Dua
Tebliğ insanının duâ yanı da diğer vasıflarından geri değildir. O, sözlerinin nâfiz ve tesirli olmasını ancak Cenâb-ı Hakk'tan bekler. Mülk sahibi O'dur. Kalbler O'nun kudret elinde tesbih taneleri gibi evrilip çevrilmektedir. 'Duânız olmazsa ne ehemmiyetiniz var?' (Furkan sûresi, 25/77) İlahî fermanı, onun ruhunda hep bir kıblenüma gibi onu yakarış mihrabına çevirir.
Evet, en beliğ ve büyüleyici ifadelerin dahi tesir etmediği nice insanlar vardır ki; onlar, yürekten ve candan yapılan duâlarla hidayete ermişlerdir. Duâ mü'minin silahı olduğu gibi, tebliğ adamının da ilk ve son sığınağıdır. O, evvela duâya dehalet eder, sonra da söyleyeceklerini söyler. Böyle yapması, hiçbir zaman onun akıl ve mantık zemininden ayrılması anlamına gelmez. Aksine her ikisinin de yerini çok daha iyi anlama ve kavrama mânâsına gelir. İşte duânın ne müthiş bir iksir olduğunu gösteren bir-iki misal:
Allah Resûlü (s.a.s), insanların hidayeti için her meşrû yolu denemiştir. Ama, duâyı da hiçbir zaman elden bırakmamıştır. Mesela O, Hz. Ömer'in (r.a) hidayeti için daima duâ edip durmuş ve nihayet bir gün, hem de hiç ümit edilmeyen bir zamanda Allah (c.c), Hz. Ömer'e (r.a) hidayet nasip etmiştir. Buna, Allah Resûlü (s.a.s)'nün duâsının bereketi denebilir.[1]
Yine bir gün Ebu Hureyre (r.a), Allah Resûlü'ne (s.a.s) gelerek annesi için duâ talep etmiştir. Çünkü o güne kadar kadının gönlüne bir türlü İslâm yol bulup girememiştir. Ebu Hureyre'nin talebi üzerine Allah Resûlü (s.a.s) ellerini açar ve:
'Allah'ım Ebu Hureyre'nin annesine hidayet et' diye duâ eder. Ebu Hureyre sevinerek mescitten çıkar ve koşarak eve gelir.. tam kapıyı açacağı sırada içeriden annesinin sesini duyar ki, kadın Eba Hureyre'ye, 'Olduğun yerde kal içeriye girme' der. Ebu Hureyre (r.a) kapının önünde beklerken kulağına bir su sesi gelir. O, ihtimâl annem yıkanıyor diye düşünür. Biraz sonra da bu yaşlı kadın kapıyı açar ve dışarıya çıkar, kelime-i şehadet getirir. Evet, Ebu Hureyre (r.a) yanlış duymuyordu. Annesi kelime-i şehadet getiriyor ve Müslüman olduğunu müjdeliyordu. O güne kadar hidayete ermesi onca uğraşılan bu kadına da Allah Resûlü'nün (s.a.s) duâsı yetivermiştir.[2]
[1] İbn-i Kesir, el-Bidâye, 3/31; İbnü'l-Esir, Üsdü'l-Ğâbe,4/148; İbn-i Sa'd, Tabakat, 3/268
[2] İbn-i Sa'd, Tabakat, 4/328; İbn-i Hacer, el-İsâbe, 4/241
- tarihinde hazırlandı.