnetine muhalefet ettim; zira O, ayaklarının altı şişinceye kadar geceleri hep ibadet ü taatle ihya ederdi.”[2] der.

Şimdi sizler istikameti bir kredi kartı gibi kullanarak, bu ülkede ferdî, ailevî ve millî birçok hizmetlerin gerçekleşmesinde öncü rol oynadınız. Daha doğrusu Allah bunları size lütfetti. Öyleyse bu nimetlere karşı, Allah Resûlü gibi şükretmesini de bilmelisiniz!

Öte yandan, istikameti koruyamama, çeşitli falso ve fiyaskoların yaşanmasına sebebiyet vermekte. Böyle bir şeyin hesabını ise Allah mutlaka ahirette soracaktır. Çünkü çok geniş bir kitleyi alâkadar eden, hatta bu milletin kaderini ilgilendiren ve bu yönüyle de âmme hakkı içinde mütalâa edilebilecek olan bir kısım hakların çiğnenmesi kaçınılmaz olacaktır. Onun için A’dan Z’ye insanlığa hizmet davasına gönül verenler, bu hususa mutlaka çok dikkat etmek zorundadır. Ve bu mefkûreye zarar verebilecek en küçük şeylerden bile yılandan, çıyandan kaçar gibi kaçınmalıdırlar.

[1] Buhârî, teheccüd 6; Müslim, sıfâtü’l-münâfikîn 79-81.
[2] el-Bûsîrî, Dîvânü’l-Bûsîrî s.239.
Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2024 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.