Huzurlu Bir Toplumun Özellikleri
Bu topluma ait, yapı taşlarındaki tenâsüp, terbiyedeki vahdet ve gönüllerdeki diğergâmlık hissi, parçaları öylesine sımsıkı birbirine bağlar ki, bir hücredeki ızdırap, bütün organizmada derin bir inilti meydana getirir, parçalarda hâsıl olan haz dahi, aynı uzuvlarda lezzetlere vesile olur.
Böyle bir toplulukta, teb’a, devleti ve ricâl-i devleti omuzlarında taşır. Devlet ve ricâl-i devlet de, teb’anın fahrî hizmetçiliğini yapar. Merhametli bir çoban, şefkatli bir baba gibi, saâdet ve hazlarını, güttüğü ve yeddiğinin saâdet ve huzurunda bulur.
Böyle bir toplulukta, patron işçinin yanındadır. Yemesinde, giymesinde ve meşru bütün isteklerinde... Bir âile efradı gibi, yediğinden yedirir, giydiğinden giydirir ve tâkatının fevkinde iş tahmil etmez. İşçi ise, o da işin ve iş verenin yanında; servet ve patron düşmanlığından uzak, sa’yin ve gayretin misâli olma yolundadır. İşin en iyisini yaparken, kan-ter içinde cehd edip boğuşurken, yüceler âleminde kendisine alkış tutulduğunu ve Hakk katında tebcîl ve takdîr edildiğini bilir, yaptığı her şeyi gönül hoşnutluğu içinde yapar.
Böyle bir toplulukta bütün müesseseleriyle maarif, fazilet duygusunu geliştirir; sevgi ve mürüvvet kapılarını açar; nesline, insanlığa şefkati ve herkesle anlaşıp uzlaşmayı öğretir. Onu, merhametsiz emellerden, süflî duygulardan, insanlık için yüzkarası olmadan ve her türlü hoyratlıktan korur ve bilhassa mukaddes mefhumlarına karşı saygılı yetiştirir.
Ve nihayet böyle bir toplulukta, adliye, adâlet felsefesiyle hükmeder; zâlimin, mütecâvizin takipçisi; masumun ve mazlumun hâmîsi olur.
Biz, topyekün nesiller olarak, asırlardan beri beklenen bu ideâl cemaatı araştırıp durmakta ve böyle bir tekevvüne sebebiyet vereceğini zannettiğimiz her çareyi kurcalamaktayız. kim bilir, bu yolda daha ne kadar zaman çırpınıp duracağız.
- tarihinde hazırlandı.