İltifata Mazhariyet Adına

Bugün, milletimiz adına Tarîhî' denebilecek ölçüde çok iyi bir başlangıç yapılmıştır. Bu hareket çaplı, geniş kapsamlı olması ve Türkiye için istikbal vadetmesi yönüyle, Müslüman-Türk milleti olarak tarihimizde meydana gelen iki-üç önemli hâdiseden biri sayılabilir. Bu, Cenâb-ı Hakk'ın milletimize olan bir iltifatıdır. Bizim de, bu iltifat-ı Rabbaniyeye mazhariyeti devam ettirme adına, olanca gayreti göstermemiz gerekmektedir.

Efendimiz, kendi liyakatine mebsûten mütenasip olarak verilen peygamberlik davasında, başkalarının gönlüne girmek için savm-i visal (birkaç gün arka arkasına oruç tutma) yapıyor, ayakları şişinceye kadar geceleri nafile namaz kılıyordu. Kendisine, geçmiş ve gelecek günahları affedildiği hâlde niçin bu şekilde hareket ettiğini hatırlatanlara da: 'Bu lütuflarla beni serfiraz kılan Allah'a şükretmeyeyim mi?' cevabını veriyordu. Evet, biz de, her oturup kalkışımızda, gülüp-eğlenme yerine, konumun müsait olduğu ölçüde, Rabbimizle münasebetimizi yenileme mecburiyetindeyiz. Hatta, biraz mübalağa edâlı da olsa, istibra anı da dahil yatağa girip uyayacağımız vakte kadar zamanın hemen hepsini O'nun adına değerlendirip: 'Verdiğin nimetlere binlerce şükürler olsun Allah'ım!.. Liyakatimiz olmadığı hâlde, bunca nimetlerle bizleri serfiraz kıldın.. şimdi de bizlere liyakat ihsan buyur ve aramızdaki nifakı, şikakı bertaraf eyle!..' deyip dua etmeliyiz. Bütün bunlar, Allah'la olan irtibatı kuvvetlendirmeye yönelik hareketlerdir ki Cenâb-ı Hak, kendisiyle bu ölçüde münasebetlerini koruyan insanların hiçbir zaman ikballerini idbara çevirmemiştir.

Ne var ki O, nimetlerini artırdıkça biz de kendimizi gaflete salıyor, istikbal adına beklentilere giriyor, bulunduğumuz makam ve mansıba göre hakk-ı temettu peşinde koşuyorsak, işte o zaman Cenâb-ı Hak, bu nimeti bizden alıp Kur'ân-ı Kerim'de ifade edildiği üzere, duyguda, düşüncede taze her gün ayrı bir performansla hareket eden ve Allah'la irtibatı kavi bir başka topluluğa verir. Evet Allah (c.c), ruhen canlılığını kaybetmiş insanlara bu davayı temsil ettirmez. Küçük bir emâre ve gösterge olarak, namazların şeker-şerbet halâveti içinde edâ edilmesi, Rabbin mübarek isminin anılırken zevkten zevke girilmesi, O'na ait hususların, her şeye tercih edilmesi.. evet işte bunlar, tazeliğin ve iltifat-ı ilâhî'ye mazhariyetin ifadesi sayılabilir. Aksi durumlar ise, farklılaşmanın, ruhta bitmişliğin ve kadavralaşmanın alametidir.

Netice itibarıyla herkes üzerine sağanak sağanak gelen bu nimetleri gördükçe birer âbid, birer zâhit kesilmeli ve hiçbir beklentiye girmeden Allah yolunda koşmaya devam etmelidir.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2024 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.