Sonsuz ve Sıfır

Fikir işçileri arasında zâhiren bir disiplin olsa da, esas itibarıyla onlar kendi aralarında müdür, amir, şef... vb. gibi herhangi bir makam, mevki ve rütbe mülâhazası olmayan kimselerdir. Bu mülâhazaya sahip kimselerden her bir fert, kendisini, "İnsanlardan bir insan ol" düsturu gereği basit bir fert olarak kabul etmeli ve değer itibarıyla da ancak, soluna konulacak herhangi bir rakamla kıymet kazanmayı bekleyen "sıfır" görünümünde olmalıdır. Sıfırların kendi aralarında herhangi bir üstünlüklerinin bulunması bahis mevzuu değildir. Zira bunların birbirleriyle toplanmaları-çıkarılmaları-çarpılmaları-bölünmeleri onları kat'iyen farklılaştırmaz. Sıfır, ancak tam bir mânâ-i harfî ile soluna konulacak rakam ya da rakamlar sayesinde birdenbire on, yüz, bin veya milyonlarca.. kat büyüyüp değer kazanır. Bu itibarla da, makam ve mansıba talip olmamayı, en akıllıca bir iş kabul ediyoruz. Düz yerde yürümek her zaman için emniyetli; zirvelerde dolaşmak ise tehlikelidir. Çünkü zirveden düşmekle meydana gelecek sonuç, çok defa düz yolda tökezleyip düşmekten daha vahim neticeler doğurur.

Ayrıca burada, istidradî olarak bir hususu daha arz etmek istiyorum: Ben, "." şeklindeki sıfırı bu espriye bağlı olarak Lâtince'deki içi şişirilmiş boş bir yuvarlak olan "0"dan daha elverişli görüyorum. Çünkü eski sıfır, Lâtince'deki sıfırdan çok daha fazla acziyet ve mahviyet ifade etmektedir. O eski sıfırın ifadesi diyeceğimiz "." , varlığın en küçük parçasını oluşturan zerrecikler gibi kendisinden daha küçük herhangi bir şey olmayan işaretçiktir.

Evet insan, Allah (celle celaluhu) karşısında gerçek konumunu ifade edebilmesi için her zaman ve her şeyde O'nu bilip O'nu duymalı, kendisini de koca bir "hiç" görmelidir. Hasan Âli Yücel'in başından geçen şu hâdise, mevzuumuza güzel bir misal teşkil etmektedir: Bir gün Paşa, Hasan Âli Yücel'e "sıfır" ve "sonsuz"un ne olduğunu sorar. Hasan Âli Yücel, Paşa'nın bu sorusuna, "Paşam! Sonsuz siz, sıfır da benim." cevabını verir. Kanaat-i âcizanemce bu sözü insanlar, kendilerini hiç yoktan var eden ve sonsuz nimetlerle perverde kılan Rablerine karşı duymalı, kabullenmeli ve engin bir kulluk şuuru içinde "Allah'ım! Sen sonsuzsun biz ise birer sıfırız." demelidirler.

Evet, herkes kendisini bir "sıfır" olarak görmeli, Allah'ın lütfettiği değişik muvaffakiyetlerin hepsini O'ndan bilmeli, kendisine verilen değişik pâyeleri, bir vazife taksimi olarak telâkki etmeli ve kendisi gibi birer nefer olan diğer arkadaşlarına karşı da kesinlikle herhangi bir gurur, kibir ve üstünlük taslama tavırlarına girmemelidir. Çünkü bütün muvaffakiyetleri lütfeden ve bizleri çeşitli istidat ve kabiliyetlerle donatıp dinine hizmet yolunda değişik makam ve mevkilerde istihdam eden Cenâb-ı Hak'tır. Öyle ise minnet O'na, şükran O'nadır. Ayrıca, mazhar oldukları nimetleri kendilerinden bilen talihsizlerin takılıp yollarda kaldıkları da unutulmamalıdır. Onun için bizim yolumuz, "Der tarîk-i acz-mendî lâzım âmed çâr-çîz: Acz-i mutlak, fakr-ı mutlak, şevk-i mutlak, şükr-ü mutlak ey aziz!" ifadeleriyle çerçevesi çizilen acz, fakr, şevk ve şükür yoludur ki, bu yol, insanın kendisini sonsuz güç ve kudret sahibi Rabb'i karşısında bir "sıfır" olarak görüp, mazhar olduğu bütün nimetleri O'ndan bilmeyi ve şükürle mukabelede bulunmayı gerektiren bir yoldur.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2024 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.