Hep Canlı Kalma
Bir insanın, İslâmî aşk ve heyecanını devam ettirebilmesi için sürekli aksiyon içinde olması gerekir. Bu da bu uğurda devamlı plânlar, programlar geliştirerek, sık sık beynini, kalbini, ruhunu yoklamakla mümkündür. Dahası, öğrendiği hakikatları başkalarına aktarmak için mutlaka hep bir muhatap peşinde olmalıdır.
Anlayıp ruhuna mal ettiği düşünceleri, cismaniyeti adına aldığı gıdalarla bedenin şekillenmesi gibi, onun ruhunu şekillendirmesi de böyle bir hamle ve aksiyona bağlıdır. Evet en güzel neticeler, sürekli aksiyonla elde edilir. Meselâ bir uluhiyet inancı ya da mârifet hakikatı ki, bunlar nazari şeylerdir; bunu ancak başkalarına götürdüğümüz, o konuda gönlümüzün ilhamlarını başkalarına fısıldadığımız ölçüde tam anlayabiliriz.. daha doğrusu tam duyabiliriz.
Bu, bizim dinî ve ruhî hayatımız adına canlılığımıza vesile olmanın yanında, Cenâb-ı Allah'ın teyidine de önemli bir sebeptir. Yani Allah (c.c) ancak, kendisini bu işe adamış, yani dine hizmeti hayatının gâyesi hâline getirmiş kimseleri destekler. Siz O'nun dinini desteklediğiniz sürece, O'nun desteğini garanti etmiş sayılırsınız.
Bu sebepten herkesin hem kendi canlılığı, hem de iman ve Kur'ân'a hizmet adına mutlaka bir plânı, hedefi ve ideali olmalıdır; olmalı ve kendi konumuna göre üslubunu çok iyi ayarlayarak muhtaç sînelere mutlaka ruhunun ilhamlarını boşaltma yollarını araştırmalıdır.
Yoksa insan hiç farkına varmadan, duygular dumura uğrar ve gün gelir söner gider. Bu ise mânen ölüm demektir. İş yapmayan insanlar, kaydıklarının da farkına varmadan kayar giderler. Sonra da ihtimal en önemli işleri önemsiz görür ve daha önceki yol arkadaşlarını hafife almaya başlarlar. Sukûtu kendilerinde arayacaklarına, ya başkalarının suudunu sukût görür veya -el-iyazubillah öyle olmasını arzu ederler.
- tarihinde hazırlandı.