Sanat ve Edebi Eserler Yazılmalı
Vâkıa, bir başka yazıda da ifâde ettiğimiz gibi, kimi millet târih yapar, kimisi de tarih yazar. Ben, bizim milletimizi birinci kategoriye dâhil görüyorum; o nazımlara, nesirlere, destanlara malzeme üretmiş, sonra da arkasına bakmadan çıkıp gitmiştir. Artık bundan böyle o malzemeyi kullanmak ve onları nazımlarla, nesirlerle ve mermerlerin çehrelerinde hakkedeceğimiz çizgilerle ebedîleştirmek, korunmaya almak bütünüyle arkadan gelen nesillere kalıyor; ve bu aynı zamanda bir vefâ borcudur da. Şayet bu borç yerine getirilmezse; korunmaya alınmadığı, hâfızalara işlenmediği için en hârika ve dâsitanî şeyler dahi silinip gidecek ve muhteşem tarihimiz içinde hiçbir yazı bulunmayan görkemli, boş bir defter haline gelecektir. Hatta bir manâda gelmiştir de...
Evet, bizim şanlı geçmişimizde, başkalarının ütopyalarda aradığı medeniyetlerin en muhteşemi, hem de insanî değerlerin bütünüyle kucaklaşır şekilde teessüs etmiş ve asırlarca da sürüp gitmiştir.
Ne var ki, bu parlak dönemlerin târihi o gün yazılmadığı gibi bugün de yazılmış sayılmaz. Bizim milletimiz dünyâ karşısında henüz kendi kendini anlatamamış, kendi varlığına şehâdetini ilân edememiş ve tarihî ihtişâmına omuz veren dinamikleri de nazara alarak, kendi medeniyet tarihini yazıp ortaya koyamamıştır.
- tarihinde hazırlandı.